Examples of using "Luo" in a sentence and their turkish translations:
Ufkun haritasını çıkarır.
Başka bir keşiş yengeci ortalığı karıştırıyor.
Enkaz planına mı bağlı kalacağız,
Odadaki bir ayna duvar bir ferahlık yanılsaması yaratır.
Annemi istiyorum.
Aradığı şey şurada, leşi görüyorsunuz, değil mi?
Hepsinin çekim gücü birleşince en güçlü gelgitler oluşur.
Her biri avcıları uzak tutmak için flaş çakıyor.
Tom'un işi aşırı stress yaratıyor.
ve aradığımız yaratıklardan birini bulmamı sağladı.
Bunların hepsi. Tamam, suya dönmek için bu taraftan gidiyoruz.
O onun polise gitmesini tavsiye etti.
Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?
Helikopteri duyabiliyorum. İşaret ateşine ulaşmamız gerek.
Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.
Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.
Ben annemin yanına koştum.
Tom'la olmaya gidin.
Önünde sonunda sizi insanlara götürür. Pekâlâ, şimdi buna yakın duralım.
Milyarlarca yıldır gelip giden metcezirleri meydana getiriyor.
ve sonra da bu kenardan, o enkazın yanına ineceğiz.
Biz Tom'un evine gidiyoruz.
Tom dışarıda kar kürüyor.
Gün içinde biriken buhar gece boyu devam eden fırtınalar doğuruyor.
Enkaz planına mı bağlı kalacağız, öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?
Onları Tom'a götüreceğim.
Körfezin ucundaki balıklara erişmek için... ...derin bir kanal geçmeleri gerek.
Tom ailesinin evine gitti.