Translation of "Korkea" in Turkish

Verenpaineesi on korkea.

Tansiyonun çıkmış.

Palatsissa on korkea torni.

Sarayın uzun bir kulesi var.

Tomilla on korkea kipukynnys.

Tom, ağrı için yüksek bir eşiğe sahiptir.

Ilmankosteus on melko korkea.

Nem oldukça yüksek.

Tomilla on korkea verenpaine.

Tom'un yüksek tansiyonu var.

Tomilla on korkea ääni.

Tom'un çok tiz bir sesi var.

Viileä luola - vai korkea puu?

Serin mağarada mı, yüksek ağaçta mı?

Torni on 321 metriä korkea.

Kule 321 metre yüksekliğindedir.

Hänellä on korkea asema yhtiössä.

Şirkette yüksek bir pozisyona sahiptir.

Kuinka korkea Fuji-vuori on?

Fuji Dağı'nın yüksekliği nedir?

Minulla oli erittäin korkea kuume.

Çok yüksek ateşim vardı.

Kuinka korkea tämä vuori on?

- Bu dağ ne kadar yüksekliktedir?
- Bu dağ ne kadar yüksek?

Hänen palkkansa on todella korkea.

Onun maaşı çok yüksek.

Torni on viisitoista metriä korkea.

Kule on beş metre yüksekliğinde.

Kuinka korkea tuo torni on?

O kulenin yüksekliği nedir?

Kuinka korkea tuo vuori on?

O dağın yüksekliği nedir?

Korkea työttömyys ja inflaatio jatkui.

Yüksek işsizlik ve enflasyon devam etti.

Kaksitoista vuotta on korkea ikä koiralle.

On iki yaş bir köpek için yaşlıdır.

- Hinta on korkea.
- Hinta on kova.

Fiyat yüksek.

Alkoholipitoisuuden tulee olla korkea jotta näin tapahtuu.

Ama işe yaraması için yüksek bir alkol seviyesinde bir konstantrasyona ihtiyacınız var.

Korkea kuume on tämän taudin huomattava oire.

Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.

Tomi on vähärasvaisella ja korkea proteinisella dieetillä.

Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.

Suuri määrä ilmastointilaitteita on myyty, koska lämpötila on korkea.

Sıcaklık yüksek olduğu için büyük miktarda klima satıldı.

- Torni on viisitoista metriä korkea.
- Torni on viisitoista metriä pitkä.

Kule on beş metre yüksekliğindedir.

Tuo on sellainen korkea vuori, jonne vanhat ihmiset eivät voi kiivetä.

Bu, yaşlı insanların tırmanamayacağı kadar çok yüksek bir dağdır.

- Minulla on korkea kuume.
- Minulla on kova kuume.
- Minulla on paljon kuumetta.

Benim yüksek ateşim var.

1920-luvulla Saksassa inflaatio oli niin korkea, että oli ihan tavallista polttaa rahaa pysyäkseen lämpimänä.

1920'li yıllarda Almanya'da enflasyon o kadar yüksekti ki, ısınmak için para yakmak sıradan bir durumdu.