Examples of using "Auki" in a sentence and their turkish translations:
Senin çantan açık.
Zarfı yırtarak açtım.
Masa çekmecesi açık.
Kapıyı iterek açın.
Pencereler açıktır.
Pencere açıktı.
Pencereleri açık tutun.
Ben kapıyı açık bıraktım.
Ayakkabıların çözülmüş.
- Kapıyı açık tutun.
- Kapıyı açık bırak.
Pencereyi açık bıraktım.
Kapı açık.
Arka kapı açık.
- Buzdolabı açıktır.
- Buzdolabı açık.
Üst düğmen açılmış.
Kapı açık mıydı?
Pencereyi açık bıraktın mı?
Kapıyı kim açık bıraktı?
- Banka ne kadar geç saatlere kadar açık?
- Banka saat kaça kadar açık?
- Banka ne zamana kadar açık?
- Banka kaça kadar açık?
Yemek odası şimdi açık mı?
Kapı şimdi açıktır.
Tom perdeleri açtı.
Kapıyı itebilir misin?
Kapıyı açtırabilip açtıramayacağımıza bakalım.
Tom zarfı açmak için yırttı.
Bütün pencereler açıktı.
- O kapıyı açık bıraktı.
- O, kapıyı açık bıraktı.
Kapıyı açık bırakmadım.
Tom'un ayakkabı bağcıkları çözük.
Pencereleri açık bırakmayın.
Kapıyı açık bırakmayın.
Pazar günü açık mı?
Turist haritasını serdi.
Tom haritayı açtı.
Henüz açık değiliz.
Tom kapıyı açmayı başardı.
Park bugün açık mı?
Kapağı açamıyorum.
Pencereler neden açık?
TV açık.
Banka, Pazar günleri açık değil.
Gözleri açık şekilde yatağa uzandı.
Müze Pazar günleri açık değil.
Dükkan tüm gün açık.
Bu kilidi açtıramıyorum.
Bu kapıyı açtıramıyorum.
onu ortadan kesip açmanız gerekir.
Dün gece kapıyı açık bıraktın mı?
Ofis kapım her zaman açık.
Tom'un ofisinin kapısı açıktır.
Giderken kapıyı açık bırak.
Paraşütü açtım, şimdi enkazı bulma vakti.
Kapı açık. Gideceğim ve onu kapatacağım.
Bu kapıyı açmanın hiçbir yolu yok.
Müze sabah 9'dan itibaren açıktır.
Tom'un bavulunu açtırmada sorunu vardı.
Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.
Gözlerini açık tut.
Ben kapıyı açamıyorum. Anahtarın var mı?
Perdeleri açık bıraktıkları zamanı seviyorum.
Kate, gözleri açık yatıyordu.
Kapının açık olduğunu gördüm, bu yüzden içeri girdim.
Bunlar bir sürü yaratığa ev sahipliği yapabilirler. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.
O, çantasının fermuarını açtı.
Tom zarfı açtı, mektubu çıkardı ve onu açtı.
Çok yorgunum, gözlerimi güçlükle açık tutabiliyorum.
"Bu kavanozu açamıyorum. Yeterli gücüm yok." "Bırak ben yapayım."
Biz meteliksiz miyiz?
Benim kapım her zaman açık.
"Bir pizza sipariş edelim mi?" "Saatin kaç olduğunu biliyor musun?" "Tom'un lokali gece gündüz açıktır."
O, beş parasızdır.
- Hiç param yok.
- Beş parasızım.
- Meteliğe kurşun atıyorum.
O ayın sonunda her zaman züğürttür.