Translation of "Stunned" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Stunned" in a sentence and their turkish translations:

- Tom appears stunned.
- Tom seems stunned.

Tom afallamış görünüyor.

- Tom appears stunned.
- Tom looked shocked.
- Tom looks stunned.
- Tom seems shocked.
- Tom seems stunned.
- Tom looked stunned.
- Tom seemed stunned.

Tom şok olmuş görünüyordu.

We're stunned.

Biz afalladık.

They're stunned.

- Onlar şoke edildiler.
- Onlar şok oldular.

He was stunned.

O sersemlemişti.

Tom seems stunned.

Tom bilincini kaybetmiş görünüyor.

Tom seemed stunned.

Tom ağzı açık kalmış görünüyordu.

Tom looked stunned.

Tom üzgün görünüyordu.

I was stunned.

Serseme dönmüştüm.

They're still stunned.

Onlar hâlâ afallıyor.

We're still stunned.

Hâlâ şaşkınız.

We're all stunned.

Hepimizin ağzı açık kaldı.

Layla was stunned.

Leyla hayrete düştü.

You look stunned.

Afallamış görünüyorsun.

I felt stunned.

Şaşkın hissettim.

I was absolutely stunned!

Neye uğradığımı şaşırdım.

I was absolutely stunned.

Kesinlikle şaşırmıştım.

We were all stunned.

Hepimiz serseme dönmüştük.

Don't look so stunned.

Çok afallamış görünme.

I'm kind of stunned.

Ben biraz sersemledim.

Tom's answer stunned everyone.

Tom'un cevabı herkesi şaşırttı.

Tom didn't seem stunned.

Tom serseme dönmüş görünmüyordu.

- Tom said I looked stunned.
- Tom said that I looked stunned.

- Tom şaşkın göründüğümü söyledi.
- Tom afallamış göründüğümü söyledi.

- Tom said I seemed stunned.
- Tom said that I seemed stunned.

Tom hayrete düşmüş göründüğümü söyledi.

- Tom was too stunned to reply.
- Tom was too stunned to respond.

Tom cevap veremeyecek kadar çok sersemlemişti.

They all looked somewhat stunned.

Onların hepsi biraz sersemlemiş görünüyordu.

Tom was stunned, but elated.

Tom sersemlemiş ama mutluydu.

What Tom said stunned everyone.

Tom'un söyledikleri herkesi şaşkına çevirdi.

- Everyone was stunned.
- Everyone was shocked.

Herkes şaşırmıştı.

Tom says he was absolutely stunned.

Tom kesinlikle ağzı açık kaldığını söylüyor.

He was stunned by her beauty.

Onun güzelliği ile sersemdi.

She was too stunned to talk.

Konuşmak için şaşkına dönmüştü.

Tom was too stunned to reply.

Tom cevap veremeyecek kadar çok sersemlemişti.

- Tom looks astonished.
- Tom looks stunned.

Tom afallamış görünüyor.

- I'm flabbergasted.
- I'm stunned.
- I'm gobsmacked.

- Ben şaşırdım.
- Afalladım.

I was too stunned to talk.

Ben konuşmak için çok serseme dönmüştüm.

- Everybody was stunned.
- Everyone was shocked.

Herkesin ağzı açık kalmıştı.

We were all a little stunned.

Biz hepimiz biraz afallamıştık.

Tom was too stunned to react.

Tom tepki göstermek için çok afallamıştı.

Tom said that he was stunned.

Tom afalladığını söyledi.

Sami was stunned by that discovery.

Sami o keşiften şaşkındı.

I was stunned by what happened.

Olanlar karşısında afallamıştım.

Tom was stunned by what he saw.

Tom gördüğü şey karşısında hayrete düştü.

Grandmother died, leaving the whole family stunned.

Büyükanne bütün aileyi buz kesilmiş bırakarak öldü.

I was stunned when I heard this.

- Bunu duyduğumda şaşkına döndüm.
- Bunu duyduğum zaman şaşırdım.

Tom was stunned by what he heard.

Tom duyduklarından şaşkına döndü.

- Everyone in the room was stunned by what happened.
- Everybody in the room was stunned by what happened.

Odadaki herkes olanlar karşısında afallamıştı.

- Tom was too surprised to talk.
- Tom was too stunned to talk.
- Tom was too stunned to speak.

Tom konuşamayacak kadar çok şaşkındı.

- We were all shocked.
- We were all stunned.

Hepimiz şok olduk.

Tom is so stunned he can hardly speak.

Tom öyle sersemledi ki zorlukla konuşabiliyor.

I was literally stunned by what I saw.

Gördüğüm şey karşısında tam anlamıyla afallamıştım.

- I was completely stunned.
- I was completely baffled.

Tamamen şaşkına döndüm.

Everyone in town was stunned by Sami's death.

Kasabadaki herkes Sami'nin ölümü karşısında hayrete düşmüştü.

Seeming stunned, the Carthaginians fail to react in time.

Şaşırmış gözüken Kartacalılar, zamanında yanıt vermekte geç kalıyorlar.

They were stunned after finding out about his resignation.

Onlar onun istifasını öğrendikten sonra çok şaşırdılar.

- Tom was shocked.
- Tom was stunned.
- Tom was upset.

Tom şaşırdı.

He was stunned and didn't know how to answer.

O şaşırdı ve nasıl cevaplayacağını bilmiyordu.

I was stunned by the speed of its reaction.

Onun tepkisinin hızı beni şaşkına çevirdi.

Sami was stunned. This is not what he was expecting.

Sami hayrete düştü. Bu onun beklediği şey değildir.

- Tom is dumbfounded.
- Tom's amazed.
- Tom is astonished.
- Tom is stunned.

Tom afalladı.

You look beautiful. Tom will be stunned when he sees you.

Güzel görünüyorsun. Tom seni gördüğünde şaşıracak.

I was stunned when the bomb blew up in front of me.

Önümde bomba patladığı zaman şaşırdım.

"How did you fit a briefcase into your pocket?!" the woman asked, stunned.

Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.

Bayezid’s rapid campaign stunned the Christians but, sensing that this would provoke a response

Bayezid'in ani yürüyüşü Hıristiyanları şaşırttı, ancak aynı zamanda

- Tom looked a bit puzzled.
- Tom looked a bit confused.
- Tom looked a little bewildered.
- Tom looked a little confused.
- Tom seemed a little stunned.

Tom biraz şaşkın görünüyordu.