Translation of "Fluently" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Fluently" in a sentence and their turkish translations:

He speaks fluently.

O akıcı konuşur.

- She can speak French fluently.
- She speaks French fluently.

Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşur.

Tom speaks French fluently.

Tom akıcı şekilde Fransızca konuşur.

I speak Portuguese fluently.

Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.

He speaks Chinese fluently.

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

I speak English fluently.

Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.

Tom speaks Japanese fluently.

Tom akıcı bir şekilde Japonca konuşur.

She speaks Interlingua fluently.

Akıcı bir şekilde Interlingua dilini konuşabilir.

She speaks English fluently.

O akıcı şekilde İngilizce konuşur.

Marie speaks German fluently

Marie akıcı bir biçimde Almanca konuşur.

I speak French fluently.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.

They speak German fluently.

Onlar akıcı bir şekilde Almanca konuşurlar.

He speaks English fluently.

O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.

David can speak French fluently.

David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

She speaks English very fluently.

İngilizceyi çok akıcı konuşur.

Tom spoke French quite fluently.

Tom oldukça akıcı biçimde Fransızca konuştu.

Does Tom speak French fluently?

Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?

I don't speak French fluently.

Ben akıcı şekilde Fransızca konuşmam.

Tom speaks French very fluently.

Tom çok akıcı Fransızca konuşur.

Do you speak French fluently?

Fransızcayı akıcı bir biçimde konuşuyor musun?

Do you speak Japanese fluently?

Japoncayı akıcı şekilde konuşur musun?

I can speak English fluently.

Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilirim.

I can speak French fluently.

Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilirim.

I can speak German fluently.

Akıcı bir şekilde Almanca konuşabilirim.

I can speak Italian fluently.

Akıcı bir şekilde İtalyanca konuşabilirim.

I can speak Spanish fluently.

Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşabilirim.

She can speak French fluently.

O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

How fluently he speaks English!

Ne kadar da akıcı İngilizce konuşuyor!

Tom can speak French fluently.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Fadil doesn't speak Arabic fluently.

Fadıl akıcı bir şekilde Arapça konuşmuyor.

I speak broken English fluently.

Ben akıcı biçimde kırık İngilizce konuşuyorum.

Tom doesn't speak French fluently.

Tom akıcı bir şekilde Fransızca konuşmuyor.

I heard her speak English fluently.

Onun İngilizceyi akıcı konuştuğunu duydum.

You're going to speak English fluently!

Sen akıcı biçimde İngilizce konuşacaksın!

I'd like to speak French fluently.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşmak istiyorum.

You seem to speak French fluently.

Akıcı bir biçimde Fransızca konuşuyor gibi görünüyorsun.

I can speak French fairly fluently.

Fransızcayı oldukça akıcı konuşabilirim.

I would like to speak English fluently.

İngilizceyi akıcı şekilde konuşmak istiyorum.

It's astonishing how fluently Bill spoke Japanese.

Bill'in bu kadar akıcı Japonca konuşmasına şaşırıyorum.

You seem to speak French fairly fluently.

Oldukça akıcı şekilde Fransızca konuşuyor gibi görünüyorsun.

I wish I could speak French fluently.

Keşke akıcı şekilde Fransızca konuşabilsem.

How many languages can you speak fluently?

Kaç dili akıcı bir şekilde konuşabilirsin?

My dream is to speak Chinese fluently.

Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.

I'd really like to speak French fluently.

Gerçekten akıcı bir şekilde Fransızca konuşmak istiyorum.

So, can you speak French fluently now?

Peki, şimdi akıcı bir şekilde Fransızca konuşabiliyor musun?

- She can speak French, and fluently at that.
- She can speak French and she speaks it fluently.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

- Tom doesn't speak French as fluently as you do.
- Tom doesn't speak French as fluently as you.

Tom Fransızcayı senin konuştuğun kadar akıcı şekilde konuşmaz.

- I don't speak French as fluently as Tom does.
- I don't speak French as fluently as Tom.

Tom kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmam.

- She doesn't speak English as fluently as you.
- She does not speak English as fluently as you.

O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.

- Tom doesn't speak French as fluently as Mary does.
- Tom doesn't speak French as fluently as Mary.

- Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.
- Tom Mary kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

- I don't speak French as fluently as you.
- I don't speak French as fluently as you do.

Fransızcayı senin kadar akıcı konuşamıyorum.

And can understand fluently and think deeply with.

ve akıcı bir şekilde anlıyor ve derinlemesine düşünebiliyorum.

I can't speak English as fluently as Naomi.

Naomi kadar akıcı bir şekilde İngilizce konuşamam.

She doesn't speak English as fluently as you.

Senin kadar, akıcı İngilizce konuşmuyor.

A friend of mine can speak Hindi fluently.

Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.

In addition to English, she speaks French fluently.

İngilizceye ek olarak, akıcı bir şekilde Fransızca biliyor.

- You speak fluent English.
- You speak English fluently.

Sen akıcı bir şekilde İngilizce konuşursun.

Tom can speak French more fluently than me.

Tom benden daha akıcı şekilde Fransızca konuşabilir.

- Marie speaks German fluently
- Marie speaks fluent German.

Marie, akıcı bir Almanca konuşur.

Tom didn't know Mary spoke French so fluently.

Tom Mary'nin çok akıcı şekilde Fransızca konuştuğunu bilmiyordu.

I am a Mexican. I speak Spanish fluently.

Ben bir Meksikalıyım. İspanyolcayı akıcı biçimde konuşurum.

Which foreign language do you speak most fluently?

Hangi yabancı dili en akıcı bir şekilde konuşuyorsun?

You'll all be speaking French fluently pretty soon.

Hepiniz akıcı bir şekilde çok yakında Fransızca konuşacaksınız

I wish I could speak French more fluently.

Keşke Fransızca'yı daha akıcı biçimde konuşabilseydim.

- I didn't know that Tom could speak French so fluently.
- I didn't know Tom could speak French so fluently.

Tom'un bu kadar akıcı biçimde Fransızca konuşabileceğini bilmiyordum.

- If only I could speak English as fluently as you!
- If only I could speak English as fluently as you.

Keşke senin kadar akıcı İngilizce konuşabilsem.

- I wish I could speak English as fluently as you!
- I wish I could speak English as fluently as you.

Keşke İngilizceyi senin kadar akıcı konuşabilsem!

- I wish I could speak French as fluently as you.
- I wish I could speak French as fluently as you do.
- I wish that I could speak French as fluently as you do.
- I wish that I could speak French as fluently as you.

Keşke senin kadar akıcı biçimde Fransızca konuşabilsem.

- Tom speaks French fluently.
- Tom is fluent in French.

- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşuyor.

- He is fluent in French.
- He speaks French fluently.

O, Fransızcada akıcıdır.

She can speak French and she speaks it fluently.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

The only language I can speak fluently is English.

Benim akıcı bir biçimde konuşabileceğim tek dil İngilizce'dir.

I speak French more fluently than I speak English.

Fransızcayı İngilizceyi konuştuğumdan daha akıcı konuşurum.

I really want to learn to speak French fluently.

Akıcı biçimde Fransızca konuşmayı öğrenmeyi gerçekten istiyorum.

I want to be able to speak French fluently.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşabilmeyi istiyorum.

I want to be able to speak Russian fluently.

Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.

- Do you speak English?
- Do you speak English fluently?

İngilizceyi akıcı olarak konuşuyor musun?

- He speaks English fluently.
- He is fluent in English.

O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.

Tom was highly educated and spoke several languages fluently.

- Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom oldukça eğitimliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.

People who speak dozens of languages fluently astonish me.

Onlarca dili akıcı olarak konuşan insanlar beni şaşırtır.

I have a friend who can speak French fluently.

Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen bir arkadaşım var.

Tom doesn't speak French as fluently as Mary does.

Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.

I want to be able to speak English fluently.

İngilizceyi akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.

Fadil doesn't speak Arabic as fluently as Layla does.

Fadıl, Leyla kadar akıcı bir şekilde Arapça konuşmaz.

I hear that Tom can speak French quite fluently.

Tom'un oldukça akıcı bir şekilde Fransızca konuşabildiğini duydum.

I'd like to be able to speak French fluently.

Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilmek istiyorum.

Somewhere there is a spy that speaks Esperanto fluently.

Bir yerde Esperanto'yu akıcı bir şekilde konuşan bir casus var.

- In addition to English, she speaks French fluently.
- She is not only fluent in English but speaks French fluently as well.

Onun sadece İngilizcesi değil Fransızcası da akıcıdır.

It is difficult for Japanese people to speak English fluently.

Japon milleti için akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak zordur.

I heard her speaking English as fluently as an American.

Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

The girl's ability to speak four languages fluently impressed me.

Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.

Her dream was to be able to speak French fluently.

Onun hayali akıcı şekilde Fransızca konuşabilmekti.

We want to hire someone who can speak French fluently.

Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.

Tom can speak French much more fluently than I can.

Tom benim konuşabildiğimden çok daha akıcı şekilde Fransızca konuşabilir.