Examples of using "Fluently" in a sentence and their turkish translations:
O akıcı konuşur.
Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşur.
Tom akıcı şekilde Fransızca konuşur.
Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.
O akıcı bir biçimde Çince konuşur.
Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.
Tom akıcı bir şekilde Japonca konuşur.
Akıcı bir şekilde Interlingua dilini konuşabilir.
O akıcı şekilde İngilizce konuşur.
Marie akıcı bir biçimde Almanca konuşur.
Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.
Onlar akıcı bir şekilde Almanca konuşurlar.
O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.
David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.
İngilizceyi çok akıcı konuşur.
Tom oldukça akıcı biçimde Fransızca konuştu.
Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?
Ben akıcı şekilde Fransızca konuşmam.
Tom çok akıcı Fransızca konuşur.
Fransızcayı akıcı bir biçimde konuşuyor musun?
Japoncayı akıcı şekilde konuşur musun?
Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilirim.
Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilirim.
Akıcı bir şekilde Almanca konuşabilirim.
Akıcı bir şekilde İtalyanca konuşabilirim.
Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşabilirim.
O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.
Ne kadar da akıcı İngilizce konuşuyor!
Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.
Fadıl akıcı bir şekilde Arapça konuşmuyor.
Ben akıcı biçimde kırık İngilizce konuşuyorum.
Tom akıcı bir şekilde Fransızca konuşmuyor.
Onun İngilizceyi akıcı konuştuğunu duydum.
Sen akıcı biçimde İngilizce konuşacaksın!
Fransızcayı akıcı biçimde konuşmak istiyorum.
Akıcı bir biçimde Fransızca konuşuyor gibi görünüyorsun.
Fransızcayı oldukça akıcı konuşabilirim.
İngilizceyi akıcı şekilde konuşmak istiyorum.
Bill'in bu kadar akıcı Japonca konuşmasına şaşırıyorum.
Oldukça akıcı şekilde Fransızca konuşuyor gibi görünüyorsun.
Keşke akıcı şekilde Fransızca konuşabilsem.
Kaç dili akıcı bir şekilde konuşabilirsin?
Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
Gerçekten akıcı bir şekilde Fransızca konuşmak istiyorum.
Peki, şimdi akıcı bir şekilde Fransızca konuşabiliyor musun?
Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.
Tom Fransızcayı senin konuştuğun kadar akıcı şekilde konuşmaz.
Tom kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmam.
O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.
- Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.
- Tom Mary kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.
Fransızcayı senin kadar akıcı konuşamıyorum.
ve akıcı bir şekilde anlıyor ve derinlemesine düşünebiliyorum.
Naomi kadar akıcı bir şekilde İngilizce konuşamam.
Senin kadar, akıcı İngilizce konuşmuyor.
Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
İngilizceye ek olarak, akıcı bir şekilde Fransızca biliyor.
Sen akıcı bir şekilde İngilizce konuşursun.
Tom benden daha akıcı şekilde Fransızca konuşabilir.
Marie, akıcı bir Almanca konuşur.
Tom Mary'nin çok akıcı şekilde Fransızca konuştuğunu bilmiyordu.
Ben bir Meksikalıyım. İspanyolcayı akıcı biçimde konuşurum.
Hangi yabancı dili en akıcı bir şekilde konuşuyorsun?
Hepiniz akıcı bir şekilde çok yakında Fransızca konuşacaksınız
Keşke Fransızca'yı daha akıcı biçimde konuşabilseydim.
Tom'un bu kadar akıcı biçimde Fransızca konuşabileceğini bilmiyordum.
Keşke senin kadar akıcı İngilizce konuşabilsem.
Keşke İngilizceyi senin kadar akıcı konuşabilsem!
Keşke senin kadar akıcı biçimde Fransızca konuşabilsem.
- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşuyor.
O, Fransızcada akıcıdır.
Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.
Benim akıcı bir biçimde konuşabileceğim tek dil İngilizce'dir.
Fransızcayı İngilizceyi konuştuğumdan daha akıcı konuşurum.
Akıcı biçimde Fransızca konuşmayı öğrenmeyi gerçekten istiyorum.
Fransızcayı akıcı biçimde konuşabilmeyi istiyorum.
Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.
İngilizceyi akıcı olarak konuşuyor musun?
O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.
- Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom oldukça eğitimliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
Onlarca dili akıcı olarak konuşan insanlar beni şaşırtır.
Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen bir arkadaşım var.
Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.
İngilizceyi akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.
Fadıl, Leyla kadar akıcı bir şekilde Arapça konuşmaz.
Tom'un oldukça akıcı bir şekilde Fransızca konuşabildiğini duydum.
Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilmek istiyorum.
Bir yerde Esperanto'yu akıcı bir şekilde konuşan bir casus var.
Onun sadece İngilizcesi değil Fransızcası da akıcıdır.
Japon milleti için akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak zordur.
Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.
Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.
Onun hayali akıcı şekilde Fransızca konuşabilmekti.
Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.
Tom benim konuşabildiğimden çok daha akıcı şekilde Fransızca konuşabilir.