Translation of "Bake" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Bake" in a sentence and their turkish translations:

Let's bake cookies.

Kurabiyeleri pişirelim.

Well, I bake bread.

Peki, ben ekmek pişiriyorum.

I bake traditional cakes.

Ben geleneksel kekler pişiririm.

They bake good cakes.

Onlar iyi kekler pişiriyorlar.

You bake delicious pies.

Sen lezzetli turtalar pişiriyorsun.

We bake traditional bread.

Biz geleneksel ekmek pişiririz.

I can bake bread.

Ben ekmek pişirebilirim.

Mary likes to bake bread.

Mary ekmek pişirmekten hoşlanır.

They bake a delicious pizza.

Onlar lezzetli bir pizza pişirdiler.

Where did you bake them?

Onları nerede pişirdin?

Let's bake a birthday cake.

Bir doğum günü pastası pişirelim.

Do you bake every day?

Her gün fırında pişirir misin?

Tips to bake a cake.

Bir pasta pişirmek için ipuçları.

You bake in your kitchen.

Sen mutfağında pişir.

I bake cakes almost every day.

Hemen hemen her gün kek pişiririm.

Tom used to bake us cookies.

Tom bize bisküviler pişirirdi.

How many pies did you bake?

Kaç tane pasta pişirdin?

She knows how to bake cakes.

O fırında kekler nasıl pişirilir bilir.

I didn't bake you a cake.

Sana bir pasta pişirmedim.

Does your mother bake cakes often?

Annen sık sık kek pişiriyor mu?

Tom can bake really good apple pies.

Tom gerçekten iyi elmalı turtalar pişirebilir.

She knows how to bake a cake.

O fırında nasıl bir kek pişirileceğini bilir.

Do you know how to bake bread?

Nasıl ekmek pişirileceğini biliyor musun?

Tom taught Mary how to bake bread.

Tom Mary'ye ekmek pişirmeyi öğretti.

I'm getting ready to bake a cake.

Bir pasta pişirmeye hazırlanıyorum.

Who taught Tom how to bake bread?

Tom'a kim ekmek pişirmeyi öğretti?

Did you really bake the pie by yourself?

Turtayı gerçekten kendin mi pişirdin?

Something is telling me to bake a cake.

Bir şey bana bir pasta pişirmemi söylüyor.

Tom baked some brownies for the bake sale.

- Tom fırın satışı için bazı kekler pişirdi.
- Tom kermes için biraz ıslak kek yaptı.

I wish Tom would bake us some bread.

Keşke Tom bize biraz ekmek pişirse.

Bake in the preheated oven for 1 hour.

Önceden ısıtılmış fırında 1 saat pişir.

Do you want me to bake some bread?

Biraz ekmek pişirmemi ister misin?

- No one can bake apple cake better than Emily.
- No one can bake apple cake better than Emily can.

Hiç kimse Emily'den daha iyi elmalı kek pişiremez.

- Tom is going to bake a cake for Mary's birthday party.
- Tom will bake a cake for Mary's birthday party.

Tom Mary'nin doğum günü partisi için bir kek pişirecek.

So we know that people like to bake together,

İnsanların birlikte yemek pişirmeyi sevdiklerini biliyoruz

I cannot bake bread. I don't have an oven.

Ekmek pişirmem. Benim bir fırınım yok.

I can teach you how to bake a pizza.

Bir pizzanın nasıl pişirileceğini sana öğretebilirim.

If you were here, we would bake cookies together.

Burada olsan birlikte kurabiye pişiririz.

I'm going to bake a cake for Tom's birthday.

Tom'un doğum günü için bir kek pişireceğim.

No one can bake apple cake better than Emily.

Kimse Emily'den daha iyi elmalı pasta yapamaz.

I'll get my mother to bake us a cake.

Anneme bize bir pasta pişirteceğim.

Did you bake a cake for the party tonight?

Bu gece parti için pasta yaptın mı?

- Tom said he wanted to bake a cake for Mary.
- Tom said that he wanted to bake a cake for Mary.

Tom, Mary için bir pasta pişirmek istediğini söyledi.

There is an oven to bake bread in the kitchen.

Mutfakta ekmek pişirmek için bir fırın var.

I can't bake bread because I don't have an oven.

Fırınım olmadığı için ekmek pişiremem.

I bake two or three loaves of bread every week.

Her hafta fırında iki ya da üç somun ekmek pişiririm.

There used to be a bake-shop on this corner.

Bu köşede bir fırın vardı.

My mother didn't bake me a birthday cake this year.

Annem bana bu yıl bir doğum günü pastası pişirmedi.

With flour, milk and an egg, one can bake a cake.

Biri un, süt ve yumurtayla kek yapabilir.

Tom finally convinced Mary to bake a birthday cake for John.

Tom nihayet John için bir doğum günü pastası pişirmesi için Mary'yi ikna etti.

Mary promised to bake me a cake, but then she reneged.

Mary bana kek pişirmeye söz verdi ama sonra sözünden döndü.

Afterward, bake in oven preheated to 350ºF for about 1 hour.

Daha sonra, önceden 175ºC'ta ısıtılmış bir fırında yaklaşık 1 saat boyunca pişir.

My mother didn't even bake me a birthday cake this year.

Annem bana bu yıl bir doğum günü pastası bile pişirmedi.

- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
- Tom assumes that Mary will be willing to help with the bake sale.

Tom, Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farz ediyor.

I took a cooking class last spring and learned to bake bread.

Ben geçen baharda bir aşçılık dersi aldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.

Tom called Mary to ask her to help at the bake sale.

Tom Mary'yi fırın satışında onun yardım etmesini rica etmek için aradı.

Whether you like it or not, either I bake the cake or no one will!

Beğenseniz de beğenmeseniz de, keki ya ben pişireceğim ya da hiç pişirilmeyecek!

Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.

Geçen yıl baharda bir yemek kursuna katıldım ve ekmek nasıl pişirilir öğrendim.

Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.