Translation of "‫بكل" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "‫بكل" in a sentence and their turkish translations:

بكل بساطة!

bu kadar basit!

بكل بساطة

bu kadar basit

بكل فضائلهم وعيوبهم

kötüler ve kurbanlar biçiminde sabit bir karikatür olarak değil

‫ستحبها بكل تأكيد.‬

Buna bayılacaksınız.

بكل عيوبها وغرابتها.

bu doğada ne kadar noksanlık ve terslik olursa olsun.

نعم ، بكل وضوح

çok net bir şekilde evet

قمنا بكل شيء سويًا.

Her şeyi birlikte yaptık.

بكل سرور, يا عزيزي.

Memnuniyetle, canım.

لكنني أكملت الغناء بكل الأحوال.

ama yine de şarkı söylemeye devam ettim.

‫إن انهار،‬ ‫فسيسحقني بكل تأكيد.‬

Eğer çökerse beni ezip geçecektir.

‫هناك تيار هواء بكل تأكيد.‬

Kesinlikle bir hava akımı var.

تنجح بكل مرة، أليس كذلك؟

Her seferinde işe yarıyor, değil mi?

وبسرد قصتي بكل الحقيقة والألم

gerçek ve acı dolu hikayemi anlatmanın

وقالت الابنة بكل دبلوماسية ممكنة،

bu sefer kızı mümkün olduğunca dikkatli bir şekilde

ماذا ستفعلون بكل هذا المال؟

Bütün bu parayla ne yapacaksın?

وسألتهم سؤالًا يرتبط بكل واحدة منهما.

ve her biri ile alakalı bir soru sordum.

عودان من الخشب: معلق بكل واحدة

İki tahta çubuk: iki taraftan da

وأن أكون محترمة بكل صفاتي الأنثوية

Bütün kadınlığım içinde saygı görmek istiyorum

التحليق مروراً بكل هؤلاء الأشخاص الكبار

tüm o büyük insanların yanından hızlıca geçmek

‫هذه هي بكل تأكيد. تعال بسرعة!‬

Bu kesinlikle o, hadi çabuk!

‫معدل ضربات القلب يتسارع بكل تأكيد!‬

Nabzım kesinlikle çok yükseldi!

بيانات المحيطات تعتبر نادرة بكل المقاييس.

Her şekilde okyanus verisi az.

بكل بساطة نحن الأخيار وهم الأشرار.

Biz iyi insanlarız, onlar kötü insanlar, bu kadar.

بكل وضوح، إنها وسيلة مميزة جدًا.

Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş bir araç.

‫فتبدأ رويدًا رويدًا تهتم بكل الحيوانات.‬

Yavaş yavaş tüm hayvanları önemsemeye başlıyorsun.

لا أستطيع القيام بكل شيء بنفسي.

- Her şeyi tek başıma yapamam.
- Ben her şeyi kendi başıma yapamam.

يظل معظمنا غير مهتما بذلك بكل بسهولة.

rahatça birbirimizle bağlantılı olmadan kalabiliyoruz.

ولكن ما الذي يجعلهم بكل هذه الجرأة؟

ama onları bu kadar cesur kılan nedir?

وعادة ما كان يبتسم ويقول بكل هدوء،

Genellikle gülümser ve sakin bir şekilde,

قبل أن يجتاحهم مقاتلون مدرعون بكل عنف.

öfkeli zırhlı lider onları kenara çekmeden önce oku birkaç kez ayarlayabildiler.

تحليت بكل شجاعتي و ذهبت إلى هناك.

- Cesaretimi artırdım ve oraya gittim.
- Cesaretimi topladım ve oraya gittim.

"كيف تقوك بكل هذه الأعمال في نفس الوقت؟"

"Bu kadar çalışmayı aynı anda nasıl yapabiliyorsun?"

وفتحت الملف الذي احتفظت فيه بكل رسائل الكراهية.

ve tüm o nefret epostalarını sakladığım dosyayı açtım.

‫بكل أسف دمر تحطم الطائرة ‬ ‫هذا الدواء الثمين.‬

Maalesef kaza, bu değerli ilaçları mahvetmiş.

أن يتقبلك هذا الحيوان البري الحر بكل رحابة

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

أتذكر الحادثة بكل وضوح وكأنها حدثت البارحة فقط.

Olayı sanki daha dün olmuş gibi net hatırlıyorum.

لكن لابد من إيجاد حل لهذا، بكل تأكيد.

bunun muhakkak ama muhakkak bir çözümü olmalı.

ما كان يجب علي أن أخبرك بكل شيء

Sana bir şey söylememeliydim.

الذين يخاطرون بكل شيء، ويضعون كل شيء على المحك،

Bir amaca ulaşmak için

‫لنر، طبقاً لجهاز التتبع هذا،‬ ‫"دانا" قريبة بكل تأكيد.‬

Bakalım, bu takip cihazına göre Dana kesinlikle yakınlarda.

‫انظر، الشعلة تتراقص كذلك.‬ ‫هناك تيار هواء بكل تأكيد.‬

Bakın, ateş de ona göre hareketlendi. Kesinlikle bir hava akımı var.

‫وفي كل صباح، كان نفس الصبي‬ ‫يُخربها بكل مرح.‬

ve her gün aynı çocuk onu neşeli bir şekilde yıktı.

وإذا كان الأمر كذلك، أجيبي عن السؤال بكل الوسائل،

Eğer durum buysa sorulan soruyu her koşulda yanıtlayın.

كن مطمئنا و اعلم أننا سنقوم بكل ما بوسعنا.

Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsin.

لكن دعنا نفترض أنك بكل تأكيد غير مصاب بالفيروس

Ama diyelim ki kesinlikle, %100 virüse sahip değilsiniz.

في الأخص، أنا مهتم بكل ما يمكن أن يكون خاطئًا:

Özellikle de ters gidebilecek şeylere karşı ilgim var:

لذلك في أماكن العمل، بكل ما فيها من تعقيد وتداخلات،

Bütün karmaşası, dayanışma ihtiyacıyla iş yerinin yakın zamanda

لذا انتهزت الفرصة وأخبرته بكل شيءٍ أحتجت أن أخبره به.

O anı, ona söylemem gereken her şeyi söylemek adına fırsat bildim.

إن التواصل مع بعضنا البعض بكل ما نحمله من ضعف،

Birbirimizle savunmasızlıkla iletişim kurmak

كما شعرت أني خارجة عن السيطرة بكل جوانب حياتي الأخرى

hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

‫كانوا يملأونه بالمواد الكيميائية،‬ ‫ثم كانوا يلقون بكل الأحجار هناك‬

Bunu kimyasallarla doldurup tüm kayaları bunun içine atarlardı

ولكن كيف لهذه الحشرة الصغيرة أن تكون بكل تلك الدقة؟

Ama böyle küçük bir böcek nasıl bu kadar kusursuz olabilir?

تقدّم فرسان السيباهي إلى الأمام، لوقف تقدم سيغيسموند بكل يأس.

Sipahi süvarileri hızla ilerledi, Sigismund'un saldırısını umutsuzca da olsa durdurmaya çalıştı.

‫ابني، في هذه المرحلة،‬ ‫كان مهتمًا جدًا بكل شيء تحت الماء.‬

Oğlum bu aşamada su altındaki her şeyle çok ilgiliydi.

‫يمكن لهذه الأماكن أن تكون مخيفة بعض الشيء‬ ‫ولها مخاطرها بكل تأكيد،‬

Bu şeyler biraz ürkütücü olabilir ve kesinlikle tehlikeli

ولكننا تعاملنا مع هذه الجمجمة بكل احترام في مختبرنا وهنا في TED.

Ama bu kafatasını laboratuvarımızda ve TED'de saygıyla inceliyoruz.

أربعة رسل يحظون بكل اهتمام السلطان سيف الدين قطز وضباطه في القصر

Sultan Saif ad-Din Qutuz'u ve generallerini tüm dikkatleriyle dinlediğinin farkında değillerdi.

‫إذن فقد سقط منها بشكل ما.‬ ‫وهذا يعني أنها جاءت هنا بكل تأكيد،‬

Bir şekilde bunu düşürmüş. Yani buraya kesinlikle girmiş.

بكل بساطة، ثمّة أمور في هذا العالم لا يمكن التعبير عنها على هيئة كلمات.

Bu dünyada sadece kelime şeklinde ifade edilemeyen şeyler vardır.

تقدم الجنود القرطاجيون إلى ساحة المعركة بكل قوتهم بما أنهم نالوا قسطا من الراحة وتغذوا جيدا

İyi dinlenmiş ve karnı tok Kartacalılar muharebe meydanına hazırlar.

حاول بكل ما تستطيع، لكن لن تقدر على إجبار شخص على أن يعتقد شيئًا ما، ناهيك عن نفسك.

Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.

- أنا، و بكل بساطة، لا أرغب في الخروج الليلة.
- كل ما في الأمر أني لا أريد الخروج الليلة.
- ليس لدي رغبة في الخروج الليلة فحسب.

Bu gece canım dışarı çıkmak istemiyor.