Examples of using "الصباح" in a sentence and their turkish translations:
Kuşlar sabah erken öterler.
Neden bu sabah geç kaldın?
Bu sabah ne yaptın?
Bu sabah TV izledim.
Bu sabah ne zaman kalktın?
Bu sabah onlar aç.
O, sabahın erken saatlerinde uyandı.
Bu sabah hava soğuk.
Bunun sebebi okulun sabah olması
Onların sabahleyin dört dersi var.
Bu sabah kiliseye gittim.
Bu sabah saat beşte uyandım.
Tom ertesi sabah ayrıldı.
Bu sabah gündoğumu güzel.
- Yarın sabah gitmeliyim.
- Yarın sabah gitmek zorundayım.
Tom bu sabah yorgun görünüyor.
Sabahları saçımı yıkamam.
Sabah gel, işler sakinleşsin.
Bu sabahın erken saatlerinden beri onu bekliyorum.
- Bu sabah alarmlı saatim çalmadı.
- Bu sabah çalar saatim çalmadı.
Sabah saçımı şampuanlamam.
Sabahları horoz ve diğer kuşlar beni uyandırıyor.
O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.
Gün doğumunda alçakta duran sis gibi
Durgun sabah havası şarkılarını ağaçtan ağaca, uzaklara taşır.
3 yıl kadar sabah çalar saat adında bir
Bu sabah piyano çalıştın mı?
O, bu sabah uyuyakaldı.
Bu sabah 6:30'da kalktım.
Sabahın erken saatlerinde, istasyonun tuvaletleri açıldığında,
Bu sabah Bob'ı gördüm.
Bu sabah yedide kalktım.
Bu sabah zaten kasap dükkânına gittim.
Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak
Şimdi güzel bir uyku çekelim ve araştırmamıza sabah devam edelim.
24 Haziran M.Ö 217'nin erken sabahı...
Doğruyu söylemek gerekirse bu sabahtan beri bir şey yemedim.
Tom bu sabahın erken saatlerinde Mary'den bir telefon çağrısı aldı.
Bu sabah uyandığımda yataktan kalkmak istemedim.
sabah kahvesinin kaderi daha iyi olmazdı. Dünyadaki kahve yetiştirme bölgelerinin
Ama çok oyalanmasa iyi eder. Sürüsü, sabah trafiği başlamadan kasabadan ayrılmalı.
Sabahları kalkmak için sabırsızlanıyorsun. Her küçük işareti,
-Bu sabahı nasıl geçirdiniz? -Çalışarak. Traktörü çalıştırıp otları biçtim. Çok gergindim.
“Mareşal bu sabah namus sahasında aldığı yaralardan öldü.
olduğu için birçok hayvan da onları özlüyor