Translation of "الرسالة" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الرسالة" in a sentence and their turkish translations:

- رأيته يقطّع الرسالة.
- رأيته يمزّق الرسالة.

Onun mektubu yırtıp attığını gördüm.

‫الرسالة واضحة.‬

Mesaj net.

- انتهت من قراءة الرسالة.
- لقد أنهت قراءة الرسالة.

O, mektubu okumayı bitirdi.

‫فهمت الأنثى الرسالة.‬

Dişi, mesajı alıyor.

من كتب الرسالة؟

Mektubu kim yazdı?

هل استلمت الرسالة؟

Mektubu aldın mı?

أنا قرأت الرسالة.

- Bir mektup okuyorum.
- Bir mektup okudum.

مزقت الرسالة تمزيقاً.

O, mektubu parçalara ayırdı.

ولكن هل إستلمت الرسالة؟

Ama mesajları aldın mı?

أيمكنك كتابة الرسالة بالإنجليزية؟

İngilizce bir mektup yazabilir misin?

- هو فقط من قرأ هذه الرسالة.
- لم يقرأ الرسالة أحد غيره.

Mektubu sadece o okudu.

الرسالة الأولى التي أريد إيصالها

Vermek istediğim birinci mesaj

لا تنس أن ترسل الرسالة.

Mektubu göndermeyi unutma.

قرأ الرسالة مرة بعد مرة.

Mektubu tekrar tekrar okudu.

وافقت على كتابة تلك الرسالة.

O mektubu yazmayı kabul ettim.

رجاءً أعطه الرسالة عندما يعود.

Lütfen geri geldiğinde mesajı ona verin.

هل أنهيت كتابة الرسالة بعد؟

Mektubu yazmayı daha bitirmedin mi?

لم يقرأ توم الرسالة بعد.

Tom mektubu henüz okumadı.

- أذكر أنني أرسلت الرسالة.
- أذكر أني بعثت بالرسالة.
- أذكر أني بعثت الرسالة بالبريد.

Ben mektubu postaladığımı hatırlıyorum.

لذا، فإن الرسالة السريعة هنا هي:

Yani burada çıkarılması gereken mesaj şu:

لذا، فإن الرسالة السريعة هنا هي

Yani buradan çıkarılması gereken mesaj:

لذا، فإن الرسالة السريعة هنا هي،

Yani, burada çıkarılması gereken mesaj:

وأتعجب من الرسالة المراد إيصالها لإنسانيتنا

ve onun, ilk tescilli markanın alkollü bir içecek olmasının

لقد أوصل تلك الرسالة بقلب مكسور،

Bu mesajı, kırık bir kalple,

أعلم كم كانت هذه الرسالة قوية

Bu mesajın ne kadar kuvvetli olduğunu biliyordum.

هل رددت على تلك الرسالة بعد؟

O mektubu cevapladın mı?

بعدما رأيت هذه الرسالة المرتبطة بعادة القراءة.

Ben okuma alışkanlığı ile ilgili bu vizyonu gördükten sonra

‫كان إنذاراً بالتراجع،‬ ‫لكنهما لم يفهما الرسالة.‬

Uzaklaşmaları için uyarıyordu ama mesajı almadılar.

كان يشترط في الرسالة الواردة ثلاثة أشياء:

Gelen mesaj üç kuralı taşımalıydı:

وتلقيت هذه الرسالة النصية منه بعد أسبوعين،

Birkaç hafta sonra bir mesaj yolladı,

ما هي الرسالة التي تلقيناها في الفيلم

bize filmde verilen mesaj neymiş

الرسالة المراد توجيهها إلينا هنا هي تلك

bize burada asıl verilmek istenilen mesaj ise şu

بحثت في المنزل كله عن تلك الرسالة.

Bu mektup için evin her yerini aradım.

هل إستلمتَ الرسالة التي أرسلتها لكَ بالأمس؟

Dün sana gönderdiğim mesajı aldın mı?

هل يجب ان تُكتْب هذه الرسالة بالإنجليزية

Bu mektubun İngilizce yazılması gerekiyor mu?

علينا ألا ننسى إرسال هذه الرسالة غدا.

Yarın bu mektubu postalamayı unutmamalıyız.

وتعاطف معي من خلال الرسالة النصية، لا أقل.

Mesaj üzerinden, kendini benim yerime koydu.

أن تكون الرسالة مكتوبة بجمل مكتملة وبقواعد جيدة؛

doğru dilbilgisiyle tam cümleler hâlinde yazılacak,

كانت الرسالة الواردة في الفيلم على ما يلي

filmde verilen mesajda ise şu vardı

سأطلب منك أن تقرأ لي الرسالة يا توم.

Sana mektubu benim için okutturacağım, Tom.

- هذا الخطاب موجه لك.
- هذه الرسالة موجهة إليك.

Bu size hitaben yazılmış bir mektup.

الذي أمدني بالغرض و الرسالة من تغيير نظامنا التعليمي،

ve eğitim sistemimizi değiştirme,

لقد اضطررت إلى إخراج تلك الرسالة وقرائتها مرارًا وتكرارًا،

O mektubu yerinden çıkarıp rüzgârıyla beni değiştirsin diye

كانت الرسالة المعطاة في بداية الفيلم هي: أخوان تؤام

filmin başında verilen mesaj şuydu; ikiz kardeşler

"إخوتي الأعزاء آمل أن تصلكم هذه الرسالة في أحسن حال.

Sevgili kardeşlerim, umarım iyisinizdir.

آمل أن هذه الرسالة أثارت اهتمامك و أنا في انتظار إجابتك.

Bu mektubun sizi ilgilendirdiğini umuyoruz ve dört gözle cevabınızı bekliyoruz.

لكن فى الولايات المتحدة ، الرسالة التى تم إيصالها من الحكومة الفيدرالية كانت متضاربة

Fakat Birleşik Devletler'de, federal hükümetten gelen mesaj çelişkiliydi.

- كتب "مع أطيب التحيات" في آخر الرسالة ثم وقع اسمه.
- كتب "مع تحياتي" في ذيل الخطاب ثم قام بتوقيع اسمه.

O, mektubun sonuna "saygılarımla" yazdı ve sonra imzalamaya devam etti.