Examples of using "الرسالة" in a sentence and their turkish translations:
Onun mektubu yırtıp attığını gördüm.
Mesaj net.
O, mektubu okumayı bitirdi.
Dişi, mesajı alıyor.
Mektubu kim yazdı?
Mektubu aldın mı?
- Bir mektup okuyorum.
- Bir mektup okudum.
O, mektubu parçalara ayırdı.
Ama mesajları aldın mı?
İngilizce bir mektup yazabilir misin?
Mektubu sadece o okudu.
Vermek istediğim birinci mesaj
Mektubu göndermeyi unutma.
Mektubu tekrar tekrar okudu.
O mektubu yazmayı kabul ettim.
Lütfen geri geldiğinde mesajı ona verin.
Mektubu yazmayı daha bitirmedin mi?
Tom mektubu henüz okumadı.
Ben mektubu postaladığımı hatırlıyorum.
Yani burada çıkarılması gereken mesaj şu:
Yani buradan çıkarılması gereken mesaj:
Yani, burada çıkarılması gereken mesaj:
ve onun, ilk tescilli markanın alkollü bir içecek olmasının
Bu mesajı, kırık bir kalple,
Bu mesajın ne kadar kuvvetli olduğunu biliyordum.
O mektubu cevapladın mı?
Ben okuma alışkanlığı ile ilgili bu vizyonu gördükten sonra
Uzaklaşmaları için uyarıyordu ama mesajı almadılar.
Gelen mesaj üç kuralı taşımalıydı:
Birkaç hafta sonra bir mesaj yolladı,
bize filmde verilen mesaj neymiş
bize burada asıl verilmek istenilen mesaj ise şu
Bu mektup için evin her yerini aradım.
Dün sana gönderdiğim mesajı aldın mı?
Bu mektubun İngilizce yazılması gerekiyor mu?
Yarın bu mektubu postalamayı unutmamalıyız.
Mesaj üzerinden, kendini benim yerime koydu.
doğru dilbilgisiyle tam cümleler hâlinde yazılacak,
filmde verilen mesajda ise şu vardı
Sana mektubu benim için okutturacağım, Tom.
Bu size hitaben yazılmış bir mektup.
ve eğitim sistemimizi değiştirme,
O mektubu yerinden çıkarıp rüzgârıyla beni değiştirsin diye
filmin başında verilen mesaj şuydu; ikiz kardeşler
Sevgili kardeşlerim, umarım iyisinizdir.
Bu mektubun sizi ilgilendirdiğini umuyoruz ve dört gözle cevabınızı bekliyoruz.
Fakat Birleşik Devletler'de, federal hükümetten gelen mesaj çelişkiliydi.
O, mektubun sonuna "saygılarımla" yazdı ve sonra imzalamaya devam etti.