Translation of "Pirinç" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Pirinç" in a sentence and their spanish translations:

Pirinç lezzetlidir.

El arroz está rico.

Pirinç yiyorum.

Estoy comiendo arroz.

O pirinç yetiştirir.

Él cultiva arroz.

Pirinç fiyatı düştü.

El precio del arroz ha descendido.

Pirinç pilavını pişir.

- Cuece el arroz.
- Cocina el arroz.

Bu pirinç yapışkan.

Este arroz se pegó.

Biz pirinç yetiştiririz.

Cultivamos arroz.

Babam pirinç yetiştirir.

Mi padre cultiva arroz.

Köylüler pirinç ekiyorlardı.

Los campesinos estaban sembrando arroz.

Çiftçiler pirinç ekiyor.

Los agricultores están sembrando arroz.

Pirinç kalitesi düşüyor.

La calidad del arroz está disminuyendo.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

El arroz crece en países cálidos.

Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.

El consumo de arroz en Japón está bajando.

Pirinç pilavını denedin mi?

- ¿Has probado el arroz?
- ¿Probaste el arroz?

Pirinç kilo ile satılır.

El arroz se vende por kilos.

Onlar çok pirinç yerler.

Ellos comen mucho arroz.

Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.

El arroz crece en climas cálidos.

300 gram pirinç pişir.

Cocine 300 gramos de arroz.

Ülkende pirinç yer misiniz?

- ¿Comes arroz en tu país?
- ¿Comen arroz en tu país?
- ¿Comen arroz en su país?

Onlar çok pirinç yiyorlar.

Ellos comen mucho arroz.

Pişmiş pirinç yemek istemiyorum.

No quiero comer arroz cocido.

Pirinç arsenik ile kirletilmiş.

Este arroz está contaminado por arsénico.

Pirinç bu alanda dikilecek.

En este campo se va a plantar arroz.

Asyalılar çok pirinç yerler.

Los asiáticos comen mucho arroz.

Pirinç hasatında bir festival düzenlenir.

Un festival tiene lugar a la cosecha de arroz.

İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.

La buena cosecha bajó el precio del arroz.

Pirinç Dünyanın birçok yerinde yetişir.

El arroz es cultivado en muchas partes del mundo.

Pirinç bu alanda başlıca üründür.

El arroz es el cultivo principal de esta región.

Tom kızarmış pirinç yemek istiyor.

Tom quiere comer arroz frito.

Balık ve pirinç pilavı yedik.

Comimos pescado con arroz.

Pirinç pilavını genellikle çubuklarla yerim.

Comúnmente como arroz con palillos.

- Tom'un nereden pirinç aldığını biliyor musun?
- Tom'un pirinç aldığı yeri biliyor musun?

- ¿Sabes dónde compra Tom el arroz?
- ¿Sabes dónde compró arroz Tom?

Japonya, Amerika'dan pirinç ithal etmeye başladı.

Japón empezó a importar arroz de los Estados Unidos.

Tom, bir kaseye biraz pirinç koydu.

Tom puso algo de arroz en un tazón.

Bir kase pirinç yaklaşık 180 gramdır.

Un tazón de arroz es de cerca de 180 gramos.

Her gün ne kadar pirinç yiyorsun?

¿Cuánto arroz comes cada día?

Sence Abd'den pirinç ithal etmeli miyiz?

¿Crees que deberíamos importar arroz de los Estados Unidos?

Başrahip şirret kadına pirinç pilavı verdi.

Dábale arroz a la zorra el abad.

Vietnamcada "haşlanmış pirinç"i nasıl söylüyorsunuz?

¿Cómo se dice "arroz al vapor" en vietnamita?

Nişasta olmadan nasıl pirinç pilavı pişirirsin?

¿Cómo se cocina arroz sin almidón?

Yıllarca günde iki kez pirinç yedi.

- Él comió arroz dos veces al día por muchos años.
- Él ha comido arroz dos veces al día durante muchos años.

Markete gidip bir paket pirinç aldım.

- Fui al supermercado y compré un paquete de arroz.
- Fui al súper y compré un paquete de arroz.

Pirinç pilavı bir balık yemeği ile güzeldir.

El arroz va bien con un plato de pescado.

Kızarmış pirinç yedim ve biraz bira içtim.

Comí arroz frito y bebí algo de cerveza.

Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.

El latón es una aleación de cobre y zinc.

Pirinç pilavı yediğimden beri iki hafta oldu.

Ya han pasado más de dos semanas desde que comí arroz.

Biri nişasta olmadan nasıl pirinç pilavı pişirir?

¿Cómo se cocina arroz sin almidón?

Sel nedeniyle kötü bir pirinç hasadı oldu.

Debido a la inundación, fue una mala cosecha de arroz.

Japonların temel beslenmesi pirinç ve balıktan oluşur.

La dieta básica de los japoneses es arroz y pescado.

Ben pirinç, miso çorbası ve natto yiyeceğim.

- Yo voy a tomar arroz, sopa miso y natto.
- Yo tomaré arroz, sopa miso y natto.

Temel Japon diyeti pirinç ve balıktan oluşur.

La dieta básica de los japoneses es arroz y pescado.

Tom günde en az iki kez pirinç yiyor.

Tom come arroz al menos dos veces al día.

1994'te Japonya'da su ve pirinç kıtlığı oldu.

En 1994 hubo escasez de agua y arroz en Japón.

Beyaz pirinç yemeği kahverengi pirinçten daha çok seviyorum.

Creo que prefiero comer arroz blanco que arroz integral.

Çoğu Japon en az günde bir kez pirinç yer.

La mayoría de los japoneses comen arroz al menos una vez al día.

Tom genellikle fasulye, pirinç patates ya da makarna yer.

Tom suele comer frijoles, arroz, papas o fideos.

Tom en az günde bir kez pirinç pilavı yer.

Tom come arroz al menos una vez al día.

Işıkları, zemindeki kanatsız dişilere işaret göndermektedir. Dişi, pirinç tanesi kadardır.

Su luz es una señal para las hembras sin alas en el suelo. Ella tiene el tamaño de un grano de arroz.

- Pirincin fiyatı yüzde 3 arttı.
- Pirinç fiyatı yüzde üç arttı.

El precio del arroz subió en un tres por ciento.

Tom her gün en az üç kase pirinç pilavı yer.

Tom come lo menos tres tazones de arroz cada día.

Ben bir Japon yemeği dükkanında bir kızarmış pirinç menüsü istedim.

Pedí un menú de arroz salteado en una tienda de ramen.

Ben ambalajsız ya da 1 kilogramlık torbalarda paketlenmiş olarak pirinç satarım.

Vendo el arroz a granel o envasado en paquetes de un kilo.

Bu karşılaşmada, saldıran gergedan pirinç tarlasından geçen Hintli bir köylüyü hedef alıyor.

En este encuentro, un rinoceronte ataca a un aldeano indio que caminaba por un arrozal.

Geçen yaz oldukça soğuktu, ve pirinç ekini on yıl içinde en kötüydü.

El verano pasado fue excepcionalmente frío y la cosecha de arroz fue la peor en diez años.

- Buradaki çiftçilerin büyük bölümü çeltik eker.
- Bu bölgedeki çiftçilerin büyük kısmı pirinç yetiştirir.

La mayoría de los agricultores de por aquí cultivan arroz.