Translation of "Ayağa" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Ayağa" in a sentence and their spanish translations:

- O, ayağa kalktı.
- Ayağa kalktı.

- Él se puso de pie.
- Él se levantó.

Ayağa kalk!

- ¡Levanta!
- ¡Parate!
- ¡Párate!
- ¡De pie!

Ayağa kalktı.

Él se levantó.

Ayağa kalkamam.

- No puedo pararme.
- No puedo levantarme.

Ayağa kalkalım.

Levantémonos.

Ayağa kalkmayın.

- No te levantes.
- No te pares.
- No te pongas de pie.

- Ayağa kalkmanızı istiyorum.
- Ayağa kalkmanı istiyorum.

Quiero que te levantes.

Adam ayağa kalktı.

El hombre se puso de pie.

O, ayağa kalktı.

Ella se levantó.

Ayağa kalk, lütfen.

- Póngase de pie, por favor.
- Párese, por favor.

Sen ayağa kalkmalıydın.

- Deberías haberte alzado.
- Deberían haberse alzado.

Ayağa kalkabilir misin?

- ¿Puedes levantarte?
- ¿Te puedes levantar?
- ¿Podéis levantaros?
- ¿Os podéis levantar?

Ayağa kalkmak istiyorum.

Me gustaría levantarme.

İstersen ayağa kalkabilirsin.

Te puedes parar si quieres.

Ayağa kalk, Tom.

Levántate, Tom.

Sadece ayağa kalk.

Solo levántate.

Tom ayağa kalkamaz.

Tom no puede levantarse.

Tom ayağa fırladı.

Tom saltó a sus pies.

Herkes ayağa kalksın, lütfen.

Todos pónganse de pie, por favor.

Mayuko alarmda ayağa fırladı.

Mayuko saltó alarmada.

Gözlerindeki yaşlarla ayağa kalktı.

Ella se puso de pie con lágrimas en los ojos.

O ayağa kalkmaya çalıştı.

Él intentó levantarse.

John Mary'yi ayağa kaldırdı.

John hizo levantarse a Mary.

Ayağa kalkmana gerek yok.

- No necesitan pararse.
- No hace falta que te pares.

Adınız çağrıldığında ayağa kalkın.

- Párate cuando digan tu nombre.
- Ponte de pie cuando digan tu nombre.
- Ponte de pie cuando te llamen.

Ayağa kalkabilir misiniz, lütfen?

¿Puedes levantarte, por favor?

Öğretmen ayağa kalkmamı söyledi.

- El profesor me dijo que me levantase.
- El profesor me pidió que me levantase.

Onu görünce ayağa kalktı.

Viendo eso, él se levantó.

Tom tekrar ayağa kalktı.

Tom se levantó de nuevo.

Ayağa kalkar mısınız, lütfen?

¿Te levantarías, por favor?

Onların hepsi ayağa kalktılar.

- Todos se levantaron.
- Todos se alzaron.
- Todos se pusieron en pie.

O, sandalyesinden ayağa kalktı.

Él se levantó de la silla.

Ayağa kalk ve yürü.

Levántate y anda.

Tom Mary'yi ayağa kaldırdı.

Tom hizo levantarse a Mary.

Lütfen ayağa kalkar mısın?

¿Te levantarías por favor?

Davalı lütfen ayağa kalkın.

Levántese el acusado.

Tom ayağa kalktı ve sonra diğer herkes de ayağa kalktı.

Tom se levantó y entonces todos los demás se levantaron también.

Baştan ayağa tüm kasları etkiliyor.

que afecta a todos los músculos, desde la cabeza hasta los pies.

Hepimiz aynı anda ayağa kalktık.

Todos nos pusimos de pie al mismo tiempo.

Öğretmen içeri girdiğinde ayağa kalktı.

Cuando el profesor entró, ella se puso en pie.

O bana ayağa kalkmamı emretti.

Él me ordenó que me parara.

Öğretmenleri girdiğinde öğrenciler ayağa kalkar.

Los estudiantes se levantan cuando entra su profesor.

Ayaklarım uyuştu ve ayağa kalkamadım.

Se me durmieron los pies y no pude levantarme.

Herkes aynı anda ayağa kalktı.

Todos se levantaron al mismo tiempo.

- Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.
- Tom ayağa kalktı ve pencereye gitti.

Tom se paró y fue hacia la ventana.

Ayağa kalktım ve tekrar savaşa katıldım,

Y ahora conseguí levantarme y me reincorporé a la lucha.

Bizim ortalığı ayağa kaldırmaya ihtiyacımız var.

Tenemos que cuidarlo, que impulsarlo.

Ayağa kalktı ve bir yanlış yaptığını,

se puso de pie y anunció que había cometido un error

Ayağa kalktığında "Hakim hanım, mahkemeye döndüm

Cuando se acercó, dijo: "Juez, volví a la corte

Ayağa kalk ve kitabı oku, Tom.

Tom, párese y lea el libro, por favor.

Telefona cevap vermek için ayağa kalktı.

Ella se levantó para contestar el teléfono.

O, odaya girdiğinde o ayağa kalktı.

Cuando ella entró en la habitación, él se levantó.

Sen ayağa kalk ve kapıyı kapat.

- Te parás y cerrás la puerta.
- Te paras y cierras la puerta.
- Se para y cierra la puerta.

Aniden, genç bir kadın ayağa kalktı.

Una mujer se levantó repentinamente.

Ayağa kalk ve kendini tanıt lütfen.

Levántese y preséntese, por favor.

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ella se levantó y caminó hacia la ventana.

Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.

Linda se paró para cantar.

Tom ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı.

Tom trató de levantarse, pero no pudo.

Onların hepsi aynı zamanda ayağa kalktı.

- Se pusieron todos de pie al mismo tiempo.
- Todos se levantaron al mismo tiempo.
- Todos se levantaron a la vez.

Ama en azından ayağa kalkıp ilerlemeye çalışıyorsanız

Pero si al menos nos ponemos de pie e intentamos avanzar,

Adam ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

El hombre se puso de pie y comenzó a cantar.

Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı.

Toda la audiencia se puso de pie y comenzó a aplaudir.

Tom ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Tom se paró y fue hacia la ventana.

İnsanlar ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

La gente se puso de pie y comenzó a cantar.

Amy ayağa kalkmak için çaba sarf etti.

Amy hizo un esfuerzo por ponerse de pie.

Acı içinde ayağa kalktı ve kabinlerden birine girdi.

se puso dolorosamente de pie y se dirigió hacia ellos.

Bu mavi kalp içinde ayağa kalkabileceğin bir ev.

Este corazón azul es una casa donde uno puede estar de pie adentro.

Tom ve Mary birbirlerine baktılar ve ayağa kalktılar.

Tom y María se miraron el uno al otro y se pararon.

O maçı daha iyi görmek için ayağa kalktı.

Él se paró para ver mejor el juego.

Öğrencilerin teker teker ayağa kalktılar ve kendilerini tanıttılar.

Los estudiantes se levantaron uno por uno y se presentaron.

Ve Malala ona baskı yapanlara karşı açıkça ayağa kalktı

Malala se enfrentó públicamente a sus opresores,

Ayağa nasıl kalktık ve savaşmaya ne kadar istekliydik diye.

De cómo nos pusimos de pie, de cuánto quisimos luchar.

Hala şiiri okurken ayağa kalkar ama son dizeyi tamamlamaz.

Muere de pie aún recitando el poema, pero no completa la última línea.

Onun ayağa kalkması söylendi ve o çok yavaş yaptı.

Le dijeron que se levantase, y él lo hizo lentamente.

Beyefendi, ayağa kalkar mısınız, sahneye gelmenize gerek yok, bunlara bakın lütfen,

Señor, ¿le importaría levantarse y echar un vistazo?

Tom uzun süre aynı pozisyonda oturduktan sonra, ayağa kaldığında eklemlerinde tutukluk hissetti.

Tom sintió la rigidez en sus articulaciones cuando se levantó después de estar sentado en la misma posición durante largo tiempo.

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

- Por favor permanezcan sentados.
- Quédense sentados, por favor.

Etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde

expresar miedo en cualquier momento; uno de ellos, por ejemplo, dijo que no se arrodillaría