Translation of "Çalar" in Portuguese

0.016 sec.

Examples of using "Çalar" in a sentence and their portuguese translations:

- Tom davul çalar.
- Tom bateri çalar.

Tom toca bateria.

O gitar çalar, o piyano çalar.

Ela tocava violão, ele tocava piano.

- Çalar saat ötüyor.
- Çalar saat çalıyor.

O despertador está tocando.

O gitar çalar.

Ela toca violão.

Miho piyano çalar.

Miho toca piano.

O piyano çalar.

Ela toca piano.

Onlar piyano çalar.

- Eles tocam piano.
- Elas tocam piano.

O flüt çalar.

Ela toca flauta.

O, gitar çalar.

- Ele toca violão.
- Ele toca guitarra.

Tom gitar çalar.

Tom toca guitarra.

O, eşya çalar.

Ele rouba.

Mary eşya çalar.

Mary rouba.

Tom şeyler çalar.

Tom rouba coisas.

Trombon çalar mısın?

- Vocês tocam trombone?
- Você toca trombone?

Piyanoyu çalar mısın?

Você toca piano?

- O, piyano çalar mı?
- O piyano çalar mı?

- Ela toca piano?
- Ele toca piano?
- Você toca piano?

O notasız piyano çalar.

Ela toca piano de ouvido.

O, piyano çalar mı?

Ele toca piano?

Tanaka iyi piyano çalar.

Tanaka toca piano bem.

Tom notasız piyano çalar.

Tom toca piano de ouvido.

Tom iyi gitar çalar.

Tom toca guitarra bem.

Tom piyanoyu notasız çalar.

Tom toca piano de ouvido.

Çalar saatini ayarlamayı unutma.

Não te esqueças de pôr o alarme.

Ablam gitarı iyi çalar.

Minha irmã mais velha toca bem violão.

Çalar saatlerden nefret ediyorum.

Eu odeio despertadores.

Erkek kardeşim gitar çalar.

Meu irmão toca violão.

Annem iyi piyano çalar.

A minha mãe toca piano bem.

Tom iyi piyano çalar.

Tom toca piano bem.

Piyano ve gitar çalar.

Ela toca piano e violão.

Zil çalar çalmaz gideceğim.

Eu partirei assim que o sino tocar.

Tom armonikayı notasız çalar.

Tom toca gaita de ouvido.

Sadece arkadaşlarınız kitaplarınızı çalar.

Apenas os amigos roubam os seus livros.

O CD çalar çalışmıyor.

Esse CD player não funciona.

Bu arada, keman çalar mısın?

A propósito, você toca violino?

Tom oldukça iyi akordeon çalar.

O Tom toca acordeão muito bem.

Tom çok iyi gitar çalar.

Tom toca violão muito bem.

Tom okul bandosunda tuba çalar.

Tom toca tuba na banda da escola.

Ben bir MP3 çalar istiyorum!

- Eu quero um tocador de MP3!
- Quero um MP3!

O, çok iyi keman çalar.

Ela toca violino muito bem.

O çok iyi piyano çalar.

Ele toca muito bem piano.

O, sık sık gitar çalar.

Ele frequentemente toca violão.

Benden daha iyi piyano çalar.

- Ele toca piano melhor que eu.
- Ela toca piano melhor que eu.

Tom çok iyi keman çalar.

Tom toca violino muito bem.

Tom çok iyi piyano çalar.

Tom toca piano muito bem.

Tom çok iyi org çalar.

Tom toca órgão muito bem.

O sık sık gitar çalar.

Ele toca violão de vez em quando.

Tom harika bir gitar çalar.

Tom é um ótimo guitarrista.

Tom davul ve gitar çalar.

Tom toca bateria e violão.

O çok iyi şekilde piyano çalar.

Ela toca piano muito bem.

İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.

Os bons artistas copiam, os grandes artistas roubam.

Kız kardeşim her gün piyano çalar.

Minha irmã toca piano todos os dias.

Biri banyoya girdi mi, telefon çalar.

- Quando você está tomando banho, o telefone toca.
- Quando estás no banho, toca o telefone.

Miho, Noriko'dan daha iyi piyano çalar.

Miho toca piano melhor que Noriko.

- Tom piyano çalıyor.
- Tom piyano çalar.

- Tom está tocando piano.
- Tom toca piano.

Tom sık sık arkadaşlarıyla çalgı çalar.

Tom toca frequentemente com seus amigos.

Tom bir rock grubunda bass çalar.

Tom toca baixo em uma banda de rock.

Tom piyanoyu Mary'den daha iyi çalar.

Tom toca piano melhor do que Maria.

O benden daha iyi piyano çalar.

Ele toca piano melhor que eu.

Hatalısın. O, trombon değil bass çalar.

Você está enganado. Ele toca baixo, não trombone.

Orkestra her gece bütün gece boyunca çalar.

Toda noite a orquestra toca sem parar a noite toda.

Dün çalar saat çalmadı ve Kurt uyanmadı.

Ontem o despertador não tocou e Kurt não acordou.

Tom neredeyse Mary kadar iyi gitar çalar.

O Tom toca guitarra quase tão bem quanto a Mary.

Çalar saatim çalışmadı. Geç kalmamın nedeni budur.

Meu despertador não funcionou. É por isso que eu me atrasei.

3 yıl kadar sabah çalar saat adında bir

Uma chamada de alarme por 3 anos pela manhã

- Dersin sonunda zil çalar.
- Zil, dersin sonunu duyurur.

O sino anuncia o fim das aulas.

Taro sınıfındaki başka bir çocuktan daha iyi gitar çalar.

Taro toca guitarra melhor do que todos meninos da sua sala.

- Alarm çalar çalmaz kalkmam gerek.
- Alarm çalınca kalkmam gerek.

Logo que o despertador toca eu tenho de acordar.

Dünya bir altın kuralı takip eder: Parayı veren düdüğü çalar.

O mundo segue uma regra de ouro: quem tem ouro faz as regras.

Bob sadece gitar değil fakat aynı zamanda flüt de çalar.

Bob não toca apenas violão, mas também flauta.

- Kız kardeşim her gün piyano çalar.
- Kız kardeşim her gün piyano çalıyor.

A minha irmã toca piano todo dia.

Tom'un her gece yatmaya gitmeden önce yaptığı son şey çalar saatini ayarlamaktır.

- A última coisa que o Tom faz todas as noites antes de ir dormir é ajustar o seu despertador.
- A última coisa que o Tom faz todas as noites antes de ir dormir é ajustar o despertador.

- Çok iyi şekilde piyano çalabilir.
- O, piyanoyu çok iyi çalar.
- O, piyanoyu çok iyi çalabilir.
- O, piyanoyu çok iyi çalıyor.

Ela sabe tocar piano muito bem.