Translation of "Ana" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Ana" in a sentence and their japanese translations:

- Bizim ana dilimiz Japoncadır.
- Ana dilimiz Japonca'dır.

- 日本語は私たちの母語だ。
- 私達の母国語は日本語です。

Ana karakterin dünyası.

主人公の世界

ana gelmekle alakalıdır.

今 この瞬間に集中すること

Ana vana kapalı.

元栓、しまってる。

Fransızca ana dilidir.

彼女はフランス語を母語として話す。

İbranice ana dilimdir.

ヘブライ語は私の母語です。

Ana vana kapalıdır.

元栓、しまってる。

Ana dilim Fransızcadır.

フランス語は私の母語なの。

Ana dilim Fransızca.

母語はフランス語です。

Ana dilin nedir?

あなたの母国語は何ですか?

O, ana kapıdır.

それは正門です。

- İspanyolca onun ana dilidir.
- İspanyolca onun ana dili.

- スペイン語が彼女の母語です。
- スペイン語は彼女の母語だ。

- İngilizce benim ana dilim değil.
- İngilizce ana dilim değildir.

英語は私の母国語ではない。

"Kadın Dediğin"deki Ana,

『Real Women Have Curves』の アナは

Üç ana elementten oluşuyor:

コモンズは3つの要素でできています

Operada, ana karakterlerimiz kolayca

オペラでは 段差を縮めることで

Ama hikâyemin ana teması

この話の要点は

ana saldırıyı emanet etti

への主な攻撃を任せました

Piyadenin ana birliği taburdu.

歩兵の基本戦術単位は大隊である

Un pastada ana malzemedir.

小麦粉はケーキの主な材料だ。

Gürcistan onun ana vatanı.

ジョージア州が彼の出身地だ。

Onların ana dili Fransızca.

フランス語が彼らの母語です。

Suçun ana nedeni nedir?

その犯罪の第一の要因は何ですか。

Cevap ana fikirden uzaktır.

その答はピントがずれている。

Konuşmanın ana hatlarını kavrayabildim.

そのスピーチの要点は把握できた。

Postane ana caddeden uzak.

郵便局は大通りから少し離れたところにあります。

Ana fikre sadık kalmalıyız.

問題点からそれないようにしましょう。

Ana cadde çok geniştir.

本通りは大変広い。

Lütfen ana anahtarı getir.

合鍵を持ってきてください。

Söylediklerinin ana fikrini anladım.

彼が言っていることの要点はわかった。

İngilizce benim ana dilim.

英語は私の母国語です。

İtalyanca benim ana dilimdir.

イタリア語は私の母語です。

Onun ana dili Fransızcadır.

彼の母国語はフランス語だ。

İngilizce ana dilim değildir.

英語は私の母国語ではない。

Benim ana dilim Japoncadır.

私の母語は日本語です。

Şu ana kadar şanslıydım.

今までは、私は、幸運でした。

İbranice benim ana dilim.

ヘブライ語は私の母語です。

Julia'nın ana dili İtalyanca'dır.

ジュリアの母語はイタリア語だ。

Tom'un ana dili Fransızca.

トムの母語はフランス語だ。

Japonya'da ana yiyecek pirinçtir.

日本では米が主食です。

Bizim ana dilimiz Japoncadır.

- 日本語は私たちの母語だ。
- 私達の母国語は日本語です。

Fransızca, onun ana dilidir.

フランス語は彼女の母語だ。

Fransızca benim ana dilimdir.

フランス語は僕の母国語なんだ。

Bu gelişmenin arkasındaki ana fikir

そのような展開の 中心にある考えは

Ana branşım futboldu ve kaleciydim,

主にしていたスポーツはサッカーで 私はゴールキーパーでした

Şu ana dek. MEHTAPLI DÜZLÜKLER

‎それが明らかに 月明かりの平原

Buzun altında ana kayalar olur.

氷の下には基盤岩があります

Radarın ana kayaları görüntülemesinin nedeni

レーダーで基盤岩が検出できる理由は

Ve Bautzen'deki ana saldırıyı denetledi .

バウツェンでの主な攻撃を 監督しまし た。

Evrenin oluştuğu ilk ana dönelim

宇宙誕生の瞬間に戻ってみましょう

Tarih onun ana branşı değil.

史学は彼の専攻科目ではない。

Tansiyon kalp hastalığının ana kaynağıdır.

緊張が心臓病の主な原因だ。

Zor iş başarının ana unsurudur.

勤勉は成功のための重要な要素だ。

Ana yemeğimiz için balık yiyoruz.

メインディッシュを魚にしました。

Ana caddede hiç kimse görülmedi.

メインストリートには誰一人姿は見られなかった。

Nehir ana caddeye paralel akar.

その川はメインストリートと平行に流れている。

Ana ofis polis tarafından basılmıştı.

本店は警察の手入れを受けた。

Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.

彼の失敗の第一の要因は怠惰である事だ。

Japonya dört ana adadan oluşur.

日本は四つの主な島から成り立っている。

Ana cadde kimonolu kızlarla dolu.

大通りが、着物を着た女の子でいっぱいになります。

Oğlumun bütün ana dişleri çıktı.

息子の乳歯が永久歯に変わりました。

Bir araba ana kapıya yanaştı.

車が正門のところへきて止まった。

İngilizce benim ana dilim değil.

英語は私の母国語ではない。

Şurası, bu şehrin ana caddesidir.

あれがこの町の大通りだ。

Onun ana dalı İngiliz edebiyatıdır.

彼は英文学を専攻している。

Onun konuşmasının ana noktasını anlamadım.

私は彼の話の要点が分からなかった。

Bu kasabadaki ana sanayi nedir?

この町の主な産業は何ですか。

Burası bu kentin ana caddesidir.

ここがこの都市の中心部です。

Kahve, Brezilya'nın ana ürünlerinden biridir.

コーヒーはブラジルの主要産物の一つである。

üç ana kısma ayrıldığını görürüz.

脳は3つの主要な部位に 分かれているのがわかります

Çünkü onların ana nehirlerinden 10 tanesi

これは その土地の10の主要河川が ヒマラヤ・ヒンドゥークシュ山脈を

Everest Ana Kampı'ndan Kuzey Kutbu maratonlarına.

北極やエベレストのベースキャンプの マラソンへと導きました

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

‎繁華街へと続く大通りだ

Everest Dağı, Dağların Ana Tanrıçası olduğundan

この山を見に人々はネパールにやって来ますが

Otomobil endüstrisi Japonya'daki ana sektörlerden biridir.

自動車産業は日本の大きな産業のひとつである。

Ana yollar banliyölerin büyümesine katkıda bulunacaktır.

幹線道路の建設は郊外の発展に寄与するだろう。

Adadan ana karaya bir feribota bindik.

我々は島から本土へフェリーで渡った。

Ana caddeden bir sürü insan geçti.

たくさんの人達が表通りを通り過ぎた。

Ülkenin ana ürünleri kakao ve altındır.

その国の主な産物はココアと金である。

Öğrenci ana branş olarak felsefe okuyor.

その学生は哲学を専攻している。

Onun ana yolda bir dükkânı var.

彼は大通りに店を構えている。

Amerika'da yetişti ama ana dili Japonca.

彼は合衆国で育ったが、母語は日本語です。

O, makinenin ana hatlarını kısaca anlatır.

彼はその機械の輪郭をスケッチします。

Şu ana kadar her şey iyi.

今のところはすべて申し分無い。

Şu ana kadar öptüğüm ilk kızdı.

彼女は私が初めてキスをした女の子だった。

2.30'da ana kapının önünde buluşalım.

2時半に正門前で会おう。

Onun söylediklerinin ana fikrini bile anlayamadım.

私は彼の話の要点が分からなかった。

Tom ana dili gibi Fransızca konuşur.

- トムはネイティブ並みにフランス語が話せる。
- トムはネイティブ並みにフランス語を話す。

Herhangi bir boşanmanın ana nedeni evliliktir.

あらゆる離婚の主たる原因は結婚である。

Bu ülkenin ana ürünlerinden biri kahvedir.

この国の主な産物の1つはコーヒーだ。