Translation of "Gözlük" in German

0.006 sec.

Examples of using "Gözlük" in a sentence and their german translations:

Gözlük takmam.

Ich trage keine Brille.

Gözlük ne kadardı?

Was hat die Brille gekostet?

O gözlük takıyordu.

Sie trug eine Brille.

Çocuk gözlük takıyor.

- Der Junge trägt eine Brille.
- Der Junge hat eine Brille auf.

O gözlük takar.

Er trägt eine Brille.

O, gözlük taktı.

- Er trug eine Brille.
- Er hatte eine Brille auf.

Bu gözlük güzel.

Diese Brille ist cool.

Gözlük takar mısın?

- Trägst du eine Brille?
- Tragen Sie eine Brille?
- Bist du Brillenträger?
- Bist du Brillenträgerin?
- Sind Sie Brillenträger?
- Sind Sie Brillenträgerin?

O gözlük takıyor.

- Er trägt eine Brille.
- Er hat eine Brille auf.

Tom gözlük taktı.

Tom trug eine Brille.

Ben gözlük takıyorum.

- Ich bin Brillenträger.
- Ich trage eine Brille.

Artık gözlük takmıyorum.

Ich trage keine Brille mehr.

Tom gözlük takmaz.

Tom trägt keine Brille.

Tom gözlük takıyor.

Tom trägt eine Brille.

Gözlük olmadan okuyamıyorum.

Ich kann nicht ohne Brille lesen.

Adam gözlük takıyor.

Der Mann trägt eine Brille.

- Tom gözlük takıyordu.
- Tom gözlüklüydü.
- Tom'un gözünde gözlük vardı.

- Tom trug eine Brille.
- Tom hatte eine Brille auf.

O, kalın gözlük takar.

Er trägt dicke Brillengläser.

O kırmızı gözlük istiyor.

Er will rote Brillen.

O, tasarımcı gözlük takar.

Er trägt eine Designerbrille.

Tom kalın gözlük takıyor.

Tom trägt eine dicke Brille.

- Bardaklar nerede?
- Gözlük nerede?

Wo sind die Gläser?

Bu gözlük kaç paraydı?

Wie viel hat diese Sonnenbrille gekostet?

Yeni bir gözlük aldım.

Ich habe mir eine neue Brille gekauft.

Tom genellikle gözlük takar.

Tom trägt gewöhnlicherweise eine Brille.

Tom sahte gözlük takıyordu.

Tom trug eine Brillenattrappe.

Bu gözlük benim değil.

Diese Brille gehört mir nicht.

- Yeni gözlük satın almam lazım.
- Yeni gözlük satın almam gerek.

Ich muss eine neue Brille kaufen.

Bu gözlük ne kadar tuttu?

Wie viel hat diese Brille gekostet?

Artık gözlük takmak zorunda değilim.

Ich muss keine Brille mehr tragen.

Bulduğun gözlük Tom'a mı aitti?

- Gehörte die Brille, die du gefunden hast, Tom?
- Gehörte die Brille, die ihr gefunden habt, Tom?
- Gehörte die Brille, die Sie gefunden haben, Tom?

Tom siyah çerçeveli gözlük takıyor.

Tom trägt eine schwarz umrandete Brille.

Teyzem gazete okurken gözlük takar.

Meine Tante trägt eine Brille, wenn sie Zeitung liest.

Gözlük takınca çok farklı görünüyorsun.

Mit der Brille auf der Nase siehst du so anders aus.

Tom neden koruyucu gözlük takmıyor?

Warum trägt Tom nie eine Schutzbrille?

Tom gerçekten koruyucu gözlük takmalıdır.

Tom sollte eigentlich eine Schutzbrille tragen.

Yeni gözlük almam gerektiğini düşünüyorum.

Ich denke, ich muss mir eine neue Brille kaufen.

Yalnızca okumak için gözlük takıyorum.

Ich trage nur zum Lesen eine Brille.

Birkaç koyu gözlük almak istiyorum.

Ich will eine Sonnenbrille kaufen.

Tom gözlük takmıyor fakat takardı.

Tom trägt keine Brille, trug früher aber mal eine.

Artık Tom'un gözlük takması gerekmiyor.

Tom braucht keine Brille mehr zu tragen.

Tom boynuz çerçeveli gözlük takar.

Tom trägt eine Hornbrille.

Tom okurken genellikle gözlük takıyor.

Tom trägt normalerweise eine Brille, wenn er liest.

Tom şu an gözlük takıyor.

Tom trägt jetzt eine Brille.

Tom hâlâ gözlük takıyor mu?

Trägt Tom noch immer eine Brille?

O her zaman siyah gözlük takar.

- Er trägt immer eine dunkle Brille.
- Er hat immer eine dunkle Brille auf.

Onun yeni gözlük taktığını fark ettim.

Ich bemerkte, dass sie eine neue Brille trug.

Tom genellikle sadece okurken gözlük takar.

Tom trägt gewöhnlich nur beim Lesen eine Brille.

Bugün Mary zarif dekoratif gözlük takıyor.

Maria trägt heute eine elegante Schmuckbrille.

Tom motosikletine binerken daima gözlük takar.

Tom trägt beim Motorradfahren immer eine Schutzbrille.

Yeni bir çift gözlük almam gerek.

Ich brauche eine neue Brille.

Gözlük takmak senin daha entelektüel görünmeni sağlar.

Eine Brille lässt dich viel klüger aussehen.

Sanırım yeni bir çift gözlük almamın zamanıdır.

Ich finde, ich sollte mir mal wieder eine neue Brille leisten.

Julian, John Lennon'unki gibi yuvarlak gözlük takıyor.

- Die Brille, die Julian trägt, ist rund, wie die von John Lennon.
- Julian trägt eine runde Brille wie John Lennon.

Tom'un uzun saçı var ve gözlük takar.

Tom hat lange Haare und trägt eine Brille.

Tom her zaman koyu renkli gözlük takar.

Tom hat immer eine dunkle Brille auf.

!" Dedi, kamp yardımcısına Davout'un gözlük takmasıyla şaka yaptı.

doppelt gesehen haben!", Sagte er zu seinem Adjutanten und machte einen Witz über Davouts Brillentragen.

Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı.

Sie setzte eine dunkle Brille auf, um ihre Augen vor dem Sonnenlicht zu schützen.

O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.

Er trug einen Zylinder und ein Monokel.

- Havuçlar gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü?
- Havuç gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü?

- Karotten essen ist gut für die Augen! Oder hast du schon einmal ein Kaninchen mit Brille gesehen?
- Möhren sind gut für die Augen. Oder hast du schon einmal ein Kaninchen mit Brille gesehen?

Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.

Tom gab zu, eine Brillenattrappe zu tragen, um klüger auszusehen.

Havuçlar gözleriniz için iyidir. Siz hiç gözlük takan bir tavşan gördünüz mü?

Möhren sind gut für die Augen. Oder hast du schon einmal ein Kaninchen mit Brille gesehen?

İnsan gözlüksüz bir şey göremediğinden, gözlüğü yokken gözlük araması çok sinir bozucu bir şey.

Es ist sehr frustierend, zu versuchen, seine Brille wiederzufinden, wenn man ohne Brille nichts sieht.