Translation of "Birbirlerini" in German

0.015 sec.

Examples of using "Birbirlerini" in a sentence and their german translations:

- Onlar birbirlerini suçladı.
- Birbirlerini suçladılar.

Sie beschuldigten sich gegenseitig.

Birbirlerini eleştiriyorlardı.

Sie kritisierten einander.

Birbirlerini eleştirdiler.

Sie kritisierten einander.

Birbirlerini gıdıklıyorlardı.

Sie kitzelten einander.

Maymunlar birbirlerini temizliyorlar.

Die Affen lausen sich.

Onlar birbirlerini selamladılar.

- Sie nickten sich zu.
- Sie haben sich zugenickt.
- Sie nickten einander zu.

Onlar birbirlerini seviyorlar.

Sie lieben einander.

Birbirlerini öpmeye başladılar.

Sie fingen an, sich zu küssen.

İnsanlar birbirlerini sevmeli.

- Die Leute sollten sich gegenseitig lieben.
- Die Menschen sollten sich lieben.

Onlar birbirlerini buldular.

- Sie haben einander gefunden.
- Sie haben sich gefunden.

Onlar birbirlerini kucakladı.

Sie umarmten sich.

İnsanlar birbirlerini sevmeliler.

Die Menschen sollten einander lieben.

Birbirlerini derinden seviyorlar.

Sie lieben einander sehr.

Birbirlerini sevgi dolu öptüler.

Die Liebenden küssten einander.

Onlar birbirlerini yeterince anlamıyorlar.

Die bekommen voneinander nicht genug.

İnsanlar neden birbirlerini kıskanır?

Warum sind die Menschen aufeinander eifersüchtig?

Sincaplar koşup birbirlerini kovaladılar.

Die Eichhörnchen liefen und jagten hintereinander her.

Onlar birbirlerini seviyorlar mı?

Lieben sie sich?

Şapkalarını kaldırarak birbirlerini selamlıyorlardı.

Sie begrüßten sich, indem sie ihre Hüte hoben.

Kızlar tekrar birbirlerini eleştiriyor.

Die Mädchen hacken schon wieder aufeinander herum.

Sincaplar neden birbirlerini kovalar?

Warum jagen Eichhörnchen einander?

- Tom ve Mary birbirlerini anlıyorlardı.
- Tom ve Mary birbirlerini anladılar.

Tom und Maria verstanden einander.

John ve Ann birbirlerini seviyorlar.

- John und Ann mögen sich.
- John und Ann lieben einander.

Tom ve Sue birbirlerini seviyorlar.

- Tom und Sue lieben sich.
- Tom und Sue lieben einander.

Onlar boşanmadan beri birbirlerini görmediler.

Seit der Scheidung haben sie einander nicht gesehen.

Nicholas ve Maria birbirlerini seviyorlar.

- Nicholas und Maria lieben einander.
- Nicholas und Maria lieben sich.

Tom ve Mary birbirlerini sevmezler.

Tom und Mary mögen einander nicht.

Tom ve Mary birbirlerini tanımadılar.

Tom und Maria erkannten sich nicht.

Tom ve Mary birbirlerini sevmiyorlardı.

Tom und Maria mochten sich nicht.

Tom ve Mary birbirlerini öptü.

Tom und Maria küssten sich.

Tom ve Mary birbirlerini tanıyorlardı.

Tom und Mary kannten sich.

Tom ve Mary birbirlerini tanıdılar.

Tom und Maria erkannten einander wieder.

Tom ve Mary birbirlerini kucakladı.

Tom und Maria umarmten sich.

Uzun zamandan beri birbirlerini tanırlar.

Sie kennen sich schon lange.

John ve Ann birbirlerini severler.

John und Ann mögen sich.

Tom ve Mary birbirlerini seviyorlar.

- Tom und Maria lieben einander.
- Tom und Maria lieben sich.

Tom ve Mary birbirlerini tanırlar.

Tom und Maria kennen sich.

Tom ve Mary birbirlerini tanımazlar.

Tom und Maria kennen sich nicht.

Tom ve Mary birbirlerini seviyordu.

- Tom und Maria liebten sich.
- Tom und Maria liebten einander.

Kediler sık sık birbirlerini yalarlar.

Katzen belecken sich häufig gegenseitig.

- Bence Tom ve Mary birbirlerini tanımıyorlar.
- Tom ve Mary'nin birbirlerini tanımadıklarını düşünüyorum.

Ich glaube, Tom und Mary kennen sich nicht.

İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.

- Die zwei Jungen begannen, sich gegenseitig Vorwürfe zu machen.
- Die zwei Jungen fingen an, sich einander die Schuld zuzuschieben.

Tom ve Mary birbirlerini gizlice görüyorlar.

Tom und Maria treffen sich heimlich.

Tom ve Mary anında birbirlerini tanıdılar.

Tom und Maria erkannten einander augenblicklich wieder.

Tom ve Mary zaten birbirlerini tanıyorlar.

- Tom und Maria kennen einander bereits.
- Tom und Maria kennen sich bereits.

Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.

Tom und Mary küssten sich leidenschaftlich.

Tom ve Meryem birbirlerini görmezlikten geliyor.

Tom und Maria scheinen sich gegenseitig zu ignorieren.

Tom ve Mary galiba birbirlerini tanımıyorlar.

Tom und Maria kennen sich wahrscheinlich nicht.

Tom ve Mary artık birbirlerini sevmiyorlar.

Tom und Maria lieben sich nicht mehr.

Tom ve Mary birbirlerini tanımıyorlar bile.

- Tom und Maria kennen sich nicht einmal.
- Tom und Maria kennen einander nicht einmal.

Tom ve Mary birbirlerini tanıyorlar mı?

Kennen Tom und Maria sich?

Çift birbirlerini tekrar görmemek üzere ayrıldı.

Das Paar trennte sich und sie sahen einander nie wieder.

Tom ve Mary anında birbirlerini sevdi.

Tom und Maria waren sich sofort sympathisch.

Tom ve Mary hala birbirlerini seviyorlar.

Tom und Maria lieben einander noch.

Fakat bu minik canavarlar genelde birbirlerini avlar.

Aber diese Minimonster jagen sich oft gegenseitig.

Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.

Sie füßelten unter dem Tisch.

Tom ve Mary çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktadır.

- Tom und Maria kennen sich schon seit ihrer Kindheit.
- Tom und Maria kennen sich schon seit der Kindheit.

Bu birbirlerini tanımak için iyi bir fırsattır.

Das ist eine gute Gelegenheit sich kennenzulernen.

Tom'un birbirlerini tanımayan iki kız arkadaşı var.

Tom hat zwei Freundinnen, die nichts voneinander wissen.

Tom ve Mary birbirlerini çok iyi tanımıyorlar.

Tom und Maria kennen sich nicht sehr gut.

Tom ve Mary birbirlerini seviyor gibi görünüyor.

Tom und Maria scheinen sich zu lieben.

Tom ve Mary birbirlerini hala seviyorlar mı?

Lieben sich Tom und Maria immer noch?

Tom ve Mary birbirlerini hiç fazla sevmiyorlardı.

- Tom und Mary haben sich nie sehr gemocht.
- Tom und Maria konnten sich nie besonders leiden.

Tom'la Mary kedi köpek gibi birbirlerini yerler.

Tom und Maria sind wie Hund und Katze.

Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.

integrierte Nachtlichter, um einander im Auge behalten zu können.

Tom ve Sue 1985 ten beri birbirlerini tanıyorlar.

Tom und Sue kennen sich schon seit 1985.

John ve Mary birbirlerini 1976'dan beri bilir.

John und Mary kennen sich seit 1976.

İki aşık, birbirlerini sonsuza kadar sevmeye and içtiler.

Die beiden Liebenden schworen, einander zu lieben bis in alle Ewigkeit.

Tom ve Mary birbirlerini ne kadar zamandır tanıyorlar?

- Wie lange kennen Tom und Maria einander schon?
- Wie lange kennen Tom und Maria sich schon?

Tom ve Mary 2013'den beri birbirlerini tanıyor.

Tom und Maria kennen sich seit 2013.

Tom ve Mary birbirlerini sevmemelerine rağmen evli kaldı.

Tom und Maria hielten an ihrer Ehe fest, obschon sie sich nicht leiden mochten.

John ve Mary 1976 yılından beri birbirlerini tanımaktadırlar.

John und Mary kennen sich seit 1976.

Çift ayrıldı ve birbirlerini bir daha hiç görmediler.

Das Paar trennte sich und sie sahen einander nie wieder.

Tom ve Mary artık birbirlerini çok fazla görmüyorlar.

Tom und Maria sehen sich nicht mehr allzu oft.

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

Gepunktete Baumfrösche haben eine geniale Methode, einander nachts zu erblicken.

Tom ve Mary ışık kapanır kapanmaz birbirlerini öpmeye başladılar.

Tom und Maria fingen sofort an, sich zu küssen, als das Licht ausging.

Tom ve Mary birbirlerini tanıyorlar ama aslında arkadaş değiller.

Tom und Maria kennen einander zwar, sind aber eigentlich keine Freunde.

Tom ve Mary halk içinde birbirlerini öpmekten korkuyor gibi görünüyorlar.

Tom und Maria scheinen sich davor zu scheuen, sich öffentlich zu küssen.

Tom ve Mary birbirlerini tekrar gördüklerine çok mutlu gibi görünüyordu.

Tom und Maria schienen sich sehr zu freuen, einander wiederzusehen.

Üç sırtlan birbirlerini ikna etmeye çalışarak bir daire içinde oturdu.

Die drei Hyänen saßen im Kreis und führten ein vernünftiges Gespräch.

Mağaza o kadar kalabalıktı ki Tom ve Mary birbirlerini gözden kaybettiler.

- Das Geschäft war so überfüllt, dass Tom und Maria sich aus den Augen verloren.
- Das Geschäft war dermaßen voll, dass sich Tom und Maria aus den Augen verloren.

Tom ve Mary başlangıçta birbirlerini sevmemelerine rağmen sonunda iyi arkadaş oldular.

Obwohl Tom und Maria sich anfangs nicht mochten, wurden sie letztlich gute Freunde.

Tom, Mary, John ve Alice arkadaşlar. Onlar çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktadır.

- Tom, Maria, Johannes und Elke sind untereinander befreundet. Die kennen sich schon seit ihrer Kindheit.
- Tom, Maria, Johannes und Elke sind untereinander befreundet. Die kennen sich schon seit ihren Kindertagen.

Tom ve Mary birlikte zaman geçirirken birbirlerini daha iyi tanımaya başladılar.

Je mehr Zeit Tom und Maria zusammen verbrachten, desto besser lernten sie sich kennen.

Rusya, Avrupa Birliği ve ABD; birbirlerini Ukrayna'nın iç işlerine müdahale etmekle suçluyorlar.

Russland, die Europäische Union und die USA beschuldigen einander, sich in die inneren Angelegenheiten der Ukraine einzumischen.

Tom ve Mary Boston'a kaçtılar ve sadece birkaç hafta birbirlerini tanıdıktan sonra evlendiler.

Tom und Maria rissen nach Boston aus und heirateten nur ein paar Wochen, nachdem sie sich kennengelernt hatten.

Çocuklar birbirlerini severler ta ki, anne ve babalarından aksi bir şey öğrenmedikleri sürece.

Kinder mögen sich, solange sie von den Eltern nichts anderes lernen.

Her zaman birlikte olmak için, benim Japon sınıf arkadaşlarım birbirlerini çok iyi tanımaya başladı.

Wenn wir die ganze Zeit zusammen sind, werden meine japanischen Klassenkameraden einander sehr gut kennenlernen.

Onlar erkek kardeş ya da kız kardeş değillerdi ama onlar birbirlerini neredeyse kardeşmiş gibi çok sevdi.

Sie waren zwar nicht Bruder und Schwester, doch liebten sie einander fast ebenso, als wären sie’s gewesen.