Translation of "Hoşlanmaz" in English

O, futboldan hoşlanmaz.

- She doesn't like soccer.
- She doesn't like football.

O, tenisten hoşlanmaz.

He does not like tennis.

Tom paylaşmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to share.

Tom politikadan hoşlanmaz.

Tom doesn't like politics.

O ondan hoşlanmaz.

- She doesn't like him.
- She does not like him.

Tom satrançtan hoşlanmaz.

Tom doesn't like chess.

Babam müzikten hoşlanmaz.

- My father doesn't like music.
- My father does not like music.

Tom bundan hoşlanmaz.

Tom doesn't like this.

Tom bekletilmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be kept waiting.

Annem televizyondan hoşlanmaz.

My mother does not like television.

Kedim ıslanmaktan hoşlanmaz.

My cat doesn't like to get wet.

Liisa yılanlardan hoşlanmaz.

Liisa dislikes snakes.

O, çalışmaktan hoşlanmaz.

She doesn't like to work.

O, vanilyadan hoşlanmaz.

She hated vanilla.

Tom çocuklardan hoşlanmaz.

Tom doesn't like children.

Tom beyzboldan hoşlanmaz.

Tom doesn't like baseball.

Fareler peynirden hoşlanmaz.

Mice don't like cheese.

Tom gülünmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be laughed at.

Tom bakılmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be stared at.

Sami Müslümanlardan hoşlanmaz.

Sami doesn't like Muslims.

Tom küfretmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to swear.

- Tom pokerden hiç hoşlanmaz.
- Tom poker oynamaktan hiç hoşlanmaz.

Tom doesn't like to play poker at all.

O balık yemekten hoşlanmaz.

He doesn't like to eat fish.

Onlardan hiçbiri benden hoşlanmaz.

- They both don't like me.
- Neither of them like me.

Tom soğan yemekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to eat onions.

Mary yalnız uyumaktan hoşlanmaz.

Mary doesn't like sleeping alone.

Tom risk almaktan hoşlanmaz.

- Tom doesn't like taking risks.
- Tom doesn't like to take risks.

Tom Boston'da yaşamaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like living in Boston.

Tom aptal denilmesinden hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be called a fool.

O, bu konserden hoşlanmaz.

He doesn't like this concert.

Emet o kadından hoşlanmaz.

Emet dislikes that woman.

Halkın önünde konuşmaktan hoşlanmaz.

He doesn't like to speak in public.

Tom kavga etmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like fighting.

Dakik olmayan insanlardan hoşlanmaz.

She doesn't like people who are not punctual.

O, losyondan hiç hoşlanmaz.

She doesn't like lotion at all.

Annem egzersiz yapmaktan hoşlanmaz.

Mom doesn't like to exercise.

O, okula gitmekten hoşlanmaz.

She doesn't like going to school.

Tom kesinlikle Mary'den hoşlanmaz.

Tom definitely doesn't like Mary.

Tom balık tutmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like fishing.

Hayır. O, sudan hoşlanmaz!

No. He doesn't like water!

Tom pokerden çok hoşlanmaz.

Tom doesn't like poker very much.

O, okul müdüründen hoşlanmaz.

He dislikes the principal.

Tom burada çalışmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like working here.

Tom saat takmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to wear a watch.

Tom evde kalmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to stay at home.

Tom hata yapmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to make mistakes.

Tom rahatsız edilmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be disturbed.

Tom pokerden hiç hoşlanmaz.

Tom doesn't like poker at all.

Tom klasik müzikten hoşlanmaz.

Tom doesn't like classical music.

Tom istenmemiş tavsiyeden hoşlanmaz.

Tom doesn't like unsolicited advice.

Tom'un kendisi tekrarlamaktan hoşlanmaz.

- Tom doesn't like to repeat himself.
- Tom doesn't like repeating himself.

Tom kendini tekrarlamaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like repeating himself.

Mary tek sayılardan hoşlanmaz.

Mary does not like odd numbers.

Çoğu insan bundan hoşlanmaz.

Most people don't enjoy this.

Tom patates püresinden hoşlanmaz.

Tom doesn't like mashed potatoes.

Tom beyzbol seyretmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like watching baseball.

Tom beyzbol izlemekten hoşlanmaz.

- Tom doesn't like watching baseball.
- Tom doesn't like to watch baseball.

Kimse onu yapmaktan hoşlanmaz.

No one likes to do that.

Kim ondan hoşlanmaz ki?

Who wouldn't like that?

Tom işini konuşmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to discuss his work.

Leyla görmezden gelinmekten hoşlanmaz.

Layla doesn't like to be ignored.

Tom ihmal edilmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be ignored.

Tom ıspanaktan hiç hoşlanmaz.

Tom doesn't like spinach at all.

Tom, Mary'den hiç hoşlanmaz.

Tom doesn't like Mary at all.

Tom radyo dinlemekten hoşlanmaz.

- Tom doesn't like to listen to the radio.
- Tom doesn't like listening to the radio.

Tom dışarıda durmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be outside.

Tom kravat takmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to wear ties.

Tom erken gelmekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to be early.

Tom patlamış mısırdan hoşlanmaz.

Tom doesn't like popcorn.

Geç kalırsanTom bundan hoşlanmaz.

Tom wouldn't like it if you were late.

Tom yabancılarla konuşmaktan hoşlanmaz.

Tom doesn't like to talk to strangers.

Tom, Mary'nin kedilerinden hoşlanmaz.

Tom doesn't like Mary's cats.

Köpekler neden kedilerden hoşlanmaz?

Why don't dogs like cats?

Tom baharatlı yemekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like spicy food.

Tom yalnız çalışmaktan hoşlanmaz.

- Tom doesn't like to work by himself.
- Tom doesn't like working alone.

Birçok çocuk okuldan hoşlanmaz.

Many children don't like school.

- Kimse aptal denilmesinden hoşlanmaz.
- Hiç kimse aptal diye çağırılmaktan hoşlanmaz.

No one likes to be called stupid.

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

She doesn't like living downtown.

Annem benim TV izlememden hoşlanmaz.

My mother doesn't like my watching TV.

Birçok çocuk ıspanak yemekten hoşlanmaz.

Many children don't like eating spinach.

Tom kendisine karşı gelinmesinden hoşlanmaz.

- Tom doesn't like being contradicted.
- Tom doesn't like to be contradicted.

Hiç kimse kendisine gülünmesinden hoşlanmaz.

Nobody likes being laughed at.

Tom şiddet filmlerini izlemekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like watching violent movies.

Tom bu tür filmden hoşlanmaz.

Tom doesn't like this kind of movie.

Tom yüzme turlarından gerçekten hoşlanmaz.

Tom doesn't really enjoy swimming laps.

Tom evinde koyu renklerden hoşlanmaz.

Tom doesn't like dark colors in his home.

Mary, Tom'a benzeyen erkeklerden hoşlanmaz.

Mary doesn't like men who look like Tom.

Tüm Almanlar bira içmekten hoşlanmaz.

Not all Germans like to drink beer.

Tom bundan çok fazla hoşlanmaz.

Tom doesn't like this very much.

Geç kalırsan Tom bundan hoşlanmaz.

Tom won't like it if you're late.