Translation of "Fırına" in English

Fırına giderdim.

I used to go to the baker's.

Tavayı fırına yerleştir.

Place the pan in the oven.

Ben fırına gittim.

I went to the bakery.

Pizzayı fırına koy.

Put the pizza in the oven.

O, tavuğu fırına koydu.

She put the chicken in the oven.

Tom tavuğu fırına koydu.

Tom put the chicken in the oven.

Tom pastayı fırına koydu.

Tom put the cake in the oven.

Mary jambonu fırına koydu.

Mary put the ham in the oven.

Mary hindiyi fırına koydu.

Mary put the turkey in the oven.

Tom hindiyi fırına koydu.

Tom put the turkey in the oven.

Mercimeği fırına vermişler bile.

They have even slept together.

Lütfen bunu mikrodalga fırına koy.

Please put this in the microwave oven.

Bu fırına Tom'un ailesi sahip.

Tom's family owns this bakery.

Halkımız fırına gitmek için taksiye binmez.

Our people don't take a taxi to the bakery.

Tom bir mikrodalga fırına sahip değil.

Tom doesn't have a microwave oven.

Tepsiyi 10 dakika için fırına koydu.

She put the tray in the oven for 10 minutes.

- Fırına gittin mi?
- Pastaneye gittin mi?

Did you go to the bakery?

2000 santigrat derecelik fırına niçin ihtiyacınız var?

What do you need a 2000°C furnace for?

Tom'un bir fırına ihtiyacı yok mu? Bizim eski fırını ona verelim.

Doesn't Tom need an oven? Let's give him our old one.

John ekmek almak için fırına gitti ama orada hiç ekmek yoktu. John aç ve ekmeksiz olarak evine döndü.

John went to the bakery to buy bread, but there was no bread. John returns to his home hungry and without bread.