Translation of "Annesini" in English

0.009 sec.

Examples of using "Annesini" in a sentence and their english translations:

- Betty annesini öldürdü.
- Betty, onun annesini öldürdü.

Betty killed her mother.

O, annesini aradı.

She called her mother.

O annesini özledi.

He longed for his mother.

Havaalanından annesini aradı.

He called his mother up from the airport.

Bebek annesini arıyor.

The baby is looking for its mother.

Bebek annesini istiyor.

The baby wants its mother.

Telefonda annesini aradı.

She called up her mother on the phone.

Tom annesini arıyor.

Tom is calling his mother.

Lubomir annesini sever.

Lubomir loves his mom.

Betty annesini öldürdü.

Betty killed his mother.

Annesini dinlemeyi reddediyor.

She refuses to listen to her mother.

Arkadaşım annesini kaybetti.

Our friend lost her mum.

Tom annesini sevmiyordu.

Tom didn't like his mother.

Tom annesini öldürdü.

Tom killed his mother.

Sami annesini dinlemeyecek.

Sami won't listen to his mother.

Tom annesini dinlemeyecektir.

Tom won't listen to his mother.

Tom annesini suçladı.

Tom blamed his parents.

Annesini korumaya çalışıyor.

He's trying to protect his mother.

- Sami hamile annesini öldürdü.
- Sami hamile annesini katletti.

Sami killed his pregnant mother.

- Sami üvey annesini çağırdı.
- Sami üvey annesini aradı.

Sami called his stepmom.

- Sami annesini aradı.
- Sami annesini çağırdı.
- Sami annesine seslendi.

Sami called his mother.

İstasyona vardığında, annesini aradı.

- On arriving at the station, she rang up her mother.
- When she arrived at the station she rang up her mother.

Trajik haber, annesini delirtti.

The tragic news drove his mother mad.

Çocuk annesini bana gösterdi.

The child pointed out her mother to me.

O, annesini mutlu ediyor.

She makes her mother happy.

O, annesini mutlu etti.

She made her mother happy.

O, annesini içtenlikle seviyordu.

She loved her mother dearly.

Onun annesini tanıyor musun?

Do you know his mum?

Betty, kendi annesini öldürdü.

Betty killed her own mother.

Maria Brezilyalı annesini aradı.

Maria called her Brasilian mother.

Annem Tom'un annesini tanıyor.

My mother knows Tom's mother.

Tom annesini mutlu etti.

Tom made his mother happy.

Annesini gördüğü an bağırdı.

She cried out the moment she saw her mother.

O, annesini dinlemeyi reddediyor.

He refuses to listen to his mother.

Tom annesini çok özlüyor.

Tom misses his mother greatly.

Çocuk annesini çok özledi.

The child missed his mother very much.

Kızın annesini görüyor musun?

Do you see the girl's mum?

Tom annesini çok seviyordu.

Tom adored his mother.

Tom üvey annesini sevmez.

Tom doesn't like his stepmother.

O, ona annesini hatırlatıyor.

She reminds him of his mother.

Tom annesini çok sevdi.

- Tom loved his mother dearly.
- Tom loved his mother very much.

Sami annesini hiç dinlemez.

Sami would never listen to his mother.

Tom asla annesini dinlemez.

Tom never listens to his mother.

Sami kendi annesini öldürdü.

Sami killed his mother.

Sami hamile annesini öldürdü.

Sami murdered his pregnant mother.

Tom annesini aramayı unuttu.

Tom forgot to call his mother.

Tom annesini rahatlatmaya çalıştı.

Tom tried to comfort his mother.

Tom'un annesini tanıyor musun?

Do you know Tom's mother?

Tom annesini dinlemiş olmalıydı.

- Tom should have listened to his mother.
- Tom should've listened to his mother.

Sami, Leyla'nın annesini aradı.

Sami called Layla's mom.

Sami'nin, annesini dinlemesi gerekir.

Sami should listen to his mother.

- Annesini görmek için acelesi vardı.
- Annesini görmek için acele ediyordu.

He was in a hurry to see his mother.

- Mary annesini teselli etmeye çalıştı.
- Mary annesini memnun etmeye çalıştı.

Mary tried to comfort her mother.

Kız her zaman annesini izliyordu.

The girl was always following her mother.

Annesini memnun etmek için endişeliydi.

She was anxious to please her mother.

Annesini görmek için acele ediyor.

She is in a hurry to see her mother.

Bana annesini çok fazla hatırlatıyor.

She reminds me very much of her mother.

Onu annesini düşünmeden asla görmem.

I never see her without thinking of her mother.

Ben onun annesini ölü buldum.

I found her mother dead.

Mary kendi annesini mahkemeye verdi.

Mary sued her own mother.

Gelecek Salı annesini ziyaret edecek.

She will visit her mother next Tuesday.

Bir insan kendi annesini sevmelidir.

One should love one's own mother.

O, üvey annesini ziyaret ediyordu.

He was visiting his foster mother.

Hiç Tom'un annesini gördün mü?

Have you ever seen Tom's mother?

Mary annesini bir öpücükle karşıladı.

Mary welcomed her mother with a kiss.

Tom eğildi ve annesini öptü.

Tom bent down and kissed his mother.

Annesini görünce, kız gözyaşlarına boğuldu.

Seeing her mother, the girl burst into tears.

Sami küfürbaz annesini terk etti.

Sami left his abusive mother.

Tom sorunları için annesini suçladı.

Tom blamed his mother for his problems.

Sami annesini öldürmeye yardım etti.

Sami helped kill his mother.

Sami üvey annesini çok seviyor.

Sami adores his stepmother.

Tom annesini haftada bir arar.

Tom calls his mother once a week.

Mennad annesini mutlu etmek istedi.

Mennad wanted to make his mom happy.

- O, istasyona vardığı an, annesini aradı.
- O istasyona varır varmaz, annesini aradı.

The moment she arrived at the station, she phoned her mother.

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.

Paula annesini aramak için odadan çıktı.

Paula left the room to call her mother.

Kız annesini gördüğü anda gözyaşlarına boğuldu.

The instant the girl saw her mother, she burst out crying.

Çocuk annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

No sooner had the child seen his mother than he burst into tears.

O bir daha annesini hiç görmedi.

He was never to see his mother again.

O bana her zaman annesini hatırlatıyor.

She always reminds me of her mother.

O annesini hayal kırıklığına uğratmak istemedi.

He didn't want to disappoint his mother.

O annesini bir daha hiç görmedi.

He never saw his mother again.

Tom, Mary'nin annesini oldukça korkutucu buluyor.

Tom finds Mary's mother quite intimidating.

Mary kederli bir şekilde annesini gömdü.

Mary sorrowfully buried her mother.

Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.

As soon as the child saw his mother, he stopped crying.

Fadil annesini ve babasını küçükken kaybetti.

Fadil lost his mother and father when he was just little.

Tom, annesini görmek için Boston'a gitti.

Tom went to Boston to see his mother.

Tom annesini bir daha hiç görmedi.

Tom never saw his mother again.

- Tom haftada en az bir kez annesini arar.
- Tom en az haftada bir annesini arar.

Tom calls his mother at least once a week.

O, doğum gününde annesini aramayı asla unutmaz.

He never fails to call his mother on her birthday.

- Ebeveynini mutlu etti.
- Annesini babasını mutlu etti.

He made his parents happy.

Biz de çocuğun annesini Seul'e davet ettik.

We also invited the child's mother to Seoul.

Ken ebeveynleri tartıştığında her zaman annesini destekler.

Ken always stands up for his mom when his parents quarrel.