Examples of using "местонахождение" in a sentence and their turkish translations:
- Onların nerede olduğu bilinmiyor.
- Onların bulunduğu yer bilinmiyor.
Onun bulunduğu yeri bilmiyorum.
Onların yerini belirledim.
Onun yerini belirledim.
Onun yerini belirledim.
Onların yerini belirledik.
Onun yerini belirledik.
Onun yerini tespit ettik.
Onun yerini tespit ettiler.
Onun yerini tespit ettiler.
Tom'un şu an nerede olduğu bilinmiyor.
Onların yerini tespit etmeye çalışıyoruz.
Onun yerini tespit etmeye çalışıyoruz.
Onun yerini belirlemeye çalışıyoruz.
Rehinelerin yerini açıklamayı reddettiler.
Bu etiket yer ve derinliği ölçüyor
- Onun nerede olduğunu bulamadık.
- Onun bulunduğu yeri bulamadık.
- Şüphelinin nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.
- Şüphelinin bulunduğu yer hala bilinmiyor.
Ben kasabayı harita üzerinde belirledim.
Polis nerede olduğumuzu tam olarak biliyor gibi görünüyor.
Onun bulunduğu yeri belirleyemedik.
Onlar Tom'u yerleştirdi.
Bana bu haritada kampınızın yerini gösterin.
Konumunu belirlemeye çalıştık, ancak onun şehirde olmadığı görülüyor.