Examples of using "Два" in a sentence and their turkish translations:
İki artı iki eşittir dört.
İki artı iki dört yapar.
Muzlardan ikisinin kabuğunu soy.
- İki artı iki kaç yapar?
- İki artı iki kaç eder?
- İki artı iki kaçtır?
İki artı iki eşittir beş.
İki artı iki, dörde eşittir.
İki kere iki dört eder.
Saat iki diyor.
Yüzde 2!
İkinci tavsiyem:
Evet, iki tane.
İki kere iki dört eder.
2 avroya mal olmaktadır.
Saat 14:00.
İki kere ikinin dört yaptığını herkes bilir.
Senin iki seçeneğin var.
- Bana bir ya da iki gün verin.
- Bana bir veya iki gün verin.
- Bana bir iki gün vakit ver.
- Bana bir iki gün ver.
- Bana bir iki gün verin.
Bir kedinin iki kulağı vardır.
- Savaş iki yıl sürdü.
- Savaş iki sene sürdü.
İki vanilyalı dondurma lütfen.
Kedinin iki kulağı var.
Biz iki saat yürüdük.
Konferans iki saat sürdü.
Herkes iki artı ikinin dörde eşit olduğunu bilir.
İki kabloyu birbirine bağla.
Bu iki bilgisayarı karşılaştır.
- Geriye kalan sadece iki gün var.
- Sadece iki gün kaldı.
Saat ikide gel.
İki seçeneğin var.
Mary'nin iki erkek arkadaşı var.
İki tane bilgisayarın var mı?
Her iki adam da vuruldu.
- Araban iki yaşında.
- Arabanız iki yaşında.
Gösteri iki saat sürdü.
Bir... İki... Üç.
İki yıl içinde
Buna ilişkin iki genel yaklaşım var.
Pekâlâ, iki seçeneğimiz var.
İki bira lütfen.
İki dondurma, lütfen.
İki kere iki dört eder.
İki kamyon çarpıştı.
Saat iki.
İki kek vardı.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.
O iki aylık.
İki erkek kardeş öldü.
İki erkek kardeş öldü.
İki kahve, lütfen.
O iki paund.
İki köprü vardı.
İki tam, lütfen.
İki çözüm var.
İki saat boyunca seni bekledi.
İki yıl oradaydım.
İki gün önce soğuk algınlığı oldum.
Tom'un iki seçeneği var.
Yapmak iki yıl sürdü.
İki yeğenim var.
İki erkek kardeşim var.
Senin iki topun var.
Bana iki dondurma verin, lütfen.
Bana iki parça tebeşir getir.
Senin iki tane ağabeyin var.
Kaza, iki saat önce oldu.
- Bir artı iki üç eder.
- Bir ile ikiyi toplarsanız sonucu üç olur.
- Sadece iki dolarımız var.
- Bizde sadece iki dolar var.
O, iki gün sonra geri geldi.
Bana iki parça tebeşir ver.
Yatağa iki battaniye koyun.
Neredeyse 10 saattir buradayım.
Sadece iki seçeneğin var.
İki bölümü birlikte eklemek zordur.
İki bardak portakal suyu, lütfen.
Annemin iki erkek kardeşi var.
İki türü var:
tam tamına iki yıl --
Toplantı iki saat sürdü.
İki televizyon setimiz var.
İki koltuk boş.
Odada 2 tane pencere var.
İki erkek kardeş birbirine çok benzer.
Adam iki kabloyu bağladı.
İki adım ileri.
İki gün boyunca kar yağdı.
- İki koşulum var.
- İki şartım var.
Onun arabası iki yaşında.
Saat öğleden sonra 2:00.
İki parça kek vardı.
İki koltuk boş kaldı.
İki kabloyu birlikte bağla.