Translation of "있다'" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "있다'" in a sentence and their turkish translations:

많은 장애물이 있다 할지라도

birçok engel olsa da

그럴 수 있다 생각했기 때문입니다.

yapabilir diye düşündüm.

첫째, 끝이 없는 형태가 있다.

İlk olarak, hiç bitmeyen bir form...

반면 "노동"은 신체와 결부되어 있다.

Doğum ise bedenle alakalı.

아마존 열대우림은 기록적인 속도로 불타고 있다

Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.

색은 국제적인 협력을 증명할 수 있다.

uluslararası işbirliğini de gösterebilir.

그리고 긴 예약과 비싼 수수료가 있다.

Sonra uzun randevular ve pahalı ücretler...

해독제가 있다 해서 위험하지 않으리란 생각은 금물입니다

Elinizde panzehir var diye paçayı sıyırdığınızı sanmayın.

베어가 보인다 앞에서 두 팔을 흔들고 있다

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

그리고 제2 제국 근위 창기병대의 벌린도 있다.

ve 2'nci Muhafız Mızraklı Süvari Birliği'nden Verline.

공원은 음식을 얻는 장소만이 아닐 수도 있다.

belki bu sefer sadece yiyecekten ibaret olmaz.

이유인즉, 저는 우리가 나눠져 있다 생각하지 않습니다.

çünkü bizi iki farklı şey olarak görmüyorum.

약 12m 높이에 매달려 있다 내가 보일 거다

Bir uçurumun 12 metre aşağısındayım. Beni görürsünüz.

혹은 우주를 향해 "우리 여기 있다"고 외치지 않았겠죠.

veya tüm evrene ''Biz buradayız'' diye bağırmak gibi.

고대인들은 코뿔소의 뿔을 달면 적을 물리칠 수 있다 믿었습니다

Eski kabileler gergedan boynuzu takmanın düşmanları uzak tuttuğuna inanırdı.

이들은 후티라 불리는 이란(Iran)반군 단체와 싸우고 있다.

Ki halihazırda İran destekli Hutilerle de çatışma halindeler.

사우디와 이란은 이 나라의 영토를 차지하기 위해 낚시질하고 있다.

bölgedeki gücünü arttırmak isteyen Suud ve İranlıların iştahını da bir hayli kabartmış durumda.

‎고약한 냄새가 나는 똥은 ‎메시지가 되죠 ‎'이 나뭇가지는 주인이 있다'

Kokulu dışkıların bir mesajı var. "Bu dallar sahipli."