Examples of using "직접" in a sentence and their turkish translations:
Başından beri bizzat gördüm,
Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.
Kendiniz deneyin.
Gidip görmeye karar verdim.
Deneyin.
Hesap yapmak yok.
nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,
Bu hareketin ismini bizzat gençler koydu.
Yetişkin olup uyuşmazlık alanında çalışana kadar da
Hatta kendi işlerini kurma imkanı bulabiliyorlar.
çünkü güvenli ve karşılanabilir
kendi elleriyle yaptığı ev.
Aslında oldukça kârlı bir iş.
Bizzat Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'na,
Afrikalı insanları kaçırmak ve köle yapmak için Sahraaltı Afrika'ya
Bunları feda eden CEO’lar değil.
Dâhil olabileceğiniz toplulukları arayın,
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
Üçüncü dünya yoksulluğundan konforlu bir orta sınıfın varlığına
direkt olarak etkilenecek.
sosyal plastiği doğrudan üretimde kullanıyor.
peki onlardan biriyle göz göze gelecek olursanız ne olacak?
Onun başvuru yapmasına izin vermelerini talep ediyorsun."
Washington Anıtı bizzat kendim, binlerce kez gördüm
birçok pars, meseleleri kendileri çözmek isteyen öfkeli çeteler tarafından öldürülüyor.
Anne babası dönmediğinden... ...o, onları bulmaya gidiyor.
Yaptık, preklinik hayvan modellerinde başardık.
Onu gördü, onunla tanıştı. Defalarca kez yanına gittik.
Bir Minecraft sunucusu aldım.
Bunun için de onlarca cesur ve ilginç organizasyon sahibiyle röportaj yaptım;
CA: Çalışanlarına kendi tatil zamanlarını ayarlama izni verdin
Bu pullu seri katilin ne kadar yaygın olduğunu kendi gözünüzle görmeden anlayamazsınız, diyor.
Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.
Mumbai gibi kent ormanlarındaki başıboş köpek, kedi ve tavukların, yani kolay lokmaların peşinde.