Examples of using "残念・・・。" in a sentence and their turkish translations:
Çok kötü.
Belki de değil.
- Yazık.
- Ne yazık!
kötü hissetmelisiniz
Ne yazık ki
Maalesef öyle.
Ne yazık ki.
Ben üzülüyorum.
Üzgünüm, yazmaya kalemim yok.
Seni kaybettiğim için üzgünüm.
Bugün gelemeyeceğim için üzgünüm.
Onu duyduğuma çok üzgünüm.
Ne yazık ki
Kötü haber nedir?
Kötü hava hakkında üzgünüz.
Üzgünüm; ama yapamam.
Maalesef yapamam.
Kötü haberi duydum.
Ne yazık ki söylenti doğru.
Geri adım atmak zorundaydım.
Size katılamadığım için pişmanım.
Err! Maalesef, hatalısın!
Ne yazık ki o gelemiyor.
Ne yazık ki gelemezsin.
Biz onun ölümüne üzülüyoruz.
O, sadece çok doğrudur.
- Maalesef, söylenti gerçektir.
- Ne yazık ki, o söylenti doğru.
Kötü haberim var.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
Seninle gidememem üzücüdür.
Korkarım ki öyle değil.
Ne yazık ki okul sistemlerimiz...
Gelememen çok kötüydü.
Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.
Maalesef, rapor doğrudur.
Ne yazık ki, o bir fotomontaj değil!
- Mizah duygusunun olmaması çok yazık.
- Ne yazık ki onun espri anlayışı yok.
- Üzülerek söylüyorum ki ben gelemiyorum.
- Maalesef ben gelemiyorum.
Korkarım ki öyle.
Onunla tanışma fırsatını kaçırdığım için üzgünüm.
- Bu çok kötü.
- Ne yazık!
- Vah vah!
Ne yazık ki bize katılamazsın.
Maalesef, bu doğru.
Evet, korkarım öyle.
Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.
Bizden ayrılacağın için üzgünüm.
Üzgünüm o burada değil.
- Bu ne yazık ki doğrudur.
- Maalesef doğru.
Bize katılamaman üzücü.
Üzgünüm ona çok güvenemem.
Ne yazık ki o yatakta hastaydı.
Ne yazık ki bugün vaktim yok.
Gelememeniz çok üzücü.
Yaptığım şey için üzgünüm.
Boşandığını duyduğuma üzüldüm.
Sanırım maalesef o yalan söyledi.
Üzgünüm fakat Susan'la evlenemezsin.
Üzgünüm önceki randevum var.
Üzgünüm seninle birlikte gidemem.
Korkarım tahmininiz yanlış.
Özür dilerim, sana yardım edemem.
Onun partiye gelememesi çok kötü.
Arkadaşımın burada olmadığına üzgünüm.
Ne yazık, zayıflamaya ihtiyacım yok.
Ne yazık ki o onunla evlenemez.
Bunu duyduğuma gerçekten üzgünüm.
Üzgünüm ama isteğinizi yerine getiremem.
Bu akşam seni göremiyeceğim için üzgünüm.
Ne yazık ki bütün şey parçalara ayrıldı.
Sana yardım edemediğim için üzgünüm.
Partiye gelememen üzücü bir durum.
Ne yazık ki o, temelli gitti.
Bu mesajı, kırık bir kalple,
Maalesef kaza, bu değerli ilaçları mahvetmiş.
Maalesef, durum böyle değil.
Korkarım ki daha kötü haberler de var.
Onunla gidemediğim için hayal kırıklığına uğradım.
Onun böyle bir fırsatı kaçırması üzücü bir durum.
Ne yazık ki, neredeyse hiç Fransızca konuşmam.
Ne yazık ki Bay Mori bizi görmeye gelemiyor.
ama bir banyo yürüyüşü olmaması benim için üzücüydü.
Kusura bakmasınlar ama işin aslı öyle değil.
Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
Üzgünüm talebini karşılayamam.
Korkarım ki paydos etmek zorunda kalacağım.
Gelmeyecek olmanız bir utanç.
Ne yazık ki, babam uzun süren hastalığından iyileşemedi.
Karının gelememesi berbat bir utanç.
O gerçekten üzücüdür.
Tom'un partimize gelememesi ne kadar kötü.
Takımın kaptanı seçilmemesi üzücü.