Examples of using "それでも" in a sentence and their turkish translations:
Fakat biliyor musunuz?
Ama onun da garantisi yok.
Öyle olsa bile, Dünya hareket ediyor!
ama yine de şarkı söylemeye devam ettim.
Öyle olsa bile, sen bir insansın.
Yine de katliam devam ediyor.
O bana iyi görünüyor.
O yine de cezalandırıldı.
fakat doğadaki her şey gibi bir yere sahiptir.
Yine de bu kadın kendi kendine okumayı ve yazmayı öğrenmiş
Bense karşınızda durmuş
Bu yüzden biraz daha düşündüm ve dedim ki
İnsanların neden dahil olmadıklarını,
o Napolyon büyük, bağımsız bir komuta güvenebilirdi
ve anlamaya çalışmak istiyor.
Bununla birlikte, birçok kişi erken emekliliği tercih ediyor.
O kaba fakat yine de onu severim.
Hatalarına rağmen onu seviyorum.
yeterince boğazınızı düğümlemediyse
Kulağa tuhaf geliyor ama yine de doğru.
Biz itiraz ettik ama o yine de dışarı gitti.
Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler.
Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.
Çok hatası var. Buna rağmen onu severim.
Yine de Berthier bir saha komutanı olarak sorumluluk olarak kaldı.
Bununla birlikte konu tartışmaya değer.
Herkes ona karşı çıktı fakat her şeye rağmen Mary ve John evlendi.
O bize çok sıkıntı verir, fakat yine de onu seviyorum.
En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.
ama kurtulamadıklarında kırıldılar, moralleri bozuldu
Merak etme, sonunda her şey iyileşir."
Yine de 1811'de toplanmaya başladı. Avrupa'nın gördüğü en büyük ordu…
Onun hataları vardı, ama buna rağmen onu sevdim.
Yine de, bence hâlâ bir direnme aracı olabilir.
Onun hikayesi düzmece görünebilir fakat her şeye rağmen gerçektir.
Ay ışığının en güçlü hâli güneş ışığından 400.000 kat daha sönüktür. Yine de görmeye yeter.
Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
O diyet yapmasına rağmen, hâlâ çok şişman kaldı.
Yine de, şartları kabul etmedi, sadece müzakereleri yeniden açmayı kabul etti. Müttefiklere,
Ondan susmasını istedim ama yine de devam etti.
Partiye gidemem, yine de beni davet ettiğin için teşekkür ederim.
O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.
Çok ödevim olmasına rağmen bu akşam saat dokuzda televizyon seyrediyor olacağım.
Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
O, zekidir ama yine de onu sevmiyorum.
Onun davranışı için herhangi bir mazeret olduğunu sanmıyorum. Aynı zamanda, onun söylemek zorunda olduğunu dinlememiz gerekiyor.
Çocuğun ifadesi hayal kırıklığını gösterdi, ama öyle olsa bile o umut ışığı ile yüzümüze baktı.
Onu, hataları yüzünden daha az sevmiyorum.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.