Examples of using "Time" in a sentence and their turkish translations:
Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.
Ben yarı-zamanlı çalışan bir fotoğrafçıyım.
Time'a bir aboneliğim var.
Yarım günlük bir işim var.
Time dergin var mı?
Time Square boş.
- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?
Bana bir Time dergisi getirebilir misin?
Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.
Tom'un yarı zamanlı bir işi var.
Ben kafeteryada yarı zamanlı iş bulmak istiyorum.
Çiftlikte part-time çalışırken Tom'la tanıştı.
Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.
Tom okuldan sonra part-time çalışır.
Tom part-time iş almak istiyor.
- Parttaym bir iş buldum.
- Yarı zamanlı bir iş buldum.
Tom bir limuzin sürücüsü olarak part-time çalışıyor.
Tom bir süper markette yarı zamanlı çalışmaktadır.
Tom'un okuldan sonra yarı zamanlı bir işi var.
Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.
Tom'un kısmi-zamanlı işi pizza teslimatıydı.
O, üniversitede öğrenim yapabilmek için kısa-süreli bir işte çalıştı.
O part-time işte bir ayda 80.000 yene kadar kazanabilirsin.
Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.
Tom bir lise tarih öğretmeni ve bir blues grubunda bir yarı zamanlı armonika çalar.