Translation of "Part" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Part" in a sentence and their turkish translations:

- Lavoro solo part-time.
- Io lavoro solo part-time.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

- Sono un fotografo part-time.
- Io sono un fotografo part-time.
- Sono una fotografa part-time.
- Io sono una fotografa part-time.

Ben yarı-zamanlı çalışan bir fotoğrafçıyım.

- Ho un lavoro part-time.
- Io ho un lavoro part-time.

Yarım günlük bir işim var.

Potrei lavorare part-time?

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

Mary lavora part-time come infermiera.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Tom ha un lavoro part-time.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

- Vorrei avere un lavoro part-time alla mensa.
- Io vorrei avere un lavoro part-time alla mensa.
- Vorrei avere un lavoro part-time al refettorio.
- Io vorrei avere un lavoro part-time al refettorio.
- Mi piacerebbe avere un lavoro part-time al refettorio.
- A me piacerebbe avere un lavoro part-time al refettorio.
- Mi piacerebbe avere un lavoro part-time alla mensa.
- A me piacerebbe avere un lavoro part-time alla mensa.

Ben kafeteryada yarı zamanlı iş bulmak istiyorum.

- Ha conosciuto Tom mentre lavorava part-time al ranch.
- Lei ha conosciuto Tom mentre lavorava part-time al ranch.
- Conobbe Tom mentre lavorava part-time al ranch.
- Lei conobbe Tom mentre lavorava part-time al ranch.

Çiftlikte part-time çalışırken Tom'la tanıştı.

Molti studenti cercano un lavoro part-time.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Tom lavora part-time dopo la scuola.

Tom okuldan sonra part-time çalışır.

Tom vuole ottenere un lavoro part-time.

Tom part-time iş almak istiyor.

Mi sono trovata un lavoro part-time.

- Parttaym bir iş buldum.
- Yarı zamanlı bir iş buldum.

Tom lavora part-time come autista di limousine.

Tom bir limuzin sürücüsü olarak part-time çalışıyor.

Tom è impiegato part-time in un supermercato.

Tom bir süper markette yarı zamanlı çalışmaktadır.

Tom ha un lavoro part-time dopo la scuola.

Tom'un okuldan sonra yarı zamanlı bir işi var.

Credo che tu debba cercare un lavoro part-time.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Il lavoro part-time di Tom è consegnare pizze.

Tom'un kısmi-zamanlı işi pizza teslimatıydı.

Ha ottenuto un lavoro part-time in modo che potesse studiare all'università.

O, üniversitede öğrenim yapabilmek için kısa-süreli bir işte çalıştı.

Puoi guadagnare fino a 80.000 yen al mese in quel lavoro part-time.

O part-time işte bir ayda 80.000 yene kadar kazanabilirsin.

Ho avuto un impiego part-time come cameriera d'albergo ma non mi è piaciuto molto.

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

Tom è un insegnante di storia di scuola superiore e un suonatore di armonica part-time in un gruppo blues.

Tom bir lise tarih öğretmeni ve bir blues grubunda bir yarı zamanlı armonika çalar.