Translation of "Rossa" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Rossa" in a sentence and their turkish translations:

- Quella è una biro rossa?
- Quella è una penna rossa?
- È una biro rossa?
- È una penna rossa?

O kırmızı bir kalem mi?

- Tom ha comprato una macchina rossa.
- Tom ha comprato un'auto rossa.
- Tom ha comprato un'automobile rossa.
- Tom comprò una macchina rossa.
- Tom comprò un'auto rossa.
- Tom comprò un'automobile rossa.

Tom kırmızı bir araba aldı.

- Ho comprato una cravatta rossa.
- Io ho comprato una cravatta rossa.
- Comprai una cravatta rossa.
- Io comprai una cravatta rossa.

- Ben kırmızı bir kravat aldım.
- Kırmızı bir kravat aldım.

- La mia macchina è rossa.
- La mia auto è rossa.
- La mia automobile è rossa.

Benim arabam kırmızı.

- Ho una nuova auto rossa.
- Ho una nuova macchina rossa.
- Ho una nuova automobile rossa.

Yeni bir kırmızı arabam var.

- Ho una bicicletta rossa.
- Io ho una bicicletta rossa.

Kırmızı bir bisikletim var.

- Indossava una camicetta rossa.
- Lei indossava una camicetta rossa.

- O, kırmızı bir buluz giymişti.
- O, kırmızı bir bluz giyiyordu.

- Cos'è quella roba rossa?
- Che cos'è quella roba rossa?

Şu kırmızı şey ne?

- Ho una casa rossa.
- Io ho una casa rossa.

Kırmızı bir evim var.

Ho un'automobile rossa.

Kırmızı bir arabam var.

- Dov'è la mia penna rossa?
- Dov'è la mia biro rossa?

Kırmızı kalemim nerede?

- Ho bisogno di una biro rossa.
- Io ho bisogno di una biro rossa.
- Mi serve una biro rossa.
- A me serve una biro rossa.

Kırmızı kaleme ihtiyacım var.

- Di solito non mangio carne rossa.
- Di solito io non mangio carne rossa.
- Solitamente non mangio carne rossa.
- Solitamente io non mangio carne rossa.

Ben genellikle kırmızı et yemem.

- Preferisci carne bianca o carne rossa?
- Preferisce carne bianca o carne rossa?
- Preferite carne bianca o carne rossa?

Beyaz et mi yoksa kırmızı et mi tercih ediyorsun?

- Stava indossando una gonna rossa.
- Lei stava indossando una gonna rossa.

O, kırmızı bir etek giyiyordu.

O dalla faccia rossa.

kırmızı veya kırmızı

La mela è rossa.

Elma kırmızı.

Questa matita è rossa.

Bu kurşun kalem kırmızı.

Dov'è la Croce Rossa?

Kızılhaç nerede?

La ciliegia è rossa.

Kiraz kırmızıdır.

La casa è rossa.

Ev kırmızıdır.

Hai una matita rossa?

Kırmızı bir kalemin var mı?

La mela è rossa?

Elma kırmızı mı?

- È rosso.
- È rossa.

Bu kırmızı.

Ho comprato un'agenda rossa.

Kırmızı bir günlük aldım.

La formica era rossa.

Karınca kırmızıydı.

- Mi piace molto la frutta rossa.
- A me piace molto la frutta rossa.

Ben kırmızı meyveleri çok beğenirim.

- Non mi piace la giacca rossa.
- A me non piace la giacca rossa.

Ben kırmızı ceket sevmiyorum.

La mia matita è rossa.

Kalemim kırmızı.

Ho una nuova macchina rossa.

Yeni bir kırmızı arabam var.

La casa rossa è nuova.

Kırmızı ev yeni.

La gonna rossa è nuova.

Kırmızı etek yeni.

Questa mela non è rossa.

Bu elma kırmızı değildir.

Tom non mangia carne rossa.

Tom kırmızı et yemez.

Tom indossava una camicia rossa.

Tom kırmızı bir gömlek giyiyordu.

Ieri ho comprato un'auto rossa.

Dün kırmızı bir araba aldım.

Sì, la mela è rossa.

Evet, elma kırmızı.

Questa mela è molto rossa.

Bu elma çok kırmızı.

Quella mela non è rossa.

O elma kırmızı değil

Ho comprato un'auto sportiva rossa.

- Kırmızı bir spor araba aldım.
- Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.

Lui aveva la faccia rossa.

Onun yüzü kızarmıştı.

È colpa della camicia rossa?

Bu kırmızı gömleğin hatası mı?

Stava indossando una camicetta rossa.

O, kırmızı bir bluz giyiyordu.

"Alla fine dell'Estate Rossa del 1919

"1919 yazının sonu

Nel vaso c'è una rosa rossa.

Saksıda kırmızı bir gül var.

Perché quella luce rossa sta lampeggiando?

O kırmızı ışık neden yanıp sönüyor?

Mary stava indossando una gonna rossa.

Mary kırmızı bir etek giyiyordu.

Tom stava indossando una cravatta rossa.

Tom kırmızı kravat giyiyordu.

In autunno, la montagna diventa interamente rossa.

Sonbaharda orman kıpkırmızı oluyor.

Tom è un volontario della Croce Rossa.

Tom, Kızılhaç gönüllüsüdür.

La scatola rossa contiene un cubo verde.

Kırmızı kutu yeşil bir küp içeriyor.

Tom non stava indossando una cravatta rossa.

Tom kırmızı bir kravat takmıyordu.

- Ho visto la luce rossa.
- Vidi la luce rossa.
- Ho visto il semaforo rosso.
- Vidi il semaforo rosso.

Ben kırmızı ışığı gördüm.

- La Croce Rossa ha fornito cibo e medicinali alle vittime.
- La Croce Rossa fornì cibo e medicinali alle vittime.

Kızıl Haç kurbanlara yiyecek ve tıbbi malzemeler dağıttı.

- La faccia della giovane donna è diventata ancora più rossa.
- La faccia della giovane donna divenne ancora più rossa.

Genç kadının yüzü daha da kızardı.

Il 75% delle persone ha scelto quella rossa.

İnsanların %75'i kırmızıyı seçti.

La bandiera francese è blu, bianca e rossa.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

La luce rossa sopra la porta era accesa.

Kapının üstündeki kırmızı ışık açıktı.

La bandiera italiana è verde, bianca e rossa.

İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.

- Il mio è quello rosso.
- La mia è quella rossa.

Benimki kırmızı olan.

Non è appropriato indossare una minigonna rossa a un funerale.

Bir cenaze için kırmızı mini etek giymek uygun değildir.

"Hai bisogno di una T-shirt?" "Sì, di una rossa."

Bir tişörte ihtiyacınız var mı?" "Evet, kırmızı olanına."

Dai pensieri che abbiamo sulla squadra rossa e sulla squadra blu.

kırmızı takım ya da mavi takım hakkında bulundurduğumuz düşünceleri öğretiyoruz.

La mia camicia è rossa e le mie scarpe sono blu scuro.

Gömleğim kırmızı ve ayakkabım koyu mavidir.

Il Sole diventerà una gigante rossa tra circa cinque miliardi di anni.

Güneş yaklaşık 5 milyar yıl içinde kırmızı bir dev olacaktır.

La Croce Rossa porta degli aiuti senza ritardo alle vittime di disastri.

Kızıl Haç gecikme olmadan felaket kurbanlarına yardım sağlıyor.

Tom indossa la stessa camicia di flanella rossa ogni volta che va in campeggio.

O kampa gittiği her zaman aynı kırmızı flanel gömleği giyer.

Ho trovato un libro con la copertina rossa e ho deciso di prenderlo a prestito.

Ben kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve onu ödünç almaya karar verdim.

- È una falsa pista.
- È un depistaggio.
- È una maschera.
- È una copertura.
- È un'aringa rossa.

O kırmızı bir ringa.