Examples of using "Potente" in a sentence and their turkish translations:
O, güçlüdür.
O güçlüdür.
Ben güçlüyüm.
Sen güçlüsün.
O güçlü bir cadı.
Tom güçlü.
Mary güçlü bir savaşçıdır.
Bizim güçlü bir aracımız var.
Güçlü bir kadınsın!
Tom güçlü, değil mi?
Tom zengin ve güçlü.
Tom çok güçlü, değil mi?
Bu, güçlü bir lazerdir.
O zaman Almanya'nın güçlü bir ordusu vardı.
Gerçekten etkileyici, fütüristik bir fikir olduğunu sanmıştım
Çünkü sanat çok güçlü bir araç.
Japonya'nın ordusu çok güçlüydü.
Kurşun güçlü bir nörotoksindir.
Onların güçlü bir askeri cephanelikleri var.
Tom'un ailesi güçlüdür.
Deprem, güçlü bir tsunamiye sebep oldu.
Japonya güçlü bir ulus oldu.
Arabam yeterince güçlü değil.
yeni güçlü bir restorasyon hikâyesi olmadan
Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.
İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?
Hristiyan Demokrasi artık o kadar önemli değil.
Amerika en zengin ve en güçlü ülkedir.
[Tek bir hayal bin gerçekten daha güçlüdür.]
pediseller derinize yapışıp çok güçlü bir zehir bırakır.
Sihir numaraları bu durumu incelemek için oldukça etkili bir araç
Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor
Zehriyle başlayalım. Güçlü, hızlı harekete geçen, kanı sulandıran ölümcül bir karışım.
Güçlü bir donanmaya sahip ve Bizans İmparatoru'nun vermiş olduğu kârlı imtiyazlar ile
Borman, Lovell ve Anders, güçlü Satürn V'e binen ilk astronotlar olacaktı
Fakat şimdi William Pitt Napolyon'un fetihlerinin Fransa'yı daha güçlü hale getirdiğinden korktu
1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.