Examples of using "L'opportunità" in a sentence and their turkish translations:
Mükemmel bir fırsat!
Tom fırsatı yakalamayacak.
Onu kullanmak için hiç fırsatım olmadı.
...midesini doldurma fırsatına karşı koyamıyor.
yan yana çalışma imkânı ediniyorlar,
İşyerlerinde çeşitlilik, bugün görüldüğü üzere
Vahşi yaşam size bir yiyecek fırsatı sunarsa, onu değerlendirirsiniz! Ne yemeliyiz?
Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak.
Üniversitedeki öğrencilerin bu şekilde kültürel ufuklarını genişletme olanağı var.
Kötümser her fırsatta zorluğu görür; bir iyimser her zorlukta fırsatı görür.
Hiçbir zaman savaşın belirleyici savaş alanlarında kendini kanıtlama fırsatı bulamadı.
Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.