Translation of "Valódi" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Valódi" in a sentence and their turkish translations:

- Valódi, igaz?
- Valódi, nem?
- Ugye valódi?

Gerçek, değil mi?

Valódi?

Bu gerçek mi?

Valódi problémákat.

gerçek sorunlar,

Valódi számokat.

gerçek sayılar,

Valódi következményeket.

gerçek sonuçlar.

Ez valódi?

Bu gerçek mi?

Valódi szakértő.

O gerçek bir uzman.

Valódi volt.

O gerçekti.

Akiknek valódi változások, valódi ráhatás és erőforrások kellenek,

bunu sahiden yerine getirmeleri için gerçek bir etki, değişim

- Hol van a valódi?
- Hol a valódi példány?

Gerçek olanı nerede?

A valódi nincstelenek.

Sefalet içinde yaşayanlar için.

Ez valódi ezüst?

Bu gerçek gümüş mü?

Valódi is van?

Gerçek bir taneye sahip misin?

Tom valódi szakértő.

Tom gerçek bir uzman.

Mary valódi szőke?

Mary gerçek bir sarışın mı?

Tulajdonképpen egy valódi agy.

aslında gerçek bir beyin.

Vagy valódi visszaesés fenyeget.

ya da geriye düşmemize sebep olacak gerçek tehditlerin olduğu anlardır.

Amely valódi változást hoz.

bizim fırsatımız

Ilyen egy valódi vacsora.

Tam bir akşam yemeği yani.

Sosem láttam valódi tehenet.

Gerçek bir inek görmedim.

Ő egy valódi szépség.

O gerçek bir güzellik.

Nincs valódi választási lehetőség.

Gerçekten seçenek yok.

Ez a valódi ok.

Bu gerçek sebep.

Ez nem valódi gyémánt.

Bu gerçek bir elmas değil.

Valódi segítségre van szükségük.

Onların gerçekten yardıma ihtiyaçları var.

Tudod Tom valódi nevét?

Tom'un gerçek adını biliyor musun?

Valódi ez a gyémánt?

Bu elmas gerçek mi?

- Ön sose látott valódi gyémántot.
- Te még soha nem láttál valódi gyémántot.

Sen asla gerçek bir elmas görmedin.

Hazánkban nincs valódi erkölcsi hang,

Bizim ülkemizde gerçek bir ahlaki ses yok

Hogy a valódi, rendszerszerű változás

gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

És ez valódi probléma volt.

Bu ciddi bir problemdi.

Erőltetettnek tűnik, mégis valódi probléma.

Bu zoraki görünebilir ama gerçek bir problemdir.

Ez a valódi boldogság titka.

Gerçek mutluluğun sırrı bu.

Ez nem egy valódi szó.

Bu gerçek bir kelime değil.

Ne használd a valódi nevét.

- Onun gerçek adını kullanma.
- Onun gerçek adını kullanmayın.

Ez a gyémánt nem valódi.

Bu elmas gerçek değildir.

Ő nem a valódi apukám.

Benim gerçek babam değil.

Valódi emberek végzik ezt a munkát,

Ciddi insanlar bu işi yaparlar,

Ha megismerjük a lajhárok valódi természetét,

ve de tembel hayvan hakkındaki gerçeklerle

De nem ez a valódi probléma.

Fakat o gerçek bir sorun değil.

De a valódi szakvélemény alapja a bizonyíték.

Fakat gerçek uzmanlık bulguda bulunur.

A valódi ellenálló képesség és boldogulás érdekében

Gerçek dayanıklıklık ve kendimizi geliştirmek için

Nem akarom, hogy ismerd a valódi nevemet.

Gerçek adımı bilmeni istemiyorum.

Nem hiszem el azt, hogy ez valódi.

Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum.

Sokkal fiatalabbnak nézek ki a valódi koromnál.

Gerçekte olduğumdan daha genç görünüyorum.

A természet egyedi módon fedi fel valódi arcát,

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

Hogy a valódi énemet lássam viszont a kultúrában,

temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

- Ez nem igazi pénz.
- Ez nem valódi pénz.

- Hakiki para değil.
- Bu gerçek para değil.

Mondd el nekünk, hogy mi a valódi neved.

Bize gerçek adını söyle.

és ez a valódi ok a megnövekedett keringési kockázatokban.

ve artan kardiyovasküler riskin asıl sebebi de bu.

és arra, hogy teljes, valódi énem szerint éljek tovább.

kendi bütün ve gerçek kişiliğimle var olmaya hazırım.

Mi a valódi oka annak, hogy nem akarod ezt csinálni?

Bunu yapmak istememenin gerçek nedeni nedir?

Ám a valódi kulcs a gyarmatosítás előtti Fülöp-szigeteki nő hatalmához

Fakat sömürgecilik öncesi Filipin kadınlarının asıl gücü,

Ha a Föld valódi kinézetére vagyunk kíváncsiak, legjobb ha a földgömböt nézzük.

Dünyanın gerçekten nasıl göründüğünü görmenin en iyi yolu bir uzaydan bakmaktır.

Ebből a drámából hiányzik valami. Csak egy egyszerű tanmese valódi mélység nélkül.

Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.

Egy párhetes kiselefánt... most valódi alakokhoz kötheti az eddig csak az erdőből hallott hangokat.

Sadece birkaç haftalık bir bebek bu. Ağaçların arasından duyduğu sesler sonunda gözünde somutlaşıyor.

Az embereknek rendszerint két okuk van megtenni valamit: egy jó okuk és a valódi okuk.

İnsanların bir şey yapmalarında genelde iki neden vardır: İyi bir neden ve asıl neden.

- Ön ugye valódi pilóta?
- Ön ugye tanúsított pilóta?
- Ön ugye egy bizonyítvánnyal rendelkező pilóta?
- Ön ugye képzett pilóta?

Sen lisanslı bir pilotsun, değil mi?