Translation of "Fák" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Fák" in a sentence and their turkish translations:

- Zöldek a fák.
- A fák zöldek.
- Zöldellnek a fák.

Ağaçlar yeşil.

Rügyeznek a fák.

- Ağaçlar filizleniyor.
- Ağaçlar sürgün veriyor.

A fák növények.

Ağaçlar bitkilerdir.

- Mikor fognak a fák kivirágzani?
- Mikor fognak a fák virágot ereszteni?
- Mikor bontanak a fák virágot?
- Mikor borulnak a fák virágba?
- A fák mikor virágoznak ki?
- Mikor bontják szirmaikat a fák?

Ağaçlar ne zaman çiçek açacak?

Ez is fák hangja.

Bu da ağaçların sesi.

A fák rügyezni kezdtek.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başlıyor.

A vadonban fák odvaiban éjszakáznak.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

Madarak énekeltek a fák között.

Kuşlar ağaçların arasında ötüşüyorlardı.

A fák nagyon ritkák voltak.

Ağaçlar çok nadirdi.

- Látok egy férfit a fák között.
- Én látok egy férfit a fák között.

Ağaçların arasında bir adam görüyorum.

Gyönyörű madarak szállnak a fák felett.

Birkaç güzel kuş, ağaçların üzerinde uçuyor.

Roskadásig tele vannak a fák gyümölccsel.

Ağaçlar meyve dolu.

Hallom a szelet a fák között.

Rüzgârın ağaçları hışırdatmasını duyabiliyorum.

Látok egy férfit a fák mögött.

Ağaçların arkasında bir adam görüyorum.

A fák, vizek és sziklák szellemeinek tiszteletéről,

ağaçların, taşların ve suyun ruhuna duydukları saygı,

A sűrűn nőtt fák között nemigen van légmozgás.

Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.

A nőstény csendben siklik át a fák között...

Gecenin tehlikelerinden kaçmak için...

Tudtam, hogy a fák lombjai titkos mozzanatokat rejtenek.

Ağaçların gizli gizli kıpırdanmasının kuvvetle farkındaydım

Mohos fák közt csörgedezett egy kis erdei patak.

Küçük bir orman deresi yosun kaplı ağaçların arasında akıyordu.

A birtokodon lévő fák közül mennyi a gyümölcsfa?

Arazinizdeki ağaçların kaç tanesi meyve ağaçlarıdır?

Az északi repülő mókusok fészket raknak a fák belsejében.

Kuzeyden gelen uçan sincaplar ağaçların içinde yuva yapar.

- Rengeteg madár volt a fákon.
- Tele voltak a fák madarakkal.

Ağaçlar kuşlarla doluydu.

Alkonyatkor a csapat a fák tetején keres menedéket a ragadozók elől.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

Ez az infrahang visszaverődik a lombkoronáról és behatol a fák sűrűjébe.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

Minél melegebb van, a fák annál több vizet párologtatnak el a légkörbe.

Sıcaklık ne kadar artarsa ağaçlar atmosfere o kadar su salıyor.

A virágok és fák igénylik a tiszta levegőt és a friss vizet.

- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.