Translation of "Mathematik" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Mathematik" in a sentence and their turkish translations:

- Ich möchte Mathematik studieren.
- Ich will Mathematik studieren.

Ben matematik okumak istiyorum.

Ich hasse Mathematik.

- Matematikten hoşlanmıyorum.
- Matematiği sevmiyorum.

Sie studiert Mathematik.

O matematik eğitimi alıyor.

Ich verabscheue Mathematik.

Matematikten tiksinirim.

Ich studiere Mathematik.

Ben matematik okuyorum.

Tom studiert Mathematik.

Tom matematik okuyor.

- Ich mag Mathe.
- Ich liebe Mathematik.
- Ich mag Mathematik.

Matematiği seviyorum.

Mathematik ist ihre Schwachstelle.

Matematik onun zayıf noktasıdır.

Mathematik ist mein Lieblingsfach.

Matematik en sevdiğim ders.

Reine Mathematik ist Religion.

Saf matematik, dindir.

Mathematik fällt mir schwer.

Matematik benim için zordur.

Mathematik ist Alberts Lieblingsfach.

Matematik Albertİn favori konusudur.

Wozu ist Mathematik gut?

- Matematiğin ne faydası var?
- Matematik ne işe yarar?

Mathematik ist meine Stärke.

Matematikte çok iyiyim.

Die reine Mathematik von heute ist die angewandte Mathematik von morgen.

- Bugünün kuramsal matematiği yarının uygulamalı matematiğidir.
- Bugünün nazari matematiği yarının tatbikî matematiğidir.

- Mathematik ist die Grundlage aller Wissenschaften.
- Mathematik ist die Grundlage aller Naturwissenschaft.

Matematik tüm bilimlerin temelidir.

- Außer Englisch gibt er auch Mathematik.
- Außer Englisch unterrichtet er auch Mathematik.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

Nehmen wir Mathematik als Beispiel.

Matematik örneğini düşünün.

Mathematik kann ich am besten.

Matematik en iyi olduğum derstir.

Bill ist gut in Mathematik.

Bill matematikte iyidir.

Tom interessiert sich für Mathematik.

Tom matematikle ilgileniyor.

Mathematik ist schwerer als Physik.

Matematiki fizikten daha zordur.

Mathematik ist ein schwieriges Fach.

Matematik zor bir konudur.

Er interessiert sich für Mathematik.

O, matematikle ilgileniyor.

Gewöhnlich lerne ich Mathematik abends.

Akşam genelde matematik çalışırım.

Mathematik ist ein gutes Fach.

Matematik güzel bir konu.

Bist du gut in Mathematik?

Matematikte iyi misin?

Sie interessieren sich für Mathematik.

Onlar matematikle ilgileniyor.

Er ist gut in Mathematik.

O, matematikte iyidir.

Mathematik ist wichtig im Alltag.

Matematik günlük hayatta önemlidir.

Er lehrt Mathematik sowie Englisch.

O, İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.

John ist gut in Mathematik.

John matematikte iyidir.

Sie interessiert sich für Mathematik.

O, matematikle ilgileniyor.

Es gibt keinen Mathematik-Nobelpreis.

Matematikte Nobel ödülü yok.

Ich bin stark in Mathematik.

Ben matematikte iyiyim.

Tom ist gut in Mathematik.

Tom matematikte iyidir.

- Algebra ist ein Zweig der Mathematik.
- Die Algebra ist ein Teilgebiet der Mathematik.

Cebir matematiğin bir dalıdır.

- Er fragte mich, ob ich Mathematik mag.
- Er fragte mich, ob ich Mathematik möge.
- Er fragte mich, ob mir Mathematik gefalle.

Matematiği sevip sevmediğimi sordu.

Sie war ein Genie in Mathematik.

Matematikte bir dahiydi.

Algebra ist ein Zweig der Mathematik.

Cebir matematiğin bir branşıdır.

Mein Bruder ist gut in Mathematik.

Erkek kardeşim matematikte iyidir.

Mathematik ist die Grundlage aller Wissenschaften.

- Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Matematik bütün bilimlerin temelidir.

Er mag Mathematik, aber ich nicht.

O, matematikten hoşlanır fakat ben hoşlanmam.

In Mathematik ist er ein Ass.

Matematikte o bir dahidir.

Sie mag Schlangen und Mathematik nicht.

Yılanları ve matematiği sevmez.

- Ich hasse Mathematik.
- Ich hasse Mathe.

Matematikten nefret ederim.

Er hat einen Master in Mathematik.

O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.

Genauigkeit ist wichtig in der Mathematik.

Kesinlik matematikte önemlidir.

Ich mag Englisch mehr als Mathematik.

Ben İngilizceyi matematikten daha çok severim.

Ich habe keine Begabung für Mathematik.

- Matematikte iyi değilim.
- Matematikte hiç iyi değilim.

- Tom liebt Mathematik.
- Tom liebt Mathe.

Tom matematiği sever.

Bist du nicht gut in Mathematik?

Matematikte iyi değil misin?

- Mathematik ist nicht einfach das Auswendiglernen von Formeln.
- Mathematik ist nicht das bloße Auswendiglernen von Formeln.

Matematik sadece formülleri ezberlemek değildir.

Mathematik ist für mich ein einfaches Fach.

Matematik benim için kolay bir konudur.

Er unterrichtet sowohl Mathematik als auch Englisch.

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

Er ist nicht sehr gut in Mathematik.

O, matematikte çok iyi değildir.

Ich möchte, dass du mehr Mathematik übst.

Senin daha çok matematik çalışmanı istiyorum.

Die Mathematik ist die Königin der Wissenschaften.

Matematik, bilimlerin kraliçesidir.

Tom ist nicht besonders gut in Mathematik.

Tom matematikte çok iyi değildir.

Die Mathematik ist die Sprache des Universums.

Matematik, evrenin dilidir.

Er hat ein unerklärliches Talent für Mathematik.

Onun matematik için açıklanamaz bir yeteneği var.

Tom ist nicht sehr gut in Mathematik.

Tom matematikte pek iyi değil.

Diese Mathematiker studieren die Mathematik des Origami.

Bu matematikçiler origami matematiği üzerinde çalışıyorlar

Genau wie bei meinen Testpersonen mit Mathematik-Angst.

Matematik endişesi olanlarınkine benzer.

- Tom mag kein Mathe.
- Tom mag Mathematik nicht.

Tom matematiği sevmiyor.

Die Mathematik ist wie die Logik der Physik.

- Matematik, fiziğin mantığı gibidir.
- Matematik fiziğin mantığı gibidir.

Das Wesen der Freiheit liegt in der Mathematik.

- Özgürlüğün özü matematiktir.
- Hürriyetin özü matematiktir.
- Özgürlüğün temeli matematiktir.

Ich verlor zunehmend das Interesse an der Mathematik.

Matematikle gittikçe daha az ilgilenmeye başladım.

Mathematik war in der Schule sein schwächstes Fach.

Matematik onun okuldaki en zayıf dersi.

In Mathematik war er allen anderen weit überlegen.

O, matematikte tüm diğerlerinden kat kat yukarıdaydı.

Er fing an, sich für Mathematik zu interessieren.

O, matematikle ilgilenmeye başladı.

Er hat eine gute Note in Mathematik bekommen.

Matematikte iyi bir not aldı.

Wenn Eltern ihre eigenen Talente in Mathematik infrage stellen

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

Die Mathematik ist die Grundlage alles exakten naturwissenschaftlichen Erkennens.

Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.

Ich mag Physik und Mathematik mag ich noch mehr.

Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.

Amerikanische Schüler fallen zurück mit ihren Leistungen in Mathematik.

Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor.

Viele sagen, sie versagen in Mathematik oder haben Angst davor,

Çoğu insan matematikte tıkanıyor ya da ondan endişe duyuyor.

Mathematik ist das Fach, dass ich am wenigsten lernen möchte.

- Matematik en az öğrenmek istediğim konu.
- Matematik en az öğrenmek istediğim ders.

- John ist gut in Mathematik.
- John ist gut in Mathe.

John matematikte iyidir.

Kopernikus studierte Mathematik und Astronomie an der Universität von Krakau.

Kopernik, Krakow Üniversitesinde matematik ve astronomi okudu.

- Ich habe heute Mathehausaufgaben.
- Heute habe ich Hausaufgaben in Mathematik.

Bugün matematik ödevim var.

Viele Schüler tun sich in Mathematik und den Naturwissenschaften schwer.

Birçok öğrenci matematik ve fen bilgisiyle mücadele ederler.

Das Zeichen X repräsentiert in der Mathematik meist eine unbekannte Größe.

"X" sembolü genellikle matematikte bilinmeyen sayıyı temsil etmektedir.