Examples of using "Gibt“" in a sentence and their turkish translations:
Doğal sınır işaretleri var mı?
Hiç itiraz var mı?
Tanrı var mı?
Bir sokağa çıkma yasağı var mı?
Bir kıyafet zorunluluğu var mı?
Kıyafet zorunluluğu yok.
Öğrenci indirimi var mı?
Hiçbir kanıt yoktur.
Asansör yok.
Orada hastane koridorlarını
Hiç şehir turları var mıdır?
İstisnalar var.
Hiç gönüllü var mı?
Aması falan yok!
Zorluklar var.
Tom bırakıyor.
Hayatta kalan var mı?
Kurallar var.
Hiç yok.
Tanrı var mı?
Bedava bira var.
Bir sürü kural var bir sürü teori var salak
Daha az kazalar yerine daha çok kazalar var.
Başka seçenekler yok.
Sarı bir tane de var.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
Çok sayıda insan çok sayıda akıl.
- Birçok çeşit kahve vardır.
- Birçok tür kahve vardır.
Birkaç sorun var.
Almanya'da akrepler var mı?
Reçel kavanozda gelir.
- Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
- Çözüm yoksa sorun da yoktur.
Onun için bir ev tedavisi var mı?
Hayalet diye bir şey yoktur.
- Burada hiç bira yok.
- Burada bira yok.
O ürün hâlâ mevcut mu?
Daha iyi bir yol var.
Gerçek görüntüler yoktur.
Su yoksa viski yok.
Kaç tane okyanus var?
Avusturya'da koala var.
Kötü hava yoktur, yanlış kıyafet vardır.
- Dikensiz bir gül yoktur.
- Her gülün dikenleri vardır.
Mutlu olmak istemediğimiz
Ve birçok çözümü var.
Ama tatlarımız var, tadını seç.
Özel vakıflar,
...saklanacak yer yoktur.
Seçenek bol.
Bolca yemek var.
Ortada sihirli bir değnek yok,
ahlak denen bir şey yok
çok büyük cezalar veriyor
Günümüzde yine hala vardır
bilinmezlik sinsilesi hiçbir şey yok
kilitli bakır odaları var
bazı söylentiler var
fakat bir tanesi var ki
Paradokslar olmasına rağmen
Orada Lenin Meydanı yok.
Bu konuda farklı teoriler var,
Bir sütçü var mı?
Akşam yemeği saat kaçta?
Partiye kim ev sahipliği yapacak?
- Çünkü bu orada.
- Orada olduğu için.
Saklanacak bir yer yok.
Hayaletler gerçekten var mı?
Tanrılar yoktur.
Bugün para var.
Şüphe yoktur.
Hiç problem yok.
Bir engel var.
Gizli bir geçit var.
O nadiren vazgeçer.
Kurallar yoktur.
Kaçmak için yol yok.
Onu John'a verir.
O onu ona verir.
Tom Mary'ye köpek gibi kötü sözler söylüyor.
İşler azdır.
O bize para verir.
Hiçbir çıkış yolu yok.
Atlantis gerçektir.
- Hiç umut yok.
- Ümit yok.
Önemli bir şey var mı?
Biraz ketçap var mı?
Herhangi bir risk yok mu?
Uzaylılar gerçek mi?
Ondan daha kötü bir şey yoktur.
Tom hava atmayı seviyor.
- Seçenekler neler?
- Seçeneklerde ne var?
Hiçbir çözüm yok.