Examples of using "Vanha" in a sentence and their turkish translations:
Ben yaşlıyım.
Çocuğun kaç yaşında?
Yaşlı değilim.
- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.
O kaç yaşında?
Benim eski bir bisikletim var.
Çok yaşlı olduğumu düşünmüştüm.
- Yunanistan eski bir ülkedir.
- Yunanistan eski bir ülke.
Ben yaşlı bir kadınım.
Tom yaşlıydı.
Eski ahır çöktü.
- Adam yaşlıdır.
- Adam ihtiyar.
O yaşlıdır.
Merhaba, eski arkadaş!
Yaşlı adam akıllı görünüyordu.
- Ben şimdi yaşlı bir adamım.
- Ben şimdi yaşlı bir adam mıyım?
Sen yaşlısın.
Bu ağaç kaç yaşında?
O yaşlı kadın kimdir?
Burada büyük bir uçurum var.
Baksanıza, eski bir fıçı!
Ama çok eski bir yer.
Kaç yaşındasın?
Uzun zaman oldu!
Yaşlı bir adam yanarak ölmüştü.
O çok yaşlı.
O kıdemli bir elemandır.
O eski bir şaka.
Şu kitap eski.
- Bu kaç yaşında?
- Bu kaç yıllık?
Bay Young yaşlıdır.
Bu eski bir mektup.
Tom'un eski bir arabası var.
Bu tür bir şey için çok yaşlıyım.
Tom çok yaşlıydı.
Tom'un yaşlı olduğunu düşünüyorum.
Bu eski bir kitap.
Bu kitap eski.
Anlayacak kadar yaşlısın.
Bahçede yaşlı bir kiraz ağacı var.
- Ben 18 yaşındayım.
- Ben on sekiz yaşındayım.
- 18 yaşındayım.
Kütüphane 80 yıllıktır.
O yaşlı.
Büyük bir yılan, baksanıza.
Burada eski bir tapınak vardı.
Bir zamanlar, Bu köyde yaşlı bir adam varmış.
Bir İran kedisi hakkında eski bir hikaye var.
Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.
Yaşlı adam onun yoluna girdi.
Deden kaç yaşında?
Ken'in kullandığı masa eskidir.
Yaşlı adam kollarını bağlamış oturuyordu.
Bu kitap çok eski.
O yaşlı ve deneyimli.
Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı.
Tom için çok yaşlı değilsin.
En iyi ayna, eski bir dosttur.
"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."
O on sekiz aylık.
Yaşlı kadın otobüsten indi.
Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu.
Bu dünya için fazla yaşlıyım.
Şimdi gerçekten yaşlı bir adamım.
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
Sen benim için biraz çok yaşlısın.
Köyün merkezinde eski bir kule var.
Eski binanın yıkıldığını gördük.
Zaten kaç yaşındasın?
O, eski bir Japon geleneği.
Bu eski bir Çin geleneği.
Gerçekten kaç yaşındasın?
O sizin için çok yaşlı.
Bu aynı eski sorun.
Bu kilise kaç yıllık?
"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."
Mütevazı görünümlü yaşlı adam krala takdim edildi.
Ehliyet almak için yeterince yaşlı değilim.
Onun evi küçük ve eski.
O, yalnız seyahat etmek için yeterince yaşlıdır.
Eski taş ocağı şimdi popüler bir yüzme yeridir.
Ben Tom'un eski pijamasını giyiyorum.
- Tom kendi kararını verecek kadar yaşlı.
- Tom kendi kararını vermek için yeterince yaşlı.
- Siz yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsiniz.
- Huylu huyundan vazgeçmez.
- Ben onun babası olacak yaştayım.
- Ben onun babası olacak kadar yaşlıyım.
- Ben onun babası olmak için yeterince yaşlıyım.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
Senin kadar büyüğüm.
Bu eski masa hâlâ kullanımda.
Amcan kaç yaşında?
Yaşlı olabilirim ama deli değilim.
Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.