Examples of using "Päivänä" in a sentence and their turkish translations:
Önceki gün bir fotoğraf makinesi kaybetmiştim.
Önceki gün bir yangın patlak verdi.
Bir gün onu alırsınız.
Bir gün beni unutacaksınız.
Bir gün beni unutacaksın.
Bir gün seni bulacağım.
Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.
Ertesi gün, büyük bir köpek balığı geldi.
Gerçeği bir gün öğreneceksin.
Bir gün 30 dereceydi.
Mayıs ayındaki güzel bir günde Meksika'da doğdum.
Bir gün o benim olacak.
Çabalarınız bir gün meyve verecek.
- Biz aynı günde doğduk.
- Aynı günde doğduk.
Asla pes etmeyecek.
Bir gün orada bir kutu buldum.
O gün bir piyano dersi var mı?
Son birkaç gün çok meşguldüm.
Ertesi gün, hepimiz korkunç içki mahmurluğu geçirdik.
Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.
Bir gün bir Washington olacak.
Bir gün oraya gitmek istiyorum.
Bazı günler denemelisin.
Bütün çocuklar bir gün yuvadan ayrılır.
Bulutsuz bir günde Fuji dağını görebilirsiniz.
Tom bir gün ünlü olacak.
Belki başka bir gün geri gelmeliyiz.
Tom bütün gün güç bela bir söz söyledi.
Daha serin bir günde gitmeliydik.
Bir gün bundan pişman olacaksın.
O, annesine ertesi gün çalışacağını söyledi.
Bir gün Japonya'ya dönecek.
O, bir gün bizi görmeye gelecek.
- Bir gün beni unutacaksınız.
- Bir gün beni unutacaksın.
Bütün gün hiçbir şey yolunda gitmedi.
Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.
Onun bir gün zengin olacağına inanıyorum.
Geçen gün gönderdiğim çiçekleri aldın mı?
O onu bütün gün görmezden geldi.
Tom bütün gün neredeyse tek kelime söylemedi.
Onun bir gün olacağını biliyorduk.
İyi bir günde, Helsinki'den Estonya kıyısını görebilirsin.
Ne zaman bilmiyorum, ama bir gün olacak.
Ekim ayında bir gün Sadako uyandığında annesinin ağladığını fark etti.
Bizim geldiğimiz aynı günde Japonya'dan ayrıldı.
O gün biz bazı arkadaşlar ile güzel bir akşam geçirmek istiyoruz.
Jim'in o gün evde kaldığı kesin.
O, ertesi gün eve gideceğini söyledi.
Onun o gün dışarı çıkmadığı kesindir.
Tom pazartesi günü geldi ve ertesi gün eve geri gitti.
Doğum günümüz aynı.
Bugünkü durumuma beni amcam getirdi.
Tom Mary'nin öldürüldüğü günde nerede olduğunu açıklayamıyor.
Tom bütün gün yemek yememişti ve çok açtı.
Bir gün Avustralya'yı ziyaret etmek istiyorum.
Günün birinde Wikipedia'da "viegra"'ya bakacağımı düşünmemiştim.
Tom Patronuna Mary'nin o gün işe gelmeyeceğini söyledi.
Bir karaoke barda asla şarkı söylemeyeceğim.
- Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- Pazar hariç her gün çalışırım.
Bir gün Boston'a geri dönmek isterim.
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
Tom kedisiyle aynı gün doğdu.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Gel ve uğra!
Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdüler.
14 Şubat 1960'ta doğdum.
Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.
Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.
Bu günlerde iyi işler edinmenin çok zor olduğunu unutma.