Examples of using "Päähän" in a sentence and their turkish translations:
Pekâlâ, kaskımızı takalım.
O benim kafama vurdu.
Bu kilometrelerce öteden görülür.
Şu bloğun çevresine. Kaskımızı takalım.
Pekâlâ, kaskımızı takalım. İpi sarkıtalım.
Yeni gelen masanın dibinde oturdu.
O, şapkasını taktı.
Pekâlâ, hazırlanalım. Kask takıp başlayalım.
- Baş bölgesine gelen bu sille onu nakavt etti.
- Kafaya gelen bu kroşe onu nakavt etti.
Tom bir tava ile Mary'nin başına vurdu.
Bir kask takalım ve sonra da fosforlu çubuklardan kullanabilirim.
Gölgenin ucuna... ...ufak bir taş koyup
Tom sandalye ile Mary'nin kafasına vurmaya çalıştı!
Sesini 200 metreyi aşkın bir alana yayıyor.
Ben atalarımı 200 yıl geriye kadar izleyebilirim.
Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
Bunu takmak istiyorum. Yukarıda bir sürü gevşek kaya olabilir!
Çığlığı, durgun gecede 100 metrenin ötesine kadar ulaşıyor.
Başlarına monte edilmiş mıknatıslarla evlerine giden yolu bulamadılar.
Başın ağrıyor mu?
- Tom kafama dizüstü bilgisayarımla vurdu. O da çatladı!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
"Bay Nakagawa ile konuşabilir miyim?" "Benim"