Translation of "Kuuli" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Kuuli" in a sentence and their turkish translations:

Tom kuuli sinut.

Tom seni duydu.

Tom kuuli laukauksen.

Tom bir silah sesi duydu.

Tom kuuli sen.

Tom onu duydu.

Hän kuuli äänen.

O bir gürültü duydu.

Tomi kuuli laukaukset.

Tom silah sesleri duydu.

Tom kuuli äänen takanaan.

Tom arkasında bir ses duydu.

Tomi kuuli outoa ääntä.

Tom tuhaf bir ses duydu.

Tomi kuuli oven aukeavan.

Tom'un kapıyı açtığını duydum.

Tomi kuuli susien ulvontaa.

Tom kurtların ulumalarını duydu.

Tomi kuuli ovikellon soivan.

Tom kapı zilinin çaldığını duydu.

- Tom kuuli Maryn harjoittelevan viulunsoittoa.
- Tom kuuli, kun Mary harjoitteli viulunsoittoa.

Tom Mary'nin kemanını çaldığını duydu.

Hän kuuli hyvin pienen äänen.

Çok küçük bir ses duydu.

Tom ällistyi, kun kuuli uutisen.

Tom haberi duyduğunda şaşkına döndü.

Tom kuuli Marin huutavan Jonille.

Tom Mary'nin John'a bağırdığını duydu.

Tom kuuli kissan raapivan ovea.

Tom kedinin kapıyı tırmaladığını duyabiliyordu.

Tom kuuli Maryn kutsuvan nimeään.

Tom Mary'nin onun adını seslendiğini duydu.

Tom kuuli Marin puhuvan Jonista.

Tom Mary'nin John hakkında konuştuğunu duydu.

Noustessaan bussista hän kuuli nimeään sanottavan.

O otobüsten inerken isminin çağrıldığını duydu.

Tom kuuli Marin ja Jonin riitelevän.

Tom, Meryem ve John'un tartıştığını duydu.

Hän kuuli oudon äänen ja säntäsi vuoteesta.

Garip bir ses duydu ve yataktan fırladı.

Tomi heräsi, kun hän kuuli jonkun koputtavan ovea.

Tom birinin kapıyı çaldığını duyunca uyandı.

Tom kuuli koputuksen ja käveli ovelle avaamaan sen.

Tom, kapının vurulduğunu duydu ve açmak üzere kapıya doğru yürüdü.

Heti kun Tom kuuli laukaukset, hän juoksi ulos talosta.

Tom silah seslerini duyar duymaz evin dışına koştu.

Yleisö nauroi ennen kuin se edes kuuli ranskankielistä käännöstä.

Seyirci Fransızca çevirisini duymadan önce güldü.

Tom oli juuri lopettamaisillaan puhelun, kun kuuli Maryn kirkaisevan.

Tom Mary'nin çığlık attığını duyduğunda telefonu kapamak üzereydi.

Tom sanoi, että hän kuuli Marin laulavan tänä aamuna koulurakennuksen takana.

Tom Mary'nin bu sabah okul binasının arkasında şarkı söylediğini duyduğunu söyledi.

Tom ei vaikuttanut yllättyneeltä, kun hän kuuli, että Mari ja Joni olivat menneet naimisiin.

Tom Mary ve John'un evlendiğini duyduğunda şaşırmış gibi görünmüyordu.

Minun pelkoa ja kunnioitusta herättävä isoäitini oli sellainen kieli-intoilija, että aina kun hän kuuli jonkun kysyvän "Voinko...", hän keskeytti puhujan ja äyskäisi tälle: "En tiedä, voitkohan? Jos et tunne itse itseäsi, miten minä voisin tietää mihin sinä pystyt? Jos haluat pyytää lupaa, sano 'Saisinko...'"

Benim müthiş büyükannem dil için öylesine titizdi ki ne zaman birinin "Can I.."ile soru sorduğunu duysa onların sözünü keser ve ani reaksiyon gösterirdi, "ben bilmiyorum, sen? Neyi yapabildiğini kendin bilmiyorsan ben nasıl bilirim? Eğer izin istiyorsan 'May I...' de"