Examples of using "Iso" in a sentence and their turkish translations:
- Eviniz büyük.
- Senin evin büyük.
Ne kadar büyük bir köpek!
- Büyükbüyükbüyükannemiz ablam doğduktan sonraki gün ölmüş.
- Büyükannemin büyükannesi ablamın doğumundan bir gün sonra vefat etmiş.
Büyük bir evin mi var?
Ne kadar büyük?
Vay canına, devasa bir şelale var!
Ne büyük bir pasta!
Büyük olacak.
Çorabında büyük bir delik var.
Bunun çok büyük olduğunu düşünüyor musun?
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
Şu devasa su tankına bakın.
Yarın büyük bir gün olacak.
Okayama büyük bir şehir mi?
Bu önemli haber.
Tom'un büyük bir köpeği var.
O büyük bir anlaşma.
Bu büyük bir şehir.
Bu çok büyük mü?
Bu büyük bir anlaşma.
Benim burnum fazla büyük.
- O çok büyük.
- Çok büyük.
Büyük bir sorunumuz var.
Ne ego ama!
O çok iri!
Büyük bir sorun var.
O büyük bir sorun.
- Köpeğin çok büyük.
- Senin köpeğin çok büyük.
Büyük bir evim var.
Tom'un büyük bir evi var.
Tom'un büyük bir ailesi var.
Duvarda büyük bir çatlak var.
Önceden evimin arkasında büyük bir kiraz ağacı vardı.
Ve bu, ormanda büyük bir kayıp.
Büyük bir yılan, baksanıza.
Ama büyük bir sorunu var.
Birleşik Devletler istemiyor. İngiltere de öyle.
Ertesi gün, büyük bir köpek balığı geldi.
Dikkat et! Orada büyük bir çukur var.
Bu gömlek benim için büyük.
O büyük bir çocuk.
Büyük bir siyah köpeğim var.
Masada sizin için büyük bir paket var.
Büyük adam nerede?
Biz gerçekten büyük bir kavga ettik.
O büyük anlaşma değil.
Tom büyük bir korkak.
Bu oldukça büyük bir kulüp.
O cüsseli ve güçlü.
Oldukça büyük bir sorun.
Bu oda büyük değil.
Oda senin için yeterince büyük mü?
Bu çok çok büyük.
Tom'un yatak odasında büyük bir dolabı var.
tersi pis olan dev bir yaratık.
İnanılmaz bir günü hatırlıyorum. Büyük bir çitari sürüsü vardı.
Onların evinin ne kadar büyük olduğunu gördün mü?
Gölün yakınında büyük bir restoranı var.
Bu binada büyük bir ofisi var.
Yapamam. Çok büyük.
- Önemli bir şey değildi.
- Abartmaya değmezdi.
Tom benim kadar büyük.
Büyük bir dövüşte olduğunuzu duydum.
Bu çok büyük bir sosyal sorun.
Onların yaşadığı şehrin büyük bir İspanyolca konuşan topluluğu var.
Bu takım elbise benim için fazla büyük.
Bu yeni şarkı büyük bir liste başı.
Rusya büyüktür.
Bu şapka sizin için çok büyük.
Pekala... Evim yeterince büyük değildir.
Tom'un Mary ile büyük bir mücadelesi vardı.
İngiliz pasaportu aslen krallık lacivertiydi.
Büyük bir çukur var.
Bunun gibi küçük pençeleri ve kuyruğunda büyük bir zehir kesesi varsa
hemen yanında büyük bir ahtapot daha vardı.
Hayır yapamam. O çok büyük!
"Onun ne kadar büyük olduğuna bak!" "Aman Tanrım!"
Bunun büyük bir anlaşma olduğunu bilmiyordum.
Büyük anlaşmanın ne olduğunu görmüyorum.
Bunun ne kadarı Tom'un hatası?
- Sanırım büyütecek bir şey değil.
- Sanırım abartılacak bir şey değil.
O ne kadar büyük!
Bunun neden böyle büyük bir anlaşma olduğunu anlamıyorum.
Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.
U gemileri eğer İngiltere, açlık ile karşı karşıya gelecek yakında yenilmezler.
çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.
- O çok büyük.
- Bu çok büyük.
Burnum gerçekten büyük ve ayrıca çarpık.
Çok büyük.
- O büyük bir sorun mu?
- Bu büyük bir sorun mu?
O büyük bir şirkettir.
Bu biraz büyük.
Bu kazağı geri getireceğim çünkü o çok büyük.