Examples of using "Edessä" in a sentence and their turkish translations:
Televizyonun karşısında uyudum.
Tehlike önümüzde.
Bakın, ileride ışık var.
Bir sürücü ön koltukta oturdu.
Tiyatronun önünde buluşalım.
Televizyonun karşısında uyudum.
Alışveriş merkezinin önünde bir kitapçı var.
Fakat koronun önünde değil.
Evin önünde bir çam duruyor.
Herkesin önünde beni öptü.
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
Burada büyük bir uçurum var.
İstasyonun önünde bir banka vardır.
Binanın önünde bir araba var.
Otobüs evimden önce durur.
Evimin önünde bir göl var.
Seni okulun önünde bekleyeceğim.
İstasyonun önünde bir çeşme var.
O, kapının önünde duruyor.
Birisi kapının önünde duruyor.
Zor kararlar bizi bekliyor.
Evimin önünde bir kiraz ağacı var.
Kilisenin önünde bir araba var.
- O, kapının önünde.
- O kapının önünde.
Biz istasyonun önünde bir otelde kaldık.
Burada bir çukur var. Çok dikkat et.
Ama katetmemiz gereken çok yol var.
- Mary, Tom'u herkesin önünde aşağıladı.
- Mary Tom'u herkesin önünde küçük düşürdü.
O onu personelin önünde yaptı.
Onun kabalığından nutkum kurudu.
Birçok insanın önünde konuşmanız gerekiyorsa sinirleniyor musunuz?
- Evimin hemen önünde bir otobüs durağı var.
- Evimin tam önünde bir otobüs durağı var.
- Parlak bir gelecek sizi bekliyor.
- Parlak bir gelecek seni bekliyor.
Bir sorun olması durumunda her zaman ona güvenirim.
Tom misafir odası kapısının önünde duruyordu.
O, pijamasının içinde dizüstü bilgisayarının önünde oturdu.
Ölümün yüzü karşısında güçsüzdü.
- Tom, Mary'yi herkesin önünde aşağıladı.
- Tom, Mary'yi herkesin önünde küçük düşürdü.
Eskiden evimin önünde büyük bir çam ağacı vardı.
Bu otobüs durağının önünde bir restoran vardı.
Karısı zorunluluktan dolayı işe başlamıştır.
Bir bilgi, sosyal medyada gözümüzün önüne düştüğünde
İyi bir buluş oldu. Aferin size. Bakın, burada biraz ışık var, gördünüz mü?
Bankanın önündeki otopark tamamen dolu.
Tom Mary'den onu kütüphanenin önünde beklemesini rica etti.
Şimdi son hamlemizi yapıp onları köye götürmeliyiz. Hadi.
Oldukça önemli bir görevimiz var ve yardımınız gerekiyor.
Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.
Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
O, arabanın önünde yürüyordu.
Genç bir kadın çeşmenin önünde şarkı söyleyip gitar çalıyordu.
Tom mikrofonun önünde durdu.
Kütüphanenin önündeki ağaçların altında öğle yemeklerini yiyen bazı adamlar vardı.
Çeşmenin önünde gitarıyla kendine eşlik eden genç bir kadın vardı.
O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.
Yoğun sisten dolayı önümüzdeki yolu zar zor görebildik.
Tom'un böylesine büyük bir izleyicinin önünde konuşma hakkında hiç endişesi yoktu.
Tom herkesin önünde konuşmaya alışkındır.
Tom bizim ön bahçemizdeki ağacı balta ile kesti.
Açlar ve tamamen annelerine bağımlılar. Anneyi yoğun bir gece bekliyor.