Translation of "Owed" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Owed" in a sentence and their turkish translations:

Tom owed Mary money.

Tom Mary'ye para borçluydu.

We owed him that.

Ona bunu borçlandık.

I owed Tom nothing.

Tom'a hiçbir şey borçlu değilim.

- Tom said he owed Mary money.
- Tom said that he owed Mary money.

Tom Mary'ye para borcu olduğunu söyledi.

- Tom said he owed Mary $300.
- Tom said that he owed Mary $300.

Tom, Mary'ye 300 dolar borcu olduğunu söyledi.

I forgot I owed you money.

Sana para borçlu olduğumu unuttum.

I owed him a thousand dollars.

Ona bin dolar borçluydum.

He owed a lot to her.

Ona çok şey borçluyum.

Tom claimed Mary owed him money.

Tom Mary'nin ona para borçlu olduğunu iddia etti.

Tom owed a lot to Mary.

Tom'un Mary'ye çok borcu vardı.

He owed large amounts of money.

O, çok miktarda para borçluydu.

The government owed millions of dollars.

Hükümet milyonlarca dolar borçlandı.

- Tom felt he owed Mary an explanation.
- Tom felt that he owed Mary an explanation.

- Tom Mary'ye bir açıklama borçlu olduğunu hissetti.
- Tom, Mary'ye bir açıklama borçlu olduğunu hissetti.

- Tom told me he owed Mary money.
- Tom told me that he owed Mary money.

Tom bana Mary'ye para borçlu olduğunu söyledi.

- Tom told me he owed Mary $300.
- Tom told me that he owed Mary $300.

Tom bana Mary'ye 300 dolar borçlu olduğunu söyledi.

Tom owed Mary a lot of money.

Tom Mary'ye bir sürü ödünç para verdi.

Tom owed me a lot of money.

Tom bana çok para borçlandı.

I felt I owed Tom an explanation.

Tom'a bir açıklama borçlu olduğumu düşündüm.

I got the money Tom owed us.

Tom'un bize borçlandığı parayı aldım.

Tom felt he owed Mary the truth.

Tom gerçeği Mary'ye borçlu hissetti.

I thought I owed Tom an explanation.

Tom'a bir açıklama borcum olduğunu düşünmüştüm.

I repaid him the money I owed him.

Ona borçlu olduğum parayı ona geri ödedim.

Tom paid Mary back everything he owed her.

Tom ona borçlu olduğu her şeyi Mary'ye geri ödedi.

Did you collect the money they owed you?

Onların sana borçlu olduğu parayı topladın mı?

Tom paid back the money he owed me.

Tom benden ödünç aldığı parayı geri ödedi.

We paid them back everything we owed them.

Biz onlara borçlu olduğumuz her şeyi onlara geri ödedik.

They could not pay the money they owed.

Ödünç aldıkları parayı ödeyemediler.

Tom wanted the money that he was owed.

- Tom verdiği borcu istiyordu.
- Tom borç verdiği parasını istedi.

These are the unpaid debts owed to black communities

Bunlar çalıntı iş gücü için, siyahi topluma borçlu olunan

Many of the states owed large amounts of money.

Devletlerin çoğu, büyük miktarlarda para borçluydu.

She handed him the money that she owed him.

O, borçlu olduğu parayı ona uzattı.

Sami took back what we owed him in food.

Sami ona borçlu olduğumuz şeyi yemek olarak geri aldı.

Tom and Mary couldn't pay back the money they owed.

Tom ve Mary ödünç aldıkları parayı geri ödeyemedi.

Tom paid me back all the money he owed me.

Tom bana olan borcunun tamamını ödedi.

Businessmen could not pay back money they owed the banks.

İşadamları bankalara borçlu oldukları parayı geri ödeyemedi.

Just this morning, Tom repaid Mary the money he owed her.

Tam bu sabah, Tom Mary'den ödünç aldığı parayı ona geri ödedi.

I've already paid back all the money that I owed Tom.

Ben zaten Tom'a borçlu olduğum tüm parayı geri ödedim.

Tom demanded that Mary give him the money she owed him.

Tom, Mary'den kendisine borçlu olduğu parayı vermesini istedi.

- I owed Tom some money for some things he bought for me.
- I owed Tom some money for some things that he bought for me.

Bana aldığı bazı şeyler için Tom'a bir miktar borcum vardı.

They said he would not pay people the money he owed them.

Onlar onun ondan ödünç aldıkları parayı insanlara ödemeyeceğini söyledi.

If we don't take a full accounting of these debts that are owed,

Eğer bu ödenmemiş borçlar için toplu bir ödeme almazsak

He didn't really like his job, but he owed money on his new house.

O, işini gerçekten sevmiyordu ama onun yeni evine borcu vardı.

Fourth Corps’ attack was the decisive blow of the battle, though its success owed much

Dördüncü Kolordu'nun saldırısı savaşın belirleyici darbesiydi, ancak başarısı

I had to wait for Tom pay me the money he owed me before I could pay you back.

Sana geri ödeyebilmemden önce Tom'un bana borçlu olduğu parayı bana ödemesini beklemek zorunda kaldım.

After I die, I hope that people will say of me: "That guy sure owed me a lot of money."

Ben öldükten sonra, insanların benim hakkımda "O insan bana kesinlikle çok para borçlu" diyeceğini umuyorum.