Examples of using "Bye" in a sentence and their turkish translations:
Hoşça kal.
Hoşça kal.
Hoşça kalın.
Hoşça kal!
- Hoşça kal.
- Güle güle.
Hoşça kalın.
- Hoşça kalın.
- Güle güle.
Güle güle, Sayoko!
Hoşça kal, Tom.
Hoşça kal!
Hoşça kal.
Şimdilik hoşça kal.
Güle güle! kendine iyi bak!
- Hoşça kalın.
- Hoşça kal.
- Güle güle.
- Allah'a ısmarladık!
- Allah'a emanet ol!
Güle güle Sayoko!
Şimdi gitmem gerek. Hoşça kal!
Şimdi gitmeliyim, hoşça kal!
Hoşça kal ve teşekkürler.
Merhaba ve hoşça kal! Ben Nonong.
Hoşça kal, iyi yolculuklar.
Hoşça kal ve iyi şanslar.
Yatmaya gidiyorum, hoşça kal.
Güle güle! Bunu tekrar yapalım!
Bu konuşma bitti. Hoşça kal.
Gerçekten hoşça kal demeliyim.
Şimdi gitmek zorundayım. Güle güle!
O, sonsuza kadar elveda dedi.
Arkadaşlarınla vedalaş.
- Yakında görüşürüz!
- Görüşürüz.
Muayene odasından tam ayrılırken doktor hoşça kal diyerek elini salladı.
O, hoşça kal demeden çekip gitti.
Sana hoşça kal demeliyim.
- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.
O, hoşça kal demeden dışarı çıktı.
Hoşça kal demeden telefonu kapadı.
Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
Vedalaşmamızın zamanı geldi de geçiyor.
Almanca "güle güle" nasıl denir?
Vedalaştım sonra uzaklaştım.
- Rehberimize veda etmemiz gerekir.
- Rehberimize veda etmeliyiz.
"Size hoşça kalın deme vaktidir." dedi birdenbire.
Amerika Birleşik Devletlerinde bir el sallama "güle güle" anlamına gelir.
Artık benim için kaçmamın vakti geldi. Hoşçakal!
Bana veda etmek için elini salladı.
- Hoşça kal bile demedi.
- O veda bile etmedi.
Tom hoşça kal bile demedi.
Bu bizim son vedalaştığımız park.
Arkadaşımı uğurlamak için istasyona gittim.
Mary ve Tom tren istasyonunda bize el sallamak için geldiler.
Görüşürüz.
"Saate bak! Okula geç kalacağım! Hoşça kal!" "Görüşürüz. Dikkatli ol."