Translation of "Baking" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Baking" in a sentence and their turkish translations:

- I'm baking!
- I'm baking.

Bu sıcaklığa dayanamıyorum!

- We are baking cookies.
- We're baking biscuits.
- We're baking cookies.

Kurabiye yapıyoruz.

- I am baking bread.
- I'm baking bread.

Ekmek pişiriyorum.

- We are baking cookies.
- We're baking cookies.

Kurabiye yapıyoruz.

I love baking.

Pişirmeyi seviyorum.

I'm baking bread.

Ekmek pişiriyorum.

What's Tom baking?

Tom ne pişiriyor?

Baking is fun.

Fırında bir şeyler pişirmek keyiflidir.

I'm baking a pie.

- Turta pişiriyorum.
- Turta yapıyorum.

Finish baking the pie.

Pastayı pişirmeyi bitirin.

Tom is baking cookies.

Tom kurabiye pişiriyor.

What are you baking?

Ne pişiriyorsun?

Mary is baking a cake.

Mary kek pişiriyor.

Tom is baking a pizza.

Tom bir pizza yapıyor.

We are baking carrot cake.

Biz havuçlu pasta pişiriyoruz.

I was baking a cake.

- Pasta yapıyordum.
- Kek pişiriyordum.

Tom is baking a cake.

Tom pasta pişiriyor.

- The bread's baking in the oven.
- The bread is baking in the oven.

Ekmek fırında pişiyor.

Tom is baking cookies, isn't he?

Tom kurabiye pişiriyor, değil mi?

- What are you cooking?
- What've you been cooking?
- What're you baking?
- What are you baking?

Ne pişiriyorsun?

Thank you for baking this delicious cake.

Bu lezzetli keki pişirdiğin için teşekkürler.

My cake fell while it was baking.

Pastam pişerken düştü.

I'm baking a cake for Mary's birthday.

Mary'nin doğum günü için bir kek pişiriyorum.

Tom and Mary are baking a cake.

Tom ve Mary kek pişiriyorlar.

Tom is baking a cake, isn't he?

Tom bir kek pişiriyor, değil mi?

I'm baking a cake for Tom's birthday.

Tom'un doğum günü için bir pasta yapıyorum.

Open the window. It's baking hot in here.

Pencereyi açın. Burası çok sıcak.

Add salt and baking soda to the water.

Suya tuz ve kabartma tozu ekleyin.

Tom and Mary spent all morning baking cupcakes.

Tom ve Mary tüm sabahı kekler pişirerek geçirdi.

Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.

Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.

Tom and Mary spent the afternoon baking pumpkin pies.

Tom ve Mary öğleden sonrayı bal kabaklı turta pişirerek geçirdiler.

- I was making a cake.
- I was baking a cake.

- Ben bir kek yapıyordum.
- Kek pişiriyordum.

Baking a cake takes more time than frying an egg.

Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır.

Tom became interested in baking when he was very young.

Tom çok gençken fırında pişirmekle ​​ilgilenmeye başladı.

Where I spend all my free time baking in the sun,

pişerek geçirdiğim Kaliforniya'ya geri geldiğim için,

Tom talked Mary into baking a cake for John's birthday party.

Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna etti.

Behind the house there is a brick oven for baking bread.

Evin arkasında ekmek pişirmek için bir tuğla fırın var.

Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?

Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?

In order to make this cake you need baking powder and unsalted butter.

Bu keki yapmak için kabartma tozu ve tuzsuz tereyağına ihtiyacın var.

Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean.

Onu temiz kokulu tutmak için buzdolabında bir kutu kabartma tozu tut.

Tom wasn't able to talk Mary into baking a cake for John's birthday party.

Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna edemedi.

I wasn't able to talk Tom into baking a cake for Mary's birthday party.

Tom'u Mary'nin doğum günü partisi için bir kek yapmaya ikna edemedim.