Translation of "يحبّ" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "يحبّ" in a sentence and their turkish translations:

- سامي يحبّ وادليه.
- سامي يحبّ أبويه.

Sami anne ve babasını seviyor.

هو يحبّ الطّقوس.

O, ayinleri seviyor.

هو يحبّ الثلجَ.

Kar sever.

يحبّ فاضل النقانق.

Fadıl sosisten hoşlanır.

سامي يحبّ هذا.

Sami onu beğenir.

- كان سامي يحبّ الحياة السّعيدة.
- كان سامي يحبّ الحياة المريحة.
- كان سامي يحبّ الحياة الجيّدة.

Sami iyi hayattan hoşlanıyordu.

يحبّ اليابانيّون أكل التونا.

Japon milleti ton balığı yemeyi sever.

كان سامي يحبّ العاهرات.

Sami fahişeleri severdi.

كان سامي يحبّ الشّجار.

Sami dövüşmekten hoşlanırdı.

كان سامي يحبّ السّفر.

Sami seyahat etmekten hoşlandı.

يحبّ سامي الحيوانات الأليفة.

Sami evcil hayvanları sever.

كان سامي يحبّ القمار.

Sami kumarı çok seviyordu.

كان سامي يحبّ الكوكايين.

Sami kokaini beğendi.

كان سامي يحبّ الفتيات.

Sami kızları sevdi.

كان سامي يحبّ الرّقص.

Sami dans etmeyi seviyordu.

سامي يحبّ الأكل المصري.

Sami, Mısır yemeklerinden hoşlanır.

كان سامي يحبّ التّمثيل.

Sami sahneye çıkmaktan hoşlanıyordu.

كان سامي يحبّ الحياة.

Sami hayattan zevk alıyordu.

كان سامي يحبّ الأطفال.

Sami çocukları seviyordu.

سامي لا يحبّ المسلمين.

Sami Müslümanlardan hoşlanmaz.

كان سامي يحبّ الإسلام.

Sami İslam'ı sevdi.

- لا شكّ أنّ فاضل يحبّ دانية.
- إنّ فاضل حقّا يحبّ دانية.

Fadıl gerçekten Dania'yı sever.

- يحبّ فاضل دجاج تيكساس.
- يحبّ فاضل الأكل في مطاعم تيكساس تشيكن.

Fadıl, Texas Chicken'e bayılır.

يحبّ العمل مع الأكثر فقراً.

Çünkü o, dar gelirli insanlarla çalışmayı seviyor.

لا يزال فاضل يحبّ دانية.

Fadıl hala Dania'yı seviyor.

كان فاضل يحبّ كتابة القصائد.

Fadil şiir yazmayı severdi.

كان سامي يحبّ قتل النّاس.

Sami insanları öldürmeyi severdi.

كان سامي يحبّ ليلى حقّا.

Sami, Leyla'yı gerçekten beğeniyordu.

كان سامي يحبّ ألعاب الطّاولة.

- Sami masa oyunlarını seviyordu.
- Sami masaüstü oyunlardan hoşlanıyordu.
- Sami kutu oyunlarını seviyordu.

كان سامي يحبّ الفتيات الصّغيرات.

Sami genç kızları seviyordu.

كان سامي يحبّ شرب الكحول.

Sami içki içmekten hoşlanırdı.

كان سامي يحبّ جلب الانتباه.

Sami dikkat çekmeyi severdi.

كان سامي يحبّ أن يتباهى.

- Sami gösterişli olmaktan hoşlanıyordu.
- Sami fiyakalı olmaktan hoşlanıyordu.

سامي يحبّ أشرطة الهنتاي المرسومة.

Sami hentai'ı sever.

سامي يحبّ رسوم الأنمي الإباحيّة.

Sami çizgi pornodan hoşlanır.

لم يعد سامي يحبّ فيسبوك.

Sami artık Facebook'tan hoşlanmıyor.

كان سامي يحبّ كونه مسلما.

Sami Müslüman olmaktan çok memnundu.

- كان سامي يحبّ الأشياء الرّفيعة في الحياة.
- كان سامي يحبّ الأشياء الممتازة في الحياة.
- كان سامي يحبّ الأشياء الجميلة في الحياة.

Sami hayatın güzel şeylerinden zevk alıyordu.

كان الجميع في البلدة يحبّ فاضل.

Topluluktaki herkes Fadıl'ı seviyordu.

كان سامي يحبّ ليلى لملامحها الأوروبيّة.

Sami onun Avrupa görünümü nedeniyle Leyla'yı sevdi.

سامي يحبّ التّعرّف على أصدقاء جدد.

Sami arkadaş edinmekten hoşlanır.

قال سامي أنّه لا يحبّ المسلمين.

Sami Müslümanlardan hoşlanmadığını söyledi.

كان فاضل يحبّ زيارة مواقع التّواصل الاجتماعي.

Fadıl sosyal medyada olmayı sevdi.

لا يحبّ سامي الأكل الصّيني على الإطلاق.

Sami, Çin yemeklerinden hiç hoşlanmaz.