Translation of "Kan" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Kan" in a sentence and their spanish translations:

- Kan kaybediyorsun.
- Kan kaybediyorsunuz.

Estás perdiendo sangre.

Kan, kan damarları aracılığıyla akar.

La sangre corre por las venas.

kan rengine,

el color de la sangre,

Kan pompalıyorum.

Bombeo de sangre.

Kan kırmızıdır.

La sangre es roja.

Kan olacak.

Habrá sangre.

- O kan mı?
- Kan mı bu?

¿Eso es sangre?

Çünkü kan kırmızı.

La sangre es roja.

Suda kan var.

Hay sangre en el agua.

Tom kan kustu.

Tom vomitó sangre.

Köpek kan kaybediyor.

- ¡El perro está sangrando!
- El perro está sangrando.

Kan bağışında bulun!

- Done sangre.
- Dona sangre.

Ben kan öksürdüm.

Tosí sangre.

Yüreğim kan ağlıyor.

Se me parte el corazón.

Tom kan kaybediyor.

Tom está sangrando.

Çok kan kaybettin.

Has perdido mucha sangre.

Kan henüz ıslaktı.

La sangre estaba aún mojada.

Kan testimi beceremedim.

Reprobé mi examen de sangre.

Kan grubunuz nedir?

- ¿Cuál es tu grupo sanguíneo?
- ¿Cuál es vuestro grupo sanguíneo?
- ¿Cuál es tu tipo de sangre?

Yaradan kan aktı.

La sangre fluía de la herida.

O kan işiyor.

Él está orinando sangre.

O sadece kan.

Es solo sangre.

Tom kan verdi.

Tom donó sangre.

Kan parlak kırmızıydı.

La sangre era de un rojo brillante.

Biz kan kardeşleriz.

Somos hermanos de sangre.

Kan bağışında bulunmadım.

No doné sangre.

Tom kan bağışlıyor.

Tom está donando sangre.

Çok kan kaybettim.

Perdí mucha sangre.

Kan basıncı sabitlenemez.

La presión de la sangre no se puede determinar.

Kral kan kaybediyor!

¡El rey está sangrando!

Kan, yarasından akıyordu.

Sangra brotó de su herida.

Bu sadece kan.

Solo es sangre.

- Sen bir kan verici olamazsın.
- Kan bağışçısı olamazsın.

No puedes ser un donante de sangre.

- Sen hiç kan bağışladın mı?
- Hiç kan bağışladınız mı?
- Hiç kan bağışladın mı?

¿Has donado sangre alguna vez?

kan sayımlarım normale dönmüştü

mis hemogramas volvieron a la normalidad,

Ve onun kan davalısı

y su pelea de sangre

Tom kan tükürmeye başladı.

Tom empezó a toser sangre.

Yoldaki kan benim olmalı.

La sangre en el camino ha de ser mía.

Hastanede kan örneğimi aldılar.

Me tomaron una muestra de sangre en el hospital.

A kan nakli gereklidir.

Es necesaria una transfusión de sangre.

Tom biraz kan öksürdü.

Tom escupió un poco de sangre.

Her yerde kan vardı.

Había sangre por todas partes.

Yerde hiç kan yok.

No hay sangre en el piso.

Ben kan görmeye dayanamıyorum.

No soporto ver sangre.

Tom tekrar kan kaybediyor.

Tom sangra otra vez.

Bugün kan bağışlamaya gittim.

- Fui hoy a donar sangre.
- Hoy fui a donar sangre.

Enfeksiyon kan dolaşımına ulaştı.

La infección ha alcanzado la corriente sanguínea.

Çok fazla kan kaybediyor.

Él está perdiendo demasiada sangre.

Tom yerde kan gördü.

- Tom vio sangre en el piso.
- Tom vio sangre en el suelo.

Tom'un yüzünden kan aktı.

La sangre rápidamente brotó del rostro de Tom.

Kan göğsünün üzerine aktı.

Su sangre escurría por su pecho.

Kan testlerinden nefret ederim.

Odio los exámenes de sangre.

Kan grubunu biliyor musun?

¿Usted sabe cuál es su grupo sanguíneo?

Kalbin işlevi kan pompalamaktır.

- La función del corazón es bombear sangre.
- La función del corazón es bombear la sangre.

Tom'a kan nakli yapıldı.

Tom recibió una transfusión de sangre.

Tom'un gömleğinde kan vardı

Había sangre en la camisa de Tom.

- Tom'un kan grubu O negatif.
- Tom'un kan grubu 0 negatiftir.

Tom es de grupo sanguíneo 0 negativo.

Ben üzerinde kan almak istemiyoruz

mi cabeza?" la decapitación puede continuar ".

Tom kan kaybı şokuna girdi.

Tom entró en un shock hipovolémico.

Polis kan dökülmesini önlemek istedi.

- La policía quería evitar un derramamiento de sangre.
- La policía trató de evitar el derramamiento de sangre.

Kan ve şiddet onları büyülüyor.

A ellos les fascina la sangre y la violencia.

Bu öğleden sonra kan bağışladım.

Esta tarde doné sangre.

Yaralılar ne kadar kan kaybetti?

¿Cuánta sangre perdió el herido?

Bir kan örneği almamız gerekiyor.

- Necesitamos recoger una muestra de sangre.
- Necesitamos tomar una muestra de sangre.

Döşemenin her tarafında kan vardı.

Había sangre por todo el piso.

Hemşire benim kan basıncımı ölçtü.

La enfermera me tomó la presión.

Benim kan grubum A pozitif.

- Mi tipo sanguíneo es A positivo.
- Mi grupo sanguíneo es A positivo.

Gömlekten kan lekelerini nasıl çıkarabilirim?

¿Cómo puedo sacarle las manchas de sangre a la camisa?

Kan onun yüzünden çabucak sızdı.

La sangre brotó rápidamente de su cara.

Toplardamardan su akar, kan değil.

En sus venas corre agua, nada de sangre.

Beyninde bir kan damarı patladı.

- Se reventó un vaso sanguíneo dentro de su cerebro.
- Un vaso sanguíneo se rompió dentro de su cerebro.

O düşük kan basıncından muzdarip.

Ella padece hipotensión.

- Terle kaplıydı.
- Kan ter içindeydi.

Él estaba cubierto en sudor.

Polisler yerde biraz kan buldular.

La policía encontró sangre en el suelo.

"Yerdeki bu lekeler ne?" "Kan."

"¿Qué son estas manchas en el suelo?" "Sangre."

Kardeşini kurtarmak için kan verdi.

Él dio sangre para poder salvar a su hermano

Gaz, kan dolaşımları tarafından yeniden emiliyor

son en realidad reabsorbidos en su corriente sanguínea

DNA bir kan örneğinden elde edilir.

El DNA es extraído de una muestra de sangre.

Tom'un bir kan nakline ihtiyacı var.

Tom necesita una transfusión de sangre.

- Kan basıncım düşük.
- Düşük tansiyonum var.

Tengo la presión baja.

Bu kan değil. Bu domates sosu.

Eso no es sangre, es salsa de tomates.

Çocuğa yardım etmek için kan verdik.

Donamos sangre para ayudar al niño.

Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.

Queremos medir tu presión sanguínea.

Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.

El flujo de sangre suele ser constante y continuo.

Kan görünce bayılan bir hemşire istemiyorum.

No quiero una enfermera que se desmaye al ver sangre.

O, kan değil; O, domates suyu.

No es sangre, es jugo de tomates.

Senin kan şekeri seviyelerin çok yüksek.

- Hay un nivel demasiado alto de glucosa en la sangre.
- Los niveles de glucosa en tu sangre son demasiado altos.

O, şimdi bir kan davası gibi.

Es como una vendetta ahora.

Makul bir egzersiz kan dolaşımını artırır.

El ejercicio moderado estimula la circulación de la sangre.

Kan vericiye acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de donadores de sangre.

O kardeşini kurtarmak için kan verdi.

Ella donó sangre para poder salvar a su hermano.

Uymak ve kan basıncı ilaçlarını ayarlamak zor.

Es difícil adecuarse a la medicación de la presión sanguínea.

Insanlık suçu bu, ilk aşamada kan dökülmüyor.

de delincuencia humana no sangrienta, en primera instancia, al cual se puede apetecer.

Tom çok kan kaybetti, ama bilincini kaybetmedi.

Tom ha perdido mucha sangre, pero no ha perdido el conocimiento.

Beynin sürekli bir kan kaynağına ihtiyacı var.

El cerebro necesita un suministro continuo de sangre.