Translation of "çıkardı" in Polish

0.056 sec.

Examples of using "çıkardı" in a sentence and their polish translations:

Pasaportunu çıkardı.

On wyciągnął swój paszport.

Gömleğini çıkardı.

Zdjął swoją koszulę.

Öğretmenine dilini çıkardı.

Pokazał język swojemu nauczycielowi.

Bir mendil çıkardı.

Wyciągnął chusteczkę.

Tom telefonunu çıkardı.

Tom wyciągnął telefon.

O elbiselerini çıkardı.

Zdjął ubrania.

O, gömleğimi çıkardı.

Ona pociągnęła moją koszulkę.

Tom kulaklıklarını çıkardı.

Tom wyjął zatyczki do uszu.

Tom yağmurluğunu çıkardı.

Tom zdjął swój płaszcz przeciwdeszczowy.

O giysilerini çıkardı.

- Ona rozbierała się.
- Ona rozebrała się.

Tom ayakkabılarını çıkardı.

Tom zdjął swoje buty.

O, tişörtünü çıkardı.

Zdjął koszulkę.

O, gözlüğünü çıkardı.

Zdjął okulary.

Başını pencereden çıkardı.

Wystawiła głowę za okno.

Cerrah hastanın apandisini çıkardı.

Chirurg usunął pacjentowi wyrostek.

Kabiliyeti onu zirveye çıkardı.

Była zdolna, więc dotarła na szczyt.

O bir defter çıkardı.

- Wyciągnął zeszyt.
- Wyjął notatnik.
- Wyjął zeszyt.

Birisi hançeri sırtımdan çıkardı.

Ktoś wyciągnął sztylet z moich pleców.

Tom anahtarı kapıdan çıkardı.

Tom wyjął klucz z drzwi.

Tom bavulları bağajdan çıkardı.

Tom wyjął walizki z bagażnika.

Tom maskeyi yüzünden çıkardı.

Tom zdjął maskę z twarzy.

Tom sahte sakalını çıkardı.

Tom zdjął swoją sztuczną brodę.

Tom eti ızgaradan çıkardı.

Tom zdjął mięso z grilla.

Tom cep telefonunu çıkardı.

- Tom wyciągnął telefon komórkowy.
- Tom wyjął komórkę.

Tom sonunda ceketini çıkardı.

Tom wreszcie zdjął kurtkę.

O onu baştan çıkardı.

Ona go kusiła.

Tom yüzümü kara çıkardı.

Tom zawiódł mnie.

Mary telefonunu çantasından çıkardı.

Mary wyjęła swojej portfel z torebki.

Tom yüzümü kara çıkardı ve ayrıca Mary'nin yüzünü de kara çıkardı

Tom zawiódł mnie i zawiódł też Marię.

Tom çantasından bir defter çıkardı.

Tom wyjął zeszyt z torby.

Tom kiliseye girerken şapkasını çıkardı.

Tom zdjął swój kapelusz, gdy wszedł do kościoła.

Tom salon dolabından süpürgeyi çıkardı.

Tom wyjął miotłę z szafy w przedpokoju.

Tom, kurşun geçirmez yeleğini çıkardı.

Tom zdjął swoją kuloodporną kamizelkę.

Tom onun sırrını açığa çıkardı.

Tom ujawnił swój sekret.

Tom bavulundan birkaç şey çıkardı.

Tom wyjął z teczki kilka rzeczy.

Tom, Mary'nin gözündeki bağı çıkardı.

Tom zdjął Mary opaskę z oczu.

Ve imzası niteliğindeki kırmızı rujuyla çıkardı.

z charakterystyczną czerwoną szminką.

O, cebinden bir madeni para çıkardı.

Wyjął monetę z kieszeni.

O cebinden bir bozuk para çıkardı.

Wyjął monetę z kieszeni.

Tom cüzdanını çıkardı ve faturayı ödedi.

Tom wyjął portfel i zapłacił rachunek.

- Tom itiraf etti.
- Tom günah çıkardı.

Tom wyznał.

Tom cebinden biraz bozuk para çıkardı.

Tom wyjął z kieszeni trochę monet.

Tom cebine uzandı ve cüzdanını çıkardı.

Tom sięgnął do kieszeni i wyjął swój portfel.

O üçlü zaten beş albüm çıkardı.

To muzyczne trio wydało już pięć albumów.

Tom Jackson piyasaya yeni bir albüm çıkardı.

Tom Jackson wydał nową płytę.

Tom saatini çıkardı ve masanın üzerine koydu.

Tom zdjął swój zegarek i położył go na stole.

Polis bu sabah nehirden bir ceset çıkardı.

Dzisiaj rano policja wyłowiła zwłoki z rzeki.

Tom kayak botlarını çıkardı ve terlik giydi.

Tomasz zdjął buty narciarskie i założył kapcie.

Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

Tom wyjął ołówek i zaczął pisać.

Tom paltosunu çıkardı ve onu yere attı.

Tom zdjął swój płaszcz i rzucił go na podłogę.

Yeni bir keşif, geceleri nasıl beslendiklerini ortaya çıkardı.

Niedawne odkrycie pokazało, jak się pożywiają w nocy.

Tony gömleğini çıkardı ve onunla piyanoyu ile temizledi.

Tony zdjął koszulę i wytarł nią fortepian.

Tom çantasından İskoç şişesini çıkardı onu Mary'ye uzattı.

Tom wziął butelkę szkockiej z teczki i dał ją Mary.

Tom bir kartvizit çıkardı ve onu Mary'ye verdi.

Tom wyjął wizytówkę i podał ją Mary.

Tom cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı.

Tom wyjął klucz z kieszeni i otworzył drzwi.

Tom hızla çekmeceyi açtı ve bir silah çıkardı.

Tom szybko otworzył szufladę i wyjął z niej pistolet.

Tom kutuyu açtı ve güzel bir yüzük çıkardı.

Tom otworzył pudełko i wyjął piękny pierścionek.

- Çantadan bir şey çıkardı.
- O, çantadan bir şeyler aldı.

Wyjęła coś z torebki.

Tom başka bir belge çıkardı ve masanın üzerine koydu.

Tom wyciągnął kolejny dokument i położył go na stole.

Tom buzdolabının içine uzandı ve bir şişe bira çıkardı.

Tom sięgnął do lodówki i wyjął butelkę piwa.

Tom masa çekmecesini açtı ve bir dolma kalem çıkardı.

Tom otworzył szufladę i wyjął długopis.

Tom paltosunu çıkardı çünkü onu giymek için çok sıcaktı.

Tom zdjął swój płaszcz, bo robiło się zbyt gorąco, żeby go nosić.

- Paltosunu çıkardı ve onu tekrar giydi.
- Paltosunu çıkarıp tekrar giydi.

Zdjął płaszcz, po czym założył go ponownie.

Tom cebinden biraz para çıkardı ve onu masanın üstüne koydu.

Tom wyjął trochę pieniędzy z kieszeni i położył je na stole.

Mary çantasından küçük bir ayna çıkardı ve saçını ve makyajını kontrol etti.

Mary wyjęła ze swojej torebki małe lusterko i sprawdziła włosy i makijaż.

Tom cebine uzandı, birkaç kibrit çıkardı, birini çaktı ve sonra kamp ateşini yaktı.

Tom sięgnął do kieszeni, wyciągnął zapałki, odpalił jedną i rozpalił ognisko.