Translation of "Kırıklığına" in Hungarian

0.010 sec.

Examples of using "Kırıklığına" in a sentence and their hungarian translations:

Hayal kırıklığına uğradım.

Csalódott voltam.

Hayal kırıklığına uğratıldım.

Le voltam lombozódva.

- Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum.
- Hayal kırıklığına uğradığınızı biliyorum.

Tudom, hogy csalódott vagy.

Onda hayal kırıklığına uğradım.

Csalódtam benne.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.

- Úgy hangzik, hogy csalódott vagy.
- Ez úgy hangzik, mintha csalódott lennél.

Tom hayal kırıklığına uğradı.

Tom csalódott.

O hayal kırıklığına uğratıcı.

Ez kiábrándító.

Onlar hayal kırıklığına uğradılar.

Csalódottak voltak.

Mary hayal kırıklığına uğradı.

Mary csalódott volt.

Beni hayal kırıklığına uğrattın.

Csalódást okoztál nekem.

Oğlum hayal kırıklığına uğrattı.

Csalódtam a fiamban.

Oğullarının hayal kırıklığına uğradılar.

Csalódtak a fiukban.

O hayal kırıklığına uğradı.

- Kiábrándult volt.
- Csalódott volt.

Beni hayal kırıklığına uğratma.

Ne kelljen benned csalódnom.

Hepimiz hayal kırıklığına uğradık.

Mindannyian csalódottak vagyunk.

Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağız.

Nem fogunk cserbenhagyni.

Bu hayal kırıklığına uğratıcı.

Ez kiábrándító.

Tom hayal kırıklığına uğramış.

Tom zavarban van.

Hayal kırıklığına uğradın mı?

Csalódott vagy?

Bizi hayal kırıklığına uğratma.

Ne hagyjatok minket cserben!

Senin hayal kırıklığına uğrattım.

Csalódtam benned.

Biz onunla hayal kırıklığına uğradık.

Csalódtunk benne.

O hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

A hangja csalódottságra utal.

Onlar hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

- Úgy hangzik, mintha csalódottak lennének.
- Kiábrándultságról árulkodik a hangjuk.

Bende hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum.

Nem akarok neked csalódást okozni.

O aşkta hayal kırıklığına uğradı.

Csalódott a szerelemben.

Umarım beni hayal kırıklığına uğratmazsın.

- Remélem, nem fogsz nekem csalódást okozni.
- Remélem, nem fogok csalódni benned.

Biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim.

Azt kell mondanom, hogy kissé csalódott vagyok.

Asla seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

- Soha nem fogom hagyni, hogy elmenj.
- Soha nem foglak elengedni.

Ailemi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.

Nem akartam csalódást okozni a szüleimnek.

Biz hayal kırıklığına uğramış hissediyoruz.

Csalódottnak érezzük magunkat.

Onu çok hayal kırıklığına uğrattım.

Akkorát csalódtam benne.

Seni hayal kırıklığına uğrattıysam üzgünüm.

Sajnálom, ha kiábrándítottalak.

Önce, ben hayal kırıklığına uğradım.

Először csalódott voltam.

Bazı kişiler hayal kırıklığına uğradı.

Vannak, akik kiábrándultak.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

Tomi csalódottnak tűnik.

Tom çok hayal kırıklığına uğramıştı.

Tom nagyon csalódott volt.

Şimdi onu hayal kırıklığına uğratma.

Ne ábrándítsd most ki!

Ebeveynlerimi hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

Nem akarok csalódást okozni a szüleimnek.

Tom hayal kırıklığına uğramış hissetti.

Tom csalódott volt.

Ben de hayal kırıklığına uğradım.

- Magam is csalódott vagyok.
- Én szintén csalódott vagyok.

Tom beni hayal kırıklığına uğrattı.

Tom csalódást okozott nekem.

Tom Mary'yi hayal kırıklığına uğrattı.

Tom csalódást okozott Marynek.

Tom hayal kırıklığına uğramış olmalı.

Tom biztos frusztrált.

Tom gerçekten hayal kırıklığına uğramıştı.

Tom nagyon csalódott volt.

Sonuçlar yüzünden hayal kırıklığına uğramıştım.

Egyáltalán nem voltam megelégedve az eredményekkel.

- Ben şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım.
- Şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

Meglepett és csalódott vagyok.

O, oğlundan hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

Csalódottnak tűnik a fiában.

Onun konferansı bizi hayal kırıklığına uğrattı.

Előadása csalódást okozott nekünk.

Onun yeni filmi hayal kırıklığına uğratıcıdır.

Az új filme kiábrándító.

Senden yana çok hayal kırıklığına uğradım.

- Egy világot romboltál le bennem.
- Hatalmasat csalódtam benned.

Genç adam aşkta hayal kırıklığına uğradı.

Az ifjú csalódott a szerelemben.

Tom çok hayal kırıklığına uğramış olmalı.

Tom biztos nagyon csalódott volt.

Benim kadar hayal kırıklığına uğradığına eminim.

Biztos vagyok benne, hogy ugyanolyan csalódott vagy, mint én.

Ben gerçekten, gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

Valóban nagyon csalódott voltam.

Tom son derece hayal kırıklığına uğradı.

Tom szörnyen csalódott volt.

Evde olmadığın için hayal kırıklığına uğradım.

Csalódott voltam, mert nem voltál otthon.

Tom Mary'nin performansında hayal kırıklığına uğradı.

Tom többre számított, ami Mari előadását illeti.

Neden bu kadar hayal kırıklığına uğruyorsun?

Miért vagy lelombozódva?

Tom çok hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

Tom azt mondta, nagyon csalódott.

- Seni hayal kırıklığına uğrattığımı düşünmedin, değil mi?
- Seni hayal kırıklığına uğratacağımı düşünmüyorsun, değil mi?

- Csak nem gondoltad, hogy benne hagylak a csávában?
- Ugye nem gondoltad, hogy magadra hagylak a bajban?

Tom'un benim tarafımdan hayal kırıklığına uğratılacağını düşündüm.

Azt hittem, Tom csalódni fog bennem.

Dünyanın eğitim standartları beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Kiábrándítanak oktatási rendszer alapjai a világban.

Beni hayal kırıklığına uğratmana rağmen sana kızmıyorum.

Annak ellenére, hogy csalódtam benned, nem haragszom rád.

Tom sabırsızlanmaya ve hayal kırıklığına uğramaya başladı.

Tom kezdett türelmetlenné és feszültté válni.

Test sonuçlarını duymak beni hayal kırıklığına uğrattı.

Csalódott voltam, amikor meghallottam a dolgozat eredményeit.

Tom eve hayal kırıklığına uğramış olarak döndü.

Tom csalódottan tért haza.

Sana kızgın değilim. Hayal kırıklığına uğradım sadece.

Nem vagyok rád mérges. Csak csalódott vagyok.

Tekil bir açıdan bakılmasının beni hayal kırıklığına uğratmasıydı.

hogy a vonzerőt következesen, egyféleképpen definiálják.

O telefon konuşmalarının belirsizliği beni hayal kırıklığına uğrattı.

E telefonbeszélgetések ködössége kiábrándító volt.

Hem Tom hem Mary hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

Tomi is és Mari is csalódottnak tűnik.

Sadece sizi hayal kırıklığına uğratmayacağımı size bildirmek istedim.

- Csak azt akarom, hogy tudd, nem foglak a bajban egyedül hagyni.
- Szeretném, ha tudnád, hogy nem hagylak magadra.

Sizi hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum fakat bunu telafi edeceğim.

Tudom, hogy cserbenhagytalak, de kárpótolni foglak.

O eve aceleyle gitti ama boş bulduğunda hayal kırıklığına uğradı.

Sietett a házba, de csalódott volt, hogy üresen találta.

- Yeni ürün beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Yeni üründe umduğumu bulamadım.

- Csalódtam az új termékben.
- Kiábrándultam az új termékből.

- Seni yüzüstü bırakmayacağım.
- Yüzünü kara çıkarmayacağım.
- Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

Nem foglak cserben hagyni.

Korkarım ki seni hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Canım bu tartışmaya katılmak istemiyor

Attól tartok, csalódást fogok okozni neked. De semmi kedvem a vitán részt venni.

Tom şimdiye kadar tanıdığım en iyi arkadaştı, o da beni hayal kırıklığına uğrattı.

Tomi volt a legjobb barátom az életemben, de benne is csalódnom kellett.

Tom sadece 27 yaşında ama şimdiden insanlardan ve bu dünyadan hayal kırıklığına uğradı.

- Tomi még csak 27, de már kiábrándult az emberekből és a világból.
- Tomi még csak huszonhét éves, de már sokszor csalódott az emberekben és a világban.