Translation of "Vaktinde" in English

0.021 sec.

Examples of using "Vaktinde" in a sentence and their english translations:

Vaktinde miyiz?

- Are we on schedule?
- Are we on time?

Vaktinde yetişemeyecekler.

They won't be in time.

- Vaktinde toplantıda olamayacağım.
- Toplantıya vaktinde yetişemeyeceğim.

I won't be in time for the meeting.

- Vaktinde toplantıda olamayacaksınız.
- Toplantıya vaktinde yetişemeyeceksiniz.

You won't be in time for the meeting.

- Vaktinde toplantıda olamayacak.
- Toplantıya vaktinde yetişemeyecek.

She won't be in time for the meeting.

- Vaktinde toplantıda olamayacağız.
- Toplantıya vaktinde yetişemeyeceğiz.

We won't be in time for the meeting.

- Vaktinde toplantıda olamayacaklar.
- Toplantıya vaktinde yetişemeyecekler.

They won't be in time for the meeting.

Vaktinde geldim mi?

Am I on time?

Konferans vaktinde başladı.

The lecture started on schedule.

Tom tam vaktinde.

Tom is right on time.

Oraya vaktinde gidebiliriz.

We can make it there on time.

Sınıfa vaktinde gelmeliydin.

You should come to class on time.

Ben vaktinde olmalıyım.

I need to be on time.

Vaktinde yetiştireceğini söyledi.

She said that she'd make it on time.

Hiç vaktinde gelmez.

He never arrives on time.

- Tom vaktinde toplantıda olamayacak.
- Tom toplantıya vaktinde yetişemeyecek.

Tom won't be in time for the meeting.

Toplantı için vaktinde olacağım.

I'll be back in time for the meeting.

Tom her zaman vaktinde.

- Tom is always on time.
- Tom always arrives on time.

Ben vaktinde geldim, ya.

I'd say that I came on time.

İstasyona vaktinde varmanın yarışıydı.

It was a race to get to the station on time.

Tom'un vaktinde geleceğini biliyorum.

I hope Tom will be on time.

Biz işi vaktinde yaptırdık.

We got the job done on time.

Hala oraya vaktinde varabiliriz.

We can still get there on time.

Oraya neredeyse vaktinde vardık.

We almost got there on time.

Tom toplantıya vaktinde yetişemeyecek.

Tom won't be in time for the meeting.

Derse vaktinde gelmek gerekir.

You should come to class on time.

Derse vaktinde gelmek şartıyla.

It is required to come to class on time.

Derse vaktinde gelmek zorunludur.

One must come to class on time.

Bu uçak vaktinde midir?

Is this plane on schedule?

Tom nadiren vaktinde gelir.

Tom is seldom ever on time.

Boş vaktinde nasıl dinlenirsin?

How do you relax in your spare time?

Derse vaktinde gelmek lazım.

You should come to class on time.

Tom muhtemelen vaktinde olmayacak.

Tom won't likely be on time.

Tom muhtemelen vaktinde gelmeyecek.

Tom likely won't be on time.

Tom, vaktinde geleceğimi biliyordu.

- Tom knew that I'd be on time.
- Tom knew I'd be on time.

Oraya vaktinde ulaşabileceğimi sanmıyorum.

I don't expect to get there on time.

Vaktinde orada olmaya çalışacağım.

- I'll try to be there on time.
- I'll try to get there on time.

Orada vaktinde olmaya çalışacağım.

I'm going to try to be there on time.

- O vaktinde geldi. Ben zamanında geldim.
- O ve ben vaktinde geldik.

She arrived on time. I arrived in time.

Okula vaktinde gitmek senin sorumluluğun.

It's up to you to get to school on time.

Mary ev işini vaktinde yapmalı.

Mary ought to do her homework on time.

Partinin başlangıcına vaktinde yetişecek miyiz?

Will we be in time for the beginning of the party?

O, işlerini hiç vaktinde tamamlamadı.

He finished his chores in no time.

Bu sabah okula vaktinde gidemedim.

- I wasn't in time for school this morning.
- I wasn't on time for school this morning.

23 nolu sefer vaktinde mi?

Is flight 23 on time?

Onun vaktinde geleceğinden emin misin?

Are you sure of her coming on time?

Tren gerçekten vaktinde kalkacak mı?

Will the train really start on time?

Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

Only a few people showed up on time.

Tom'un vaktinde geleceğinden şüphem yok.

- I don't doubt that Tom will arrive on time.
- I don't doubt Tom will arrive on time.

Tom şafak vaktinde okula gitti.

Tom left for school at the break of dawn.

Tom tam vaktinde okula geldi.

Tom got to school just in time.

Tom vaktinde burada olacağından emin.

Tom is sure to be here on time.

Tom nadiren buraya vaktinde gelir.

Tom seldom gets here on time.

Tom vaktinde geleceğine söz verdi.

Tom promised he'd be on time.

Tom Mary'ye vaktinde geleceğini söyledi.

Tom told Mary that he'd be on time.

Tom, Mary'nin vaktinde geleceğini söyledi.

Tom said that Mary would be on time.

Öğle yemeği vaktinde çok acıkmıştım.

I was very hungry by lunchtime.

Günün bu vaktinde neden içiyorsun?

Why are you drinking at this time of the day?

Eğer şimdi başlarsan vaktinde varman gerekir.

You ought to be on time if you start now.

Acele et ki vaktinde okula varabilesin.

Hurry up, and you'll be in time for school.

Tom asla vaktinde geliyor gibi görünmüyor.

Tom never seems to be on time.

Tom günün bu vaktinde bankada olmazdı.

Tom wouldn't be at the bank this time of day.

- Zamanında geleceğim.
- Geç kalmam.
- Vaktinde gelirim.

I'll be on time.

Siz Kaşgar'a tam vaktinde geldiniz, gerçekten.

You've chosen a really good time to come to Kashgar.

Beklenildiği gibi, Tom vaktinde buraya gelmedi.

As expected, Tom didn't get here on time.

Şafak vaktinde kalkmak için erken yattık.

We hit the hay early in order to get up at dawn.

Tom hiçbir zaman okula vaktinde gelmeyecek.

Tom will never make it to school on time.

O her zaman randevularına vaktinde gelir.

He's always on time for her appointments.

Lütfen boş vaktinde bu evrakları incele.

Please look through these papers at your leisure.

Günün bu vaktinde genellikle burada değilim.

I'm not usually here this time of day.

Tom'un vaktinde oraya geleceğinden emin olacağım.

I'll make sure Tom gets there on time.

Ben her zaman vaktinde okula gidiyorum.

I always get to school on time.

Tom her zaman buraya vaktinde gelir.

Tom always gets here on time.

Gerçekten Tom'un buraya vaktinde gelmesini bekliyor musun?

Do you really expect Tom to get here on time?

Akşam yemeği için vaktinde evde olmanı istiyorum.

I want you home in time for dinner.

Akşam yemeği için hepimiz vaktinde evde olacağız.

We'll all be home in time for dinner.

Bizim profesör dersine her zaman vaktinde gelir.

Our professor is always on time for his class.

Akşam yemeği vaktinde 10 saattir çalışıyor olacağım.

I will have worked 10 hours by suppertime.

Gerçekten Tom'un buraya vaktinde geleceğini mi düşünüyordun?

Did you really think Tom would get here on time?

Tom, Mary'ye vaktinde orada olacağına söz verdi.

Tom promised Mary he'd be there on time.

- Otobüs dakikası dakikasına durdu.
- Otobüs tam vaktinde durdu.

The bus stopped sharply.

Ne kadar hızlı sürersen sür, oraya vaktinde varamayacaksın.

No matter how fast you drive, you won't get there on time.

Oraya vaktinde varmak için biz bir taksi tuttuk.

We took a taxi so as to get there on time.

Bence Tom'un buraya vaktinde gelme ihtimali hala var.

- I think there's still a chance Tom will get here on time.
- I think there's still a chance that Tom will get here on time.

Tom akşam yemeği için eve tam vaktinde gelir.

Tom usually arrives home just in time for dinner.

Tom Noel için tam vaktinde eve geri döndü.

Tom came back home just in time for Christmas.

Sihirbazlar hapishane nüfusundan ayrıldı ve şafak vaktinde vuruldu.

The magicians were segregated from the prison population and shot promptly at dawn.

- Boş vakitlerinde neler yapıyor?
- Boş vaktinde ne yapıyor?

What does he do in his free time?

- Tom'un zamanında gelip gelmeyeceğinden şüpheliyim.
- Tom'un vaktinde geleceğini sanmıyorum.

I doubt if Tom will come on time.

Mike her zamanki gibi vaktinde geldi. O çok dakik.

As usual, Mike turned up on time. He's very punctual.

Tom her zaman vaktinde gelmez fakat Mary genellikle gelir.

Tom doesn't always arrive on time, but Mary usually does.

Tom'un vaktinde burada olup olmayacağını merak etmekten kendimi alamıyorum.

I can't help wondering if Tom will get here on time.

Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.

In the end I ran to the station, and somehow got there on time.

Tom Mary'den onu ilk trene yetişmesi için vaktinde uyandırmasını istedi.

Tom asked Mary to wake him up in time to catch the first train.

Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.

- Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
- Tom thought that he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.

- Treni kaçırmazsan oraya vaktinde varırsın.
- Treni kaçırmazsan oraya zamanında yetişirsin.

If you don't miss the train, you'll get there on time.

- Bizim oraya zamanında varabileceğimizi düşünüyor musun?
- Sence oraya vaktinde varabilir miyiz?

Do you think we can get there in time?