Translation of "Güneş" in Arabic

0.016 sec.

Examples of using "Güneş" in a sentence and their arabic translations:

Güneş batıyor.

‫الشمس تغرب.‬

Mısır'daki güneş tapınağından

من معبد الشمس في مصر

Güneş batıdan doğmuş

ولدت الشمس من الغرب

Güneş kremi sürüyorsunuz

أنت تضع واقي الشمس

Güneş şimdi yükseliyor.

تشرق الشمس الآن.

Güneş sistemi kurulduğunda.

عندما تشكل النظام الشمسي.

Güneş karı eritiyor.

اَلشَمْسُ تَصْهَرُ الثَلْجَ.

Güneş batarken, yüzey serinliyor.

‫عندما تغرب الشمس ‬ ‫تصبح درجة الحرارة ألطف على السطح.‬

Yakında güneş aylarca yükselmeyecek.

‫قريبًا، لن تشرق الشمس لأشهر.‬

Ekimden beri güneş çıkmamış.

‫لم تشرق الشمس منذ أكتوبر.‬

Nihayet, güneş ufukta kayboluyor.

‫أخيرًا، تغرب الشمس في الأفق،‬

Bunu güneş ışığında bırakabilirsiniz

‫ويمكنك أن تتركها‬ ‫في حرارة الشمس،‬

Peki, güneş sistemini çevreleyen

حسناً ، يحيط بالنظام الشمسي

Güneş sisteminin dışarısına doğru

خارج النظام الشمسي

Yani dolayısıyla güneş doğduğunda

لذلك عندما تشرق الشمس

Onun güneş gözlüğü var.

- لديها نظارة شمسية.
- عندها نظارة شمسية.

Katlanabilir güneş ocakları var.

هناك أفران شمسية قابلة للطوي.

Güneş gece nereye gider?

إلى أين تذهب الشمس ليلًا؟

Ben güneş gözlüğü takacağım.

أنا سوف ألبس النظارات الشمسية.

- Jüpiter güneş sisteminin en büyük gezegenidir.
- Jüpiter güneş sistemindeki en büyük gezegendir.
- Jüpiter, Güneş sistemindeki en büyük gezegendir.

المشتري هو أضخم كوكب في المجموعة الشمسية.

Güneş ışığını doğrudan iletebilmek için

لتوجيه ضوء الشمس مباشرة إلى داخل المزرعة العمودية الداخلية

Güneş sisteminin dışına kadar çıkacaktı

سيخرج من النظام الشمسي

Güneş sistemini böyle tamamen çevreleyen

تحيط بالكامل بالنظام الشمسي

Güneş sisteminin içerisine nasıl geliyor

كيف يدخل النظام الشمسي

Bu oda fazla güneş almaz.

لا تشع الشمس على هذه الغرفة كثيراً.

Güneş gözlüğümün nerede olduğunu bilmiyorum.

لا أعرف أين توجد نظاراتي الشمسية

Güneş ışığı yerine yapay LED'ler kullanılır.

تستبدل أشعة الشمس بالإضاءة الاصطناعية مثل الإضاءة الثبلية.

Güneş panelleri kurmak isteyen avukatlarla tanıştım.

الشمسية على أسطح المنازل المدمرة في تشاناكالي.

Güneş etrafında 50 veya 100 dönüş.

ب50 أو 100 دورة حول الشمس.

Güneş etrafındaki bu yolculukta hep birlikteyiz.

نحن جميعًا في هذه الرحلة حول الشمس معًا.

Ve duvarın dibine güneş doğmadan vardım.

ووصلت إلى قاعدة الجدار قبل شروق الشمس.

Bu binanın çatısı güneş enerjisini saklıyor.

يلتقط هذا المبنى في الواقع طاقة الشمس في ذلك السطح.

Ve bu bulut güneş sistemini kaplıyorsa

وإذا كانت هذه السحابة تغطي النظام الشمسي

Jüpiter güneş sisteminde en büyük gezegendir.

المشتري هو أضخم كوكب في المجموعة الشمسية.

Herhangi bir güneş kreminiz var mı?

أعندك كريم لأشعة الشمس؟

Güneş bizi ışık ve ısı verir.

تعطينا الشمسُ الضوءَ والحرارةَ.

Temiz hava ve yüze vuran güneş ışığı.

‫هواء نقي،‬ ‫وأشعة الشمس مسلطة على وجهي.‬

Sandım ki güneş kremleri ve saç düzleştiriciler

اعتقدت أن واقي الشمس ومُمَلِس الشعر

Ve şimdi rüzgar ve güneş enerjisiyle çalışıyor,

وهي مشغلة بطاقة الرياح والطاقة الشمسية الآن،

Peki ya bizim güneş sistemimiz nasıl duyuluyor?

لكن كيف يبدو صوت نظامنا الشمسي يا ترى؟

Güneş, kuzey yarı küreye iyice işlemeye başladıkça...

‫باقتراب الشمس أكثر من نصف الكرة الشمالي،‬

Güneş ışığı olmayınca yosunlar oksijen üretmeyi bırakıyor.

‫من دون ضوء الشمس، ‬ ‫تنقطع طحالب البحر عن إنتاج الأكسجين.‬

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

‫لكن الشمس الغاربة تكشف ظل الفقمة.‬

Pekâlâ, şimdi bırakalım da güneş işini yapsın.

‫حسناً، لندع الشمس تقوم بمهمتها الآن.‬

Güneş sistemi oluşurken çok fazla gezegen vardı

كان هناك الكثير من الكواكب في النظام الشمسي

Zararlı güneş ışınlarının hepsini de engellemiyor yani.

لا يمنع جميع أشعة الشمس الضارة.

Engellediği güneş ışınları nereye gidiyor o zaman?

أين أشعة الشمس التي تمنعها من الذهاب؟

Sorun güneş enerjisinin çok fazla maliyetinin olması.

المشكلة أن الطاقة الشمسية تكلف كثيرا.

Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.

تحتاج النباتاتُ ضوءَ الشمس لتنمو.

Güneş sisteminde yeni bir gezegen olduğu tahmininde bulundular.

لقطع الشك باليقين إذا ما كان ثمة كوكب جديد في المجموعة الشمسية.

Hem de böyle bir günde güneş de olmaz.

‫ومن الواضح أنه في يوم مثل هذا،‬ ‫الشمس لا تشرق.‬

Güneş battıktan sonra bu kumsalda olanları kimse kaydetmemişti.

‫لم يسجل أحد ماذا يحدث‬ ‫على هذا الشاطئ بعد الغروب...‬

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

‫بغروب الشمس،‬ ‫تصعد الأسماك‬ ‫التي تتغذى عليها الفقمات من الأعماق.‬

Bu mezar odasına yılda iki dafa güneş girsin

شمسان في غرفة الدفن هذه

Kuyruklu yıldızları güneş sisteminin iç kısmına doğru itebiliyor

يمكن أن تدفع المذنبات إلى داخل النظام الشمسي

Bizim hep sevimli tatlı ton ton gördüğümüz güneş

الشمس نرى دائما الكثير من الأطنان الحلوة اللطيفة

Ama şöyle diyoruz; bugün güneş çok yakıcı yahu

لكننا نقول ذلك ؛ الشمس تحترق اليوم

Dünyanın her yanında rüzgar ve güneş enerjisi panelleri bulunmakta

هناك تركيبات للطاقة الشمسية والرياح في جميع أنحاء العالم، نعم...

Güneş ve rüzgar enerjisini de içeren temiz, yenilenebilir enerji

‫الطاقة النظيفة والمتجددة،‬ ‫بما في ذلك الطاقة الشمسية والرياح؛‬

Yani oort bulutu güneş sistemini koruyan bir yapı değil

لذا فإن سحابة الشمس ليست بنية تحمي النظام الشمسي

Bir nevi aslında bizim güneş sistemimizin çöplüğü olarak adlandırabiliriz

بطريقة ما ، يمكننا أن نسميها في الواقع مكب النفايات لنظامنا الشمسي.

Kolektif ve güneş, hava ve su gibi temiz yenilenebilir

بدلاً من السيارات الخاصة والاعتماد على مصادر الطاقة

Bugün hava güneşli, bu yüzden herkes güneş gözlüğü takıyor.

اليوم مُشمس جداً, لذلك الجميع يرتدي نظارات الشمس.

Güneş, Ay ve Dünya ayda iki kere aynı hizaya gelir.

‫مرتان شهريًا، تتصاف الشمس مع القمر والأرض.‬

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

‫خلال النهار،‬ ‫تحوّل الطحالب القاطنة للشعاب المرجانية‬ ‫طاقة الشمس إلى طعام.‬

Daha sonrasında ise rastgele hareketler ederek güneş sisteminin içerisinde ilerliyor

ثم يتحرك بشكل عشوائي ويتحرك داخل النظام الشمسي

Mesela güneş ışığından faydalanmak için bir yıldızın çevresine bir obje koymak,

وضع عوالم حول نجم ما للحصول على أشعة شمس مجانية،

Kavurucu güneş, çoğu çöl hayvanının sadece gece dışarı çıkması anlamına gelir.

‫تعني الشمس الحارقة أن كثيرًا‬ ‫من حيوانات الصحراء لن تخرج إلا ليلًا.‬

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

‫يخرج لاستنشاق الأكسجين من الهواء مباشرة.‬ ‫أخيرًا، تعود الشمس.‬

Bir gece avcısı olan ölümcül engerek, en büyük tahribatı güneş battıktan sonra yapıyor.

‫المتعقب الليلي، عندما تغرب الشمس‬ ‫تُحدث هذه الأفعى المميتة الضرر الأكبر.‬

22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.

‫حيث تنخفض درجة الحرارة إلى 22 مئوية.‬ ‫على أسرة الفيلة هذه العثور‬ ‫على مياه شرب قبل إشراق الشمس.‬

Ay ışığının en güçlü hâli güneş ışığından 400.000 kat daha sönüktür. Yine de görmeye yeter.

‫ضوء البدر أخفت من ضوء الشمس بـ400 ألف مرة.‬ ‫لكنه لا يزال كافيًا للرؤية.‬