Translation of "Diferencia" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Diferencia" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Puede ver la diferencia?
- ¿Veis la diferencia?
- ¿Ven la diferencia?
- ¿Ve la diferencia?
- ¿Ves la diferencia?

Farkı görüyor musun?

- ¿Entendés la diferencia?
- ¿Entiendes la diferencia?

Farkı anlıyor musun?

- ¿Ven la diferencia?
- ¿Ves la diferencia?

Farkı görüyor musun?

- ¿Puedes ver la diferencia?
- ¿Podéis ver la diferencia?
- ¿Puede ver la diferencia?
- ¿Pueden ver la diferencia?

Farkı görebiliyor musun?

- No hay diferencia.
- No hay ninguna diferencia.

- Farklılık yok.
- Herhangi bir fark yok.

- Hay una diferencia grande.
- Hay una gran diferencia.

Bir büyük fark var.

- ¿Cuál es la diferencia?
- ¿En qué se diferencia?

Fark nedir?

¿Hay una diferencia?

arada fark mı var?

¿Qué diferencia hace?

Ne fark eder ki?

Sé la diferencia.

Farkı biliyorum.

Verás la diferencia.

Farkı göreceksin.

Hay una diferencia.

Bir fark var.

Pagaremos la diferencia.

Farkı ödeyeceğiz.

¿Qué marcó la diferencia?

Farklılık yaratan şey neydi?

Marcaría una gran diferencia.

çok büyük bir değişime yol açmıştı.

Pero hay una diferencia

ama bir farkı var

¿Cuál era la diferencia?

Farkı neydi?

¿Se nota la diferencia?

- Farkı söyler misin?
- Farkı söyleyebilir misin?

¿Dónde está la diferencia?

Fark nerede?

No veo ninguna diferencia.

Herhangi bir fark görmüyorum.

Hay una diferencia grande.

Bir büyük fark var.

Hay una leve diferencia.

Çok az fark var.

Hace una gran diferencia.

Bu büyük bir fark yaratıyor.

La diferencia es sustancial.

Fark önemlidir.

No hará ninguna diferencia.

Fark etmeyecek.

Tom marca la diferencia.

Tom'un varlığı fark yaratıyor.

- No hay mucha diferencia entre ambos.
- No hay mucha diferencia entre los dos.
- No hay mucha diferencia entre las dos.

İkisi arasında çok fark yok.

Que no hay diferencia alguna.

hiçbir fark olmadığını gösteriyor.

A diferencia de otros animales

diğer hayvanlarda olmayan bir şekilde

¿Acaso hace una gran diferencia?

Bu büyük bir fark yaratıyor mu?

No logro ver la diferencia.

Fark göremiyorum.

- La diferencia de nuestras edades es insignificante.
- Nuestra diferencia de edad es insignificante.

Aramızdaki yaş farkı önemsiz.

La gente intenta marcar la diferencia.

İnsanlar farklılık yaratmayı önemser.

De nuevo pueden ver la diferencia.

Aradaki farkı tekrardan görebilirsiniz.

Esta fogata hace una gran diferencia.

Bu ateş büyük bir fark yaratıyor.

La libertad marca toda la diferencia.

Tüm farkı özgürlük yaratıyor.

La libertad marca toda la diferencia,

Tüm farkı özgürlük yaratıyor

A diferencia de este mono aullador,

Bu uluyan maymun ise...

Hay una diferencia de 1000 km.

1000 km fark var

¿Qué diferencia hace directa o indirectamente?

Doğrudan ve ya dolaylı olarak ne fark eder ki?

Les mostré la diferencia en habilidades.

Yetenek farkını onlara gösterdim.

El sol hace toda la diferencia.

Bütün farkı yaratan Güneş'tir.

¿Cuál es la diferencia entre ambos?

Bu ikisi arasındaki fark nedir?

¿Puede una persona marcar la diferencia?

Tek bir kişi fark yaratabilir mi?

Tom no notará nunca la diferencia.

Tom asla farkı fark etmeyecek.

- Esos hermanos nacieron con 12 años de diferencia.
- Los hermanos nacieron con doce años de diferencia.

Erkek kardeşler on iki yıl arayla doğmuş.

- Hay una enorme diferencia entre estos dos teoremas.
- Entre estos dos teoremas hay una enorme diferencia.

İki teori arasında çok büyük bir fark vardır.

Sabemos que estas llamadas marcan la diferencia.

Bu aramalar fark yaratacaktır.

Pueden ver que es una gran diferencia.

Gördüğünüz gibi büyük fark var.

El respeto es la diferencia entre decir:

Saygı şu cümleler arasındaki farktır:

¿Qué diferencia importa si cambia de lugar?

hem yer değiştirse ne fark eder ki?

¿Encontraste la diferencia entre estas dos fotos?

Bu iki fotoğraf arasındaki farkı buldun mu?

Compara ambos atentamente y verás la diferencia.

İkisini dikkatlice karşılaştır ve farkı göreceksin.

- No hará ninguna diferencia.
- No cambiará nada.

Fark etmeyecek.

Hay una clara diferencia entre esos dos.

Onlar arasında belirgin bir fark var.

Prefiero con diferencia trabajar por la noche.

Ben gece çalışmayı çok tercih ederim.

¿Ves la diferencia entre estos dos imágenes?

Bu iki resim arasındaki farkı görebiliyor musunuz?

Este diccionario es el mejor con diferencia.

Bu sözlük açık ara farkla en iyisi.

No puedo notar la diferencia entre ellos.

Onların arasındaki farkı söyleyemem.

A diferencia de las leyes de la física,

fizik kanunlarının aksine

Bueno, un detalle haría una gran diferencia, muchachos.

Beyler, biliyorsunuz ki tek bir şey bile büyük bir fark yaratır.

No encontramos ninguna diferencia entre hombres y mujeres

ve kadınlarla erkekler arasında kesinlikle hiçbir farklılık bulamadık,

Hay una sutil diferencia entre las dos palabras.

İki kelime arasında ince bir fark var.

¿Cuál es la diferencia entre A y B?

A ve B arasındaki fark nedir?

¿Cuál es la diferencia entre esto y aquello?

Bunun ve şunun arasındaki fark nedir?

No puedo explicar la diferencia entre esos dos.

Bu ikisi arasındaki farkı açıklayamam.

¿Cuál es la diferencia entre estalactitas y estalagmitas?

Bir sarkıt ve dikit arasındaki fark nedir?

A diferencia de mi hermano, no sé nadar.

Erkek kardeşimin aksine, ben yüzemem.

- ¿Qué diferencia hace eso ahora?
- ¿Qué importa ahora?

O şimdi ne fark eder?

¿Cuál es la diferencia entre religión y filosofía?

Din ve felsefe arasındaki fark nedir?

¿Puedes distinguir la diferencia entre estas dos imágenes?

Bu iki resim arasındaki farkı söyleyebilir misin?

Podría ser exitoso, pero no marcaría ninguna diferencia.

belki başarılı da olabilirdim ama bir fark yaratamazdım,

- Hay una sutil diferencia de significado entre las dos palabras.
- Hay una sutil diferencia de significado entre ambas palabras.

İki sözcük arasında anlamda ince bir fark var.

- Entre una teoría y una idea hay una gran diferencia.
- Hay una diferencia grande entre una teoría y una idea.
- Hay una gran diferencia entre una teoría y una idea.

Bir teori ve bir düşünce arasında büyük bir farklılık vardır.

- ¿Cuál es la diferencia entre una villa y un pueblo?
- ¿Cuál es la diferencia entre un pueblo y una ciudad?

Bir köy ve bir kasaba arasındaki fark nedir?

Pero la diferencia ahora es la ausencia de liderazgo.

ama bu an liderlikteki boşluk yüzünden farklı.

He visto cómo estos programas pueden hacer una diferencia.

Bu programların nasıl bir fark yarattığını gördüm.

Hay una gran diferencia en el tsunami por millas

tsunamide az önce de söyledik kilometrelerce arada büyük bir fark var

A diferencia de otros, no parece ser no religioso

Diğerlerinden farklı olarak din dışı olarak görünmez

La diferencia de Da Vinci de otras personas era

Da Vinci'nin diğer insanlardan farkı şuydu

Tom no sabe la diferencia entre Irak e Irán.

Tom, Irak ve İran arasındaki farkı bilmiyor.

Espero que tengas cerebro suficiente para ver la diferencia.

Umarım farkı görecek kadar beynin vardır.

La diferencia es esta: Él trabaja más que tú.

- Fark bu: o senden daha çok çalışıyor.
- Fark şu: O senden daha sıkı çalışıyor.

No está clara la diferencia entre las dos versiones.

İki sürüm arasındaki fark açık değil.

Había una sutil diferencia entre sus puntos de vista.

Onların görüşleri arasında ince bir fark vardı.

¿Acaso tú sabes la diferencia entre correcto e incorrecto?

Doğru ve yanlış arasındaki farkı biliyor musun?

Cinco o diez minutos no habrían hecho ninguna diferencia.

Beş ya da on dakika fark yaratmazdı.

¿Conoces la diferencia entre un microscopio y un telescopio?

Mikroskop ve teleskop arasındaki farklılığı biliyor musun?

Y eso nos trae a la siguiente gran diferencia

Ve bu diğer büyük farka yol açar.

Tom no sabe la diferencia entre astronomía y astrología.

Tom gök bilimi ve yıldız bilimi arasındaki farkı bilmiyor.

La diferencia entre hacer y no hacer es hacer.

Yapmakla yapmamak arasındaki fark; yapmaktır.

¿Quién puede traducir la diferencia entre ruido y sonido?

Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?

No creo que lo que hicimos supusiera ninguna diferencia.

Yaptığımız şeyin bir fark yarattığını sanmıyorum.

Perdimos el partido de fútbol por una gran diferencia.

Futbol maçında fark yedik.