Examples of using "違います" in a sentence and their turkish translations:
Öyle değil.
Bu doğru değil.
Kesinlikle hayır, değil mi?
Bu, tamamen yanlış.
Hayır!
Bunları feda eden CEO’lar değil.
Atlar eşeklerden farklıdır.
Ne yazık ki hayır.
Gördüğünüz gibi büyük fark var.
Fakat bu doğru değil.
- Ben başka türlü düşünüyorum.
- Ben daha farklı düşünüyorum.
Hayır.
Bana paranın üstünü yanlış verdin.
Erkekler ve kadınlar farklı.
Fakat gördüğümüz şey bu değil.
Aradaki farkı tekrardan görebilirsiniz.
Hayır, ben öyle değilim; sensin o!
Öyle değil mi?
Hindistan'ın İngiltere'den farklı bir iklimi var.
Hayır.
Evli değilsin, değil mi?
İstediğim tam olarak bu değil.
Benim fikirlerim seninkinden farklı.
Buralar eskisinden oldukça farklı görünüyor.
Medyadaki korkutucu görsellere de benzemiyor.
Beklediğimden gerçekten farklı.
"Onlar senin kitapların mı?" "Hayır, benim değil."
Benim fikrim seninkinden oldukça farklı.
Cinselliğimi nasıl deneyimlediğim ciddi anlamda değişti.
Uzi ve Shizuoka'dan gelen çaylar arasında herhangi bir farklılık var mı?
Onun eğitim üzerine fikirleri benimkinden çok farklı.
Bu, kesinlikle sizinle aynı fikirde olmadığımız yer.
Kanji için Japonca ve Çince telaffuz çok farklı, değil mi?
Fakat bu, doğru değil -- bu, bilimin hedeflediği bir şey bile değil.
Ismarladığım bu değil.
Benim sipariş verdiğim bu değil.
Tehlikeli bir madde yuttuğun zaman, yapman gereken şey ne yuttuğuna bağlıdır.
Benim düşüncem sizinkinden farklı.
- Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
- Benim görüşüm seninkinden tamamen farklı.