Translation of "違います" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "違います" in a sentence and their turkish translations:

違います!

Öyle değil.

- 違います。
- 違う。

Bu doğru değil.

全然 違いますね?

Kesinlikle hayır, değil mi?

全然 違いますね

Bu, tamamen yanlış.

いいえ違います

Hayır!

CEOは違いますが

Bunları feda eden CEO’lar değil.

馬はロバと違います。

Atlar eşeklerden farklıdır.

悲しいかな 違います

Ne yazık ki hayır.

かなり違いますよね

Gördüğünüz gibi büyük fark var.

でもそれは違います

Fakat bu doğru değil.

私の意見は違います。

- Ben başka türlü düşünüyorum.
- Ben daha farklı düşünüyorum.

- いいえ。
- 違います。
- 違う。

Hayır.

おつりが違いますよ。

Bana paranın üstünü yanlış verdin.

男性と女性は違います

Erkekler ve kadınlar farklı.

でも 観測では違います

Fakat gördüğümüz şey bu değil.

やはり かなり違いますね

Aradaki farkı tekrardan görebilirsiniz.

私は違います。あなたです。

Hayır, ben öyle değilim; sensin o!

- 違いますか?
- そうじゃない?

Öyle değil mi?

インドの気候はイギリスとは違います。

Hindistan'ın İngiltere'den farklı bir iklimi var.

- 違うんだ。
- いいえ。
- 違います。
- 違う。

Hayır.

ご結婚はまだですよね? 違いますか?

Evli değilsin, değil mi?

私がほしかったのとは少し違います。

İstediğim tam olarak bu değil.

私の考えはあなたの考えとは違います。

Benim fikirlerim seninkinden farklı.

この辺の景色は昔とはかなり違います。

Buralar eskisinden oldukça farklı görünüyor.

メディアで目にする 恐ろしい映像とも違います

Medyadaki korkutucu görsellere de benzemiyor.

おもってたのとまるっきり違いますねえ。

Beklediğimden gerçekten farklı.

「あれらはあなたの本ですか」「いいえ、違います」

"Onlar senin kitapların mı?" "Hayır, benim değil."

私の考えはあなたの考えとかなり違います。

Benim fikrim seninkinden oldukça farklı.

性別が変わると日々の暮らしは かなり違います

Cinselliğimi nasıl deneyimlediğim ciddi anlamda değişti.

静岡産のお茶と宇治産のお茶では何が違いますか。

Uzi ve Shizuoka'dan gelen çaylar arasında herhangi bir farklılık var mı?

彼女の教育についての考えは私とは全く違います。

Onun eğitim üzerine fikirleri benimkinden çok farklı.

この点で私達はまったくあなたと意見が違います。

Bu, kesinlikle sizinle aynı fikirde olmadığımız yer.

日本語と中国語の漢字の発音はとても違いますね。

Kanji için Japonca ve Çince telaffuz çok farklı, değil mi?

それは違います そんなのは科学の目的でもありません

Fakat bu, doğru değil -- bu, bilimin hedeflediği bir şey bile değil.

- これは注文したものと違っています。
- これは私が注文したものと違います。
- これは私が注文した物ではありません。
- これは注文と違います。

Ismarladığım bu değil.

- これは私が注文した物ではありません。
- これは注文と違います。

Benim sipariş verdiğim bu değil.

危険物を飲み込んだ場合、飲み込んだものによって対処法が違います。

Tehlikeli bir madde yuttuğun zaman, yapman gereken şey ne yuttuğuna bağlıdır.

- 私の意見はあなたの意見と違う。
- 私の意見はあなたの意見とは異なっています。
- 私の意見はあなたのと違います。
- 私の意見はあなたのとは違う。
- 私の意見はあなたとは違います。

Benim düşüncem sizinkinden farklı.

- 僕の意見は君とまったく違う。
- 僕の意見はあなたのと全く違います。
- 僕の意見とは全く違う。

- Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
- Benim görüşüm seninkinden tamamen farklı.